bugün

Felsefede descartes ne ise, dinde de said nursi odur benim için. ikisi de düşüncelerini tuhaf bir öz güven ile temellendirmiş (yani öyle düşünüyorlar) ikisinden de hoşlanmam.
15 yaşında bir medrese öğrencisi iken hocası tarafından verilen Bedî-üz-Zamân (zamanın güzelliği) lakabını ismiyle birlikte kullanılır. Kendisinin "Bediüzzaman" isminin yanı sıra "Said-i Nursî" gibi isimler kullandığı da bilinmektedir.
hem kahramanca savaşmış, tabiat risalesiyle küfrün temel taşını zirrü zeber etmiş zat.
(bkz: sahte peygamber)
Ciddi ciddi bu adamı dinleyen okumuş kesim var. Doktorlar, avukatlar vs. Hepsinin ortak özelliği ise çomarlık.
Edit:Soru- Said Nursî ile ilgili şu sözler beni şaşırtıyor:

“… yirmi senede öğrenilmesi gereken ilim ve fenlerin özünü üç ayda kavrayarak öğrenimini tamamlamış. Hangi ilimden olursa olsun, sorulan her soruya, tereddütsüz ve derhal cevap verirmiş[1].”

Buna gerekçe olarak deniyor ki, rüyasında Peygamberimizden ilim istemiş, o da ümmetine soru sormamak şartıyla ona Kur’an ilminin öğretileceğini müjdelemiş, bu sebeple daha çocukken asrın bilgini olarak tanınmış ve kimseye soru sormamış, ama sorulan bütün sorulara mutlaka cevap vermiş[2].

Cevap- Bir kimsenin Allah’ın Elçisi tarafından bilgi sahibi kılınması Şiilere has iddiadır. Onlar bunu, Ali’nin (r.a) soyundan gelen imamlar için söylerler. Şöyle derler:

"... imamlardan hiçbiri bir öğretmene git­memiş, bir eğitimciden bir şey öğren­me­miştir. ...Hiç biri bir hocadan ders almamış, hiç biri bir mektebe, bir medre­seye gitmemiştir. Böyle olduğu halde kendilerine bir şey so­rulunca derhal en doğru cevabı verirler. Dillerine bilmiyorum sözü gelmediği gibi cevap vermek için dü­şünmeleri yahut cevabı bir müddet geciktirmeleri de vaki değildir...[3]" imamın ilahî hükümlere, ilahî maârife, bütün bilgilere sahip olması, peygamber, yahut kendisinden önceki imam vasıtasıy­ladır... [4]"

Soru- Bir peygamberin böyle görevi olur mu?

Cevap- Elbette olmaz. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Elçilere apaçık tebliğden başka ne düşer?" (Nahl 16/35)

Allah Teâlâ, Peygamberimize şöyle emrediyor:

"De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir insanım. Bana, tanrını­zın bir tek tanrı olduğu bildiriliyor. Artık kim Rabbine kavuş­mayı umuyorsa hemen iyi bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak etmesin." (Kehf 18/110)

"De ki: "Benim size ne zarar vermeye gücüm vardır, ne de sizi olgunlaştırmaya. De ki: "Beni Allah'ın azabından kimse kurta­ramaz. Ondan başka bir sığınak da bula­mam.
Benimkisi yalnız Allah'tan olanı, onun gön­derdiklerini tebliğdir o kadar." (Cin 72/21-23)

Soru- Said Nursî’nin öğrenim hayatı ile ilgili bilginiz var mı?

Cevap- Kendi el yazısı ile yazdığı özgeçmişine göre ilk öğrenimden sonra Şeyh Muhammed Celalî’nin ders halkasına katılmış, okunması adet olan kitapları okumuş ve daha sonra Van’da 15 yıl kadar eğitim ve öğretimle meşgul olmuştur[5].

“Tarihçe-i Hayatı”na göre de önce Sarf ve Nahiv ile meşgul olmuş ve izhar’a kadar okumuş, daha sonra Şeyh Mehmed Celâlî’nin yanına gitmiş, her türlü ilim dalına ait eserleri incelemeye koyulmuş ve islamî ilimlerle ilgili kırk kadar kitabı ezberlemiştir. Ders aldığı diğer alimler şunlardır: Seyyid Nur Mehmed, Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî, Şeyh Fehim, Şeyh Mehmed Küfrevî, Şeyh Emin Efendi, Molla Fethullah ve Şeyh Fethullah[6].

