bugün

Felaket kötü bir duygudur ve andır. Hele hele Taksim'de sabahın 4'üne kadar içip, kafa bi dünya halde eve gitmek gerekiyorsa hele hele evde bostancı gibi yerde bulunup sarı dolmuşlara binilecekse adeta evlad acısı gibi bir ızdırap uyandırır insanda. O yol, o köprü git git bitmez, her sarsıntıda bu sefer bayılacam denir. Eve varılır, anahtar zar zor bulunur. Kafa döner, yastıga baş konulunca yastıkla beraber yatak yuvarlanır gibi olur altından. Paranoya başlar, acaba anahtarı dışarda mı bıraktım ya da kapıyı iyice kitledim mi diye... Sabah kalkıldığında baş ağrısı yoksa ne keyifli bir akşam geçirmişim diye hatırlanır, tadından yenmez denip akşam bir daha içmek istenir
sabahin 8 i gibi bir saatte yapildiginda insanda garip hisler uyandiran eylem. herkes isine gucune kosar, bu sarhos evine yastigina.