bugün

takvim yapraklarını yırtmayı unutup, hala eski bir tarihteki kalan sayfayı görünce zamana kazık attığını sanan, kafa üstü konili bir gülümseyişle kendini mutlu, zamanı beyhude etme çabası.. sahi, bütün biriken sayfaları tek bir seferde yırtmak; zamanı yakalamanın bir önkoşulu mu?
peki ya, hunharca seviştikten sonra, seri orgazmlarla saçı başı dağılmış bir kızın gülümseyerek "bunca zamandır neredeydin, neden karşıma bunca zaman çıkmayı bekledin" tarzı yarı sitemkar yaklaşımı?..
ne yani soru mu şimdi bu. kendini bi' yere koymak da ne
şimdi? sanki sen bacaklarını açıp şuh bir şekilde yıllarca orada öylece beni bekledin . pehh, bırak allasevesen yaa, bak kızıyorum... ama bana yaşattığın tortuların ve üstüme bıraktığın kokuna istinaden bu seferlik sorunu görmezden geliyorum. hem, bi' dahaki sefere pirelli takvimiyle gel bana. bu ne ya, hala yapraklı diyanet takvimi. bırak, önemli yerleri yuvarlak içine alarak, gün ve gün, an be an ben işaretlerim.

+hadi canım öptüm. dün de geç kaldım işe.
ismi büyük ihtimalle firuzedir.

(bkz: neredesin firuze)