Soru- Öyle ise öğrenimini üç ayda tamamladığı, sorulan her soruya, tereddütsüz ve derhal cevap verdiği ve bu özelliğin ona rüyasında Peygamberimiz tarafından verildiği iddiası nereden çıkıyor?

Cevap- Halkın hurafelere olan ilgisinden yararlanıp dikkat çekmek istemiş olabilir. Zamanın harikası demek olan “Bediuzzaman” lakabı da öyledir. iddiaya göre bu lakap, onun olağanüstü ilmini gören ilim adamları tarafından verilmiştir[7].

Soru- Said Nursî’nin sözleri arasında ciddi tutarsızlıklar görülüyor. Şu sözü hakkında ne dersiniz?

“Ondört yaşında idim. O zaman icazet almanın alameti olan, üstad tarafından bana sarık sarılmasının ve cübbe giydirilmesinin önüne engeller çıktı. Yaşım küçük olduğu için büyük hocalara has giysi bana yakıştırılmadı. Diğer yandan büyük âlimler, bana üstad değil, ya rakib ya teslim oluyorlardı. Kendini benim yanımda üstad görecek biri çıkmamıştı.

Ben bu hakkı elli altı sene sonra kullanabildim. Bundan yüz sene önce ölmüş Mevlâna Zülcenaheyn Hâlid Ziyaeddin bana, kendi cübbesi ile birlikte bir sarık göndermişti, şimdi o cübbeyi giyiniyorum. Bu mübarek emaneti, Risale-i Nur talebelerinden ve âhiret hemşirelerimizden Âsiye namında bir muhterem hanımın eliyle aldım”[8].

Cevap- Said Nursî’nin 14 yaşında ilim adamlığı payesine ulaştığı iddiası temelsizdir. Çünkü Tarihçe-i hayatı’na göre on beş- on altı yaşlarına kadar bütün bilgisi sünuhat kabilindendi[9]. Sünuhat, kişinin aklına ve hatırına gelen şeylere denir[10]. Onlara ilim dense yeryüzünde alim olmayan kimse kalmaz.

Soru- Hem sünuhat, hem Said Nursî’nin her soruya tereddütsüz cevap verdiği iddiası, bunların ona Allah’ın ilhamı olduğu anlamına gelmez mi?

Cevap- Böyle bir iddianın varlığı ortada. Bunu Said Nursî açıkça söylüyor. Şu sözler ona aittir:

“Kur’an’ın gizli gerçekleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!!”

Bu sözün açık anlamı; asr-ı saadette Kur’an’ın vahiy suretiyle inmesi gibi, her asırda o Kur’ân’ın Arş’taki yerinden ve manevi mu'cizesinden feyz ve ilham yoluyla onun gizli gerçekleri ve gerçeklerinin kesin delilleri iniyor[11].

Yani Risale-i Nur, Kur’an’ın indiği yerden Kur’an’ın vahiy suretiyle inmesi gibi inerek Kur’an’ın gizli kalmış gerçeklerini ve o gerçeklerin kesin delillerini getiriyor.

Soru- Bu sözü ile o, kendini peygamber seviyesine çıkarmıyor mu?

Cevap- Peygamber olduğunu söylemese de yukarıdaki sözlerin o manaya geldiği açık. Ayrıca Kur’an’da açıklanmamış gerçeklerin kendine indirildiği iddiası, kendi kitabının Kur’an’dan önemli olduğu iddiasından başka bir anlam taşımaz.

Allah Teâlâ Peygamberimize şöyle diyor: "Ey Elçi! Rabbinden sana indirilen her şeyi tebliğ et, eğer bunu yapmazsan onun elçili­ğini yapmamış olursun" (Maide 5/67) Eğer Said Nursî’nin iddia ettiği şeyler Peygamberimize bildirilseydi onları açıklamak zorunda olurdu.

Soru- Bunlara inanan bir kişi, Said Nursi’yi son peygamber, Risale-i Nurları da Allah’ın son kitabı saymış olmaz mı?

