bugün

--spoiler--
*Satranç oyununun başlangıcından itibaren 2. hamleden sonra mat etmenin 8, 3. hamleden sonra mat etmenin 355 farklı yolu vardır.
*Satranç tahtasında atın turlayabileceği 122 milyon hamle vardır.
*Satranç tarihinin en uzun oyunu 1950 yılında Mardel Plato’da yapılmış dünya satranç turnuvasında gerçekleşmiştir. Pilkin ve Çernyak arasında yapılan bu maç 22 saat devam etmiş ve 191. hamle sonrası berabere bitmiştir.
--spoiler--
batı medeniyetinin siyaset doktrinlerini, stratejilerini geliştirken en çok yararlandığı oyunun adı.

baksanıza rothschild yatırımcıları etrafına topladığında, dünyanın satrançta 1 numarası magnus carlsen'i de davet etmiş. http://odatv.com/yigit-bu...dan-bakti-2309161200.html

iyi satranç oynayamayan biri devlet başkanı olmamalı. 20-30 sene sonraki hamleleri, olasılıkları düşünebilecek kapasiteye sahip birisi lazım. aksi takdirde her 4 senede bir kandırılıp, yanılıp durursunuz.
iki oyuncu arasında kare bir satranç tahtası üzerinde toplam 32 taşla oynanan ve literatürde herkesin bildiğinin aksine bir zeka oyunu değil bir spor olarak geçmektedir.
Ego savaşı.
Ne zaman kendinize karşı satranç oynayabilir hale gelirsiniz, o zaman yargılarınızı yanlışlama-doğrulama mekanizmanız gelişir.
-"Piyon vermektense parmak vermeyi tercih ederim"
Reuben fine üstat.

Rueben Fine Bu alıntı analizlerde çok sık kullanılır. Bir keresinde yaklaşık 40 kişi önemli bir oyunun canlı olarak izlemektedirler. Oyunculardan biri Piyon alttadır ve yeterli kompansasyon olup olmadığı tartışılmaktadır. Ustalardan biri Fine'ın "Piyon kaybetmektense parmak kaybetmeyi tercih ederim" sözünü anımsatır. Büyükusta Roman Dzindzichashvili şöyle cevaplar " Bu kimin Piyon'u ve kimin parmağı olduğuna bağlıdır"
hayatımda okumuş olduğum en güzel kitaplar listesine girme hakkını daha bitirmeden elde etmiş olan bir stefan zweig yapıtı...
hicbir zaman demode olmayacak, her daim popularitesini muhafaza edecek muazzam bir oyun.

satranc hakkında, hayat için çok uzun olduğu söylenir ama bu satrancın değil, hayatın kusurudur. demis bu oyunun reislerinden biri.
bir Stefan Zweig romanı. psikolojik işkenceyi anlatıyor.
Oynanması günah olan bir zeka oyunudur . (bkz: cübbeli ahmet hoca)
Okunulması gerekenlerden.
Haram diyenler vardı bir aralar.
Şöyle adamakıllı satranç bilen biriyle oynamayalı uzun zaman olmuş gerçekten.
tek başıma satranç oynarken kesinbir taraf tutuyorum. bazen rekabet olsun diye diğeriylede iyi hamleler yapıyorum ama sonuçta desteklediğim kazanıyor.
Telefonuma kurdugum uygulama ile her gun en az 10 kere oynadigim oyun.
Sanirim ruh halime gore kazaniyorum ya da kaybediyorum. Bazen ustuste 5 mac kazaniyorum bazen ustuste 5 kere yeniliyorum. Oyana konsantre olmak cok onemli.
Üstad alekhine'i aklıma getiren oyun.
öngörü yeteneğini geliştirir.
stefan zweig'in sürükleyici bir romanıdır.
oynamadıkça amatörleşilen oyundur. dil gibi...

chesscube sitesinden oynamak isteyen olursa yeşillendirsin. arayüzü en güzel satranç sitesidir bu arada.
yeni başlayanların çoğunun istisnasız 700 ila 900 elo civarında takılıp kalabildiği enteresan ve de bol bol yenilinen, yenildikçe tecrübelenilen bir oyundur.

hülasa i kelam; alet düşürmezsin, çatala gelmezsin, 2-3 hamleyi hesaplarsın, lakin azizim, bu sefer gider bin bir katakullinin ardından bir piyon kaptırır, çavuşlar avuçlar misali o açıkla yine yenilirsin. iyi oynamak için, çok çalışarak bu oyunda en az 1900-2000 eloya ulaşmak şarttır.
lisedeyken herkes top peşinde koşarken, bileğimi kimsenin bükemediği oynadığım tek oyundu. boş zamanlarımda capablanca, lasker vb. ünlü satranç ustalarının hayat hikayelerini okur, büyük hayranlık duyar; açılış ezberlemeye çalışırdım. evdeki tübitak dergilerinin satranç bölümünü bir başka özenle okurdum.

seneler geçti. il birinciliklerim de oldu. çok ağır madara olduğum maçlar da.saldırgan fakat temkinli bir strateji izliyordum.böyle oynamak amatör maçlarda çoğu kez öne geçmenizi sağlayabiliyordu.fakat kendi denginiz ya da bir tık üstünüz bir rakiple karşılaştığınızda tökezlememeniz işten değildi.

üniversitedeyken okulun bahçesinde
dev bir satranç tahtası vardı.arkadaşlarla orada satranç oynardık. sonra loldü dotaydı derken unuttuk satranca olan aşkımızı sözlük.aranızda hala oynayan varsa, ne yapınız ne ediniz lütfen bırakmayınız satrancı. oynayınız oynatınız bu güzel oyunu.

edit:imlâ
çok acemi olduğum oyundur. bu oyunu bilen var mı bana az öğretip, pratik yapabilecek? sadece taşların nasıl hareket edeceğini biliyorum. açılışları, gelişimi, atağı, ileri düşünmeyi, rakibin planını görmeyi öğrenemedim. bilmiyorum. öğretecek varsa oynayalım.
Stefan Zweig'in şeker tatındaki kitabıdır.
memen varsa ögretirim. gerçi bende bilmiyorum ama memen varsa öğrenmeye değer. meme demiş miydim? meme mühimdir. bir nevi satrançta ki vezir gibidir. arvad kısmı bir sürüyor en olmadık yerde sahaya aha böyle manda bokuna basmış fabrikatör gibi kalıyorsun.
hayatı bir tahta üzerinde taşlarla temsil eden bir oyundur.

süresi belli değildir.
bazen bazı bir şeyleri elde etmek için, bazı şeyleri feda etmeniz gerekir.
her zaman ilerleyemezsiniz, bazen geri adım atmak gerekir.
seçimleri akıllıca yapmak zorunda, stratejik hareket etmek durumundayızdır.
hedefe ulaşmanın tek bir yolu yoktur, farklı pek çok yol mevcuttur.
hiçbir taş önemsiz değildir bir piyon dahi vezir olabilir.
alınan her kararın bir sonucu vardır ve bu sonuca katlanmak zorundayızdır.