Cevap- Said Nursî’nin şu sözlerini de dinle, sonra karar ver:

“Risale-i Nur denilen otuzüç aded Söz, otuzüç aded Mektub, otuzbir aded Lem'alar, bu zamanda, Kur’an’daki âyetlerin âyetleridir. Yani onun gerçeklerinin göstergeleridir. Onun hak ve hakikat olduğunun kesin delilleridir. Kur’an âyetlerinde yer alan inançla ilgili gerçeklerin gayet kuvvetli belgeleridir[12].”

Yani Said Nursî’ye göre Kur’an delil olmaktan çıkmış, delile muhtaç hale gelmiş ve Risale-i Nur’un âyetleri, Kur’an âyetlerinin delili olmuştur. Böyle bir kitabın hatasız olması gerekir. Said Nursî, bu iddiayı da yapıyor ve şöyle diyor:

“Sözler”[13] şüphesiz Kur’an’ın nurlu parıltılarıdır. Açıklanmaya muhtaç yerleri eksik olmamakla birlikte tümüyle kusursuz ve eksiksizdir[14].
akıl noksanlığı bulunduğunu düşündüğüm zat. islam ilmihalleri, fıkıh kitapları karıştırırken dur şunun risalelerine bi göz atayım dedim. Herif resmen kur'an-ı kerim eksik kitap ben bu eksiği tamamlamak ve referansı olmak için bunu yazdım demiş.

Allah akıl fikir versin, dinden çıkmayım diye yarım bıraktım.
mustafa kemal in haddinden fazla tölerans gösterdiği zattır. şahsen ben olsam müritlerinin gözü önünde kazığa oturtur idam ettirirdim.
Peygamber ve şeyh olmayan kişi.
Birileri "sahte peygamber" diye bir cümle kullanmış. Asla ve kat'a said nursi peygamber değildir.

Said nursi dönemin alimi diyebileceğimiz bir zattir.

Son peygamber ise hz muhammed'tir.

Uzaktan laf atarak olmuyor bu işler evlad. Said nursi hangi kitabında peygamber olduğunu söylemiş, bırak söylemeyi, ima etmiş ?
Asla bulamazsınız böyle bir cümle.
90 cilt kitabı ezberinde bulunduran ilminin 3de 1 ini eserlerde yazdırıp 3de 2 sinide kendiyle beraber ahirete götüren zat.
Üst Edit : az evvel ki entrym ile alakalı Bir islam düşmanının Zoruna Gitmiş Bunları Said Nursi Başlığına Yaz Demiş Tamam Buraya da yazalım aynı kelamı senin gönlün olsun ! Bakın Bunlar Celaleddin rumi Hazretlerine de Mevlana denmesinden Rahatsızlık duyarlar Zorlarına Gider. Durumunuz Gerçekten Vahim Haliniz Bedbaht !

anadolu coğrafyasının mevlana celaleddin rumi hazretlerinden sonra gördüğü en büyük allame i cihan ! kaleme aldığı risale i nur külliyatı bir deniz değil okyanustur ! günümüz de kendisinin zekasının zekatına sahip olmayan islam düşmanı köpeklerin hidayeti için ömrünü heba etmiştir ! yazık sizlere atamız dediğiniz adam bu allah dostunu ömrü boyunca rahat bırakmadı bari siz ölümün de rahat bırakın. allah razı olsun mekanı cennet olsun ! vefatından sonra bile yazdığı efsane eserler ölümsüz olarak nice gençleri iman nuru ile şereflendirecektir !

(bkz: Dahi)
(bkz: Üstad)
daha az önce sözler, mektubat ve lemalar 'ın pdflerini indirdim yolda okuyacagım inş.
fetö örgütünün kurucusudur kendisi.
Gerçek adı said kürdi olan vatan haini dinci-kürtçü Türkiye Cumhuriyeti düşmanı orospu çocuğudur.

Cumhuriyet döneminin fetosudur.
yılanın ölmüş olan eski başıdır.

hiç uzun boylu anlatmaya zahmet etmeyeceğim. isteyen bu şahsın abd yanlısı fetvalarını, daha sonra atatürkçü görünümlü cia ajanı cemal kutay tarafından nasıl sindiği yerden çıkarıldığını, nasıl parlatıldığını ve tekrar piyasaya sürüldüğünü araştırsın.

siz hala fetönün abd uşağı olmasını yakın zamanın işi olduğunu sananlardan mısınız? öyleyse yazık...
adı bediüzzaman konulmuş,alim zannettirilen ve bu konuda hiçbir delil öne sürülemeyen birisi. hakkında hazırlanmış delillerle ve ayetlerle sunulan bir video var. silinmeden izlemenizi tavsiye ederim. (daha önce silindi) üstelik kuranmeali.com veya http://mushaf.diyanet.gov.tr ile ayetleri inceleyin ve notlar alın hatta. zamanında ülkemize hurafeler nasıl ekildi? belge ve ispatlarıyla görebilirsiniz.:
http://www.dailymotion.co...ercegi-1-bolum_shortfilms
islamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez! gündüz gibidir, göz kapamakla gece olmaz! gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.

sözlerini söylemiş üstad. üstadım...
Türkçeyi kullanmayı bilmediğine emin olduğum geçmiş zaman islam yazarı yani mesela bir tane osmanlıca kelime olur bir cümlede eyvallah bir tane arapça kelime olur ona da eyvallah hadi bir tanede farsça kelime olsun ama eğer bir kitabı okumaya sözlük kullanmak gerekiyorsa o zaman o kitap değildir çünkü kitaplar tek bir dille yazılır ve açık olması anlaşılır olması ufku açıcı olması istenir bence dini kitaplar dini kullanmamalı dinin tanımını güzel bir şekilde uyndırıcı ve enerji verici kıvamda sunmalıdır.
dönemin fetosu ne demek yahu. talebelerini devlete mi sızdırmış, sınavlarda milletin hakkını mı yedirmiş, tamamiyle kamufle olamya yönelik bir tarz mı seçmiş bu adam.
yılanın, ölmüş ama sayıklamaları hala bazı malların beynini zımparalayan başıdır.
En son sızıntı dergisinin kapağında at üstünde elinde Türk bayrağı ile duruyordu.

Fetocuların komik işleri. Adam zaten Türk Cumhuriyetine savaş açmıştı.
abdülhamit han hazretlerine muhalefetin dini ayağını oluşturan teröristtir.

bugünlerde kendisinin fikirleri etnik* ve dini* terör örgütleri olarak bu topraklarda yaşamaktadır.
yılanın başıdır.

sahte peygamberdir.

raporlu akıl hastasıdır.

münafıktır.

müşriktir.

abd uşağıdır.

şeytandan bile kibirli iğrenç bir tiptir.

şu milletin başına ne geliyorsa allah'la rabıtası olduğunu iddia eden şarlatanlara yüz vermesinden geliyor.
Said nursi kendini peygmber ilan etmiş, kurana paralelleştirilen kırmızı risaleleri yazmış adamdır. Meal tefsir diye bu eserleri yumuşattırılarak güzel gösterilmeye çalışılıyor müritleri tarafından. Oysaki Ebced ve cifirle meal ve tefsir olmaz. Ayrıca kuranın tamamını bile ele alamamıştır. Bir kısmını belkide işine geldiği kımını almış bunlarla bişeyler yapmaya çalışmış eline yüzüne bulaştırmıştır.
Bu nurculuk geleceğin feto cemaati gibi olacak ve başımıza bela olacaklar.

Ey hükümet! Paralel dinle mücadele etmeden paralel devletle mücadele edemezsin. Bu fetolar nereden doğuyor ona bak.
müritlerinin kendisini savunmak için "islamiyet güneş gibidir..." gibi laflarını tekrarladıkları meczuptur.

ulan bu rezile yöneltilen suçlamaların ana esası zaten islam'a ters tutumları, küfürleri, kendisini şirk koşmasıdır. bunlara cevap veremeyenler, insanları zayıf noktalarından yakalamak için "islam'ı övüyoruz" görüntüsü altında bunu temizlemeye çalışıyorlar!

islam'ı överseniz islam'ı övmüş olursunuz, bu rezili temizlemiş değil. islam bununla mı kaim olmuştur ki "bu varsa islam var, bu yoksa yok" noktasına getirmeye çalışıyorsunuz hezeyanlarınızı?
allah tarafından yazdırılmıştır bu sözler ve diğer kitaplar yazısını okuduktan sonra ciddiye almadığım zat.

bu da şarlatanmış anladığım kadarıyla.

bir de müslüman bir din insanı bu kadar kibirli mi olur lan?
27 mayıs darbesinde mezarı kaldırılmış, cesedi bilinmeyen bir yere nakledilmiştir.

aradan neredeyse 60 sene geçti bu sefer müritleri darbe yapmaya çalışıyor...