bugün
- travestilerin genelde kürt olması14
- karıya kıza doymuş erkek17
- anın görüntüsü23
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur8
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz20
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- alex de souza8
- arkadaşlar bu alınır mı10
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz11
- ona bir şey söyle8
- sık sık aldığınız iltifatlar16
- çok üzgünüm sözlük8
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz11
- icardi190517
- erkolar kapatılsın11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri17
- maca sekiz11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı14
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri31
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
filmdeki en mantıklı karakter de gene mr. pink'tir. duygusal ilişki kurmaz, bir makina gibi en mantıklı kararı vermek üzere düşünür, polemiğe girmez.
eddie: pekala, herkes küçük hanım için biraz para çıksın. haydi, bir dolar at.
mr.pink: hayır, ben bahşiş vermem.
eddie: bahşiş vermez misin?
mr.pink: hayır, ben bahşişe inanmam.
eddie: bahşiş vermeye inanmaz mısın?
mr.blue: bu piliçlerin ne yaptığını biliyorsun. burada pislik içinde çalışıyorlar.
mr.pink: bana maval okuma. yeterince kazanmıyor olsa işi bırakabilir.
eddie: bunu söyleyecek cesareti olan lanet bir yahudi bile tanımıyorum. şu konuyu açıklığa kavuşturalım. hiç bahşiş vermezsin, ha?
mr.pink: bahşiş vermem çünkü toplum vermem gerektiğini söylüyor. bahşişi hak edene bahşiş veririm. eğer gerçek bir çaba sarf etmişlerse bir şeyler veririm ama otomatik olarak bahşiş vermek kuşlar içindir. onlar sadece işlerini yapıyorlar.
mr.blue: bu kız güzeldi.
mr.pink: iyiydi. özel bir yanı yoktu.
mr.blue: nasıl bir özel yanı olmalı? seni arkaya götürüp …
eddie: bunun için % 12 bahse girerim.
mr.pink: ben kahve ısmarladım, tamam mı? uzun zamandır buradayız ve bardağımı sadece üç kez doldurdu. ben kahve ısmarladığım zaman altı kez doldurulmasını isterim.
mr.blonde: altı kez? güzel, ya çok meşgulse?
mr.pink: “çok meşgul” kelimeleri bir garsonun sözlüğünde yoktur.
eddie: affedersiniz bay pink ama ihtiyacınız olan son şey bir bardak kahve daha.
mr.pink: aman tanrım! bu kadınlar açlıktan ölmüyorlar. asgari ücret alıyorlar. ben de bir zamanlar asgari ücretle çalıştım ve toplum işimin bahşişe değer olduğunu düşünmüyordu.
mr.blue: onların yaşamının senin bahşişlerine bağlı olduğunu umursamıyor musun?.
mr.pink: bunun ne olduğunu biliyor musun? dünyanın en küçük kemanı sadece garson kızlar için çalıyor.
mr.white: neden bahsetteğin hakkında hiçbir fikrin yok. bu insanlar rşrk gibi çalışıyorlar. bu zor bir iş.
mr.pink: mcdonald’s da çalışmak da zor ama onların bahşişe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? neden? onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki “buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin.” bu saçmalık!
mr.white: garsonluk, bu ülkede kolej mezunu olmayan kadınların yapabileceği bir numaralı iştir. her kadının yapabileceği ve geçinebileceği tek iştir. sebebi ise bahşişler.
mr.pink: bu saçmalık. hükümet bahşişlerinden vergi aldığı için üzgünüm. bu çok b.ktan ama benim hatam değil. görünüşe bakılırsa garsonlar hükümetin düzenli olarak yağmaladığı gruplardan biri. bana hükümetin bunu yapmaması gerektiğini gösteren bir yazı göster, onu imzalarım. lehinde oy bile veririm ama bunu yapmayacağım. “kolej mezunu olmayanlar” saçmalığı için de iki çift sözüm var: lanet daktiloyu öğrensinler. çünkü, eğer kiralarını ödemeleri için onlara yardım etmemi bekliyorsanız size bir sürprizim var.
mr.orange: beni ikna etti. bir dolarımı geri ver.
eddie: dolarlar burada kalsın.
joe: pekâlâ gezginler, haydi gezintiye çıkalım. bir dakika bekleyin. kim bahşiş vermedi?
mr.orange: mr.pink.
joe: mr.pink? neden?
mr.orange: bahşiş vermezmiş.
joe: bahşiş vermezmiş? bahşiş vermezsin?
mr.orange: bahşişe inanmıyormuş.
joe: kapa çeneni. “bahşişe inanmıyorum” da ne demek? haydi, bir dolar at seni pislik. lanet olası kahvaltının parasını ben ödedim.
mr.pink: pekala, kahvaltıyı ödediğin için veriyorum ama normalde bunu asla yapmam.
joe: normalde ne yaptığın umurumda değil. sadece herkes gibi bir dolar bahşişi ver.
görsel
mr.pink: hayır, ben bahşiş vermem.
eddie: bahşiş vermez misin?
mr.pink: hayır, ben bahşişe inanmam.
eddie: bahşiş vermeye inanmaz mısın?
mr.blue: bu piliçlerin ne yaptığını biliyorsun. burada pislik içinde çalışıyorlar.
mr.pink: bana maval okuma. yeterince kazanmıyor olsa işi bırakabilir.
eddie: bunu söyleyecek cesareti olan lanet bir yahudi bile tanımıyorum. şu konuyu açıklığa kavuşturalım. hiç bahşiş vermezsin, ha?
mr.pink: bahşiş vermem çünkü toplum vermem gerektiğini söylüyor. bahşişi hak edene bahşiş veririm. eğer gerçek bir çaba sarf etmişlerse bir şeyler veririm ama otomatik olarak bahşiş vermek kuşlar içindir. onlar sadece işlerini yapıyorlar.
mr.blue: bu kız güzeldi.
mr.pink: iyiydi. özel bir yanı yoktu.
mr.blue: nasıl bir özel yanı olmalı? seni arkaya götürüp …
eddie: bunun için % 12 bahse girerim.
mr.pink: ben kahve ısmarladım, tamam mı? uzun zamandır buradayız ve bardağımı sadece üç kez doldurdu. ben kahve ısmarladığım zaman altı kez doldurulmasını isterim.
mr.blonde: altı kez? güzel, ya çok meşgulse?
mr.pink: “çok meşgul” kelimeleri bir garsonun sözlüğünde yoktur.
eddie: affedersiniz bay pink ama ihtiyacınız olan son şey bir bardak kahve daha.
mr.pink: aman tanrım! bu kadınlar açlıktan ölmüyorlar. asgari ücret alıyorlar. ben de bir zamanlar asgari ücretle çalıştım ve toplum işimin bahşişe değer olduğunu düşünmüyordu.
mr.blue: onların yaşamının senin bahşişlerine bağlı olduğunu umursamıyor musun?.
mr.pink: bunun ne olduğunu biliyor musun? dünyanın en küçük kemanı sadece garson kızlar için çalıyor.
mr.white: neden bahsetteğin hakkında hiçbir fikrin yok. bu insanlar rşrk gibi çalışıyorlar. bu zor bir iş.
mr.pink: mcdonald’s da çalışmak da zor ama onların bahşişe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? neden? onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki “buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin.” bu saçmalık!
mr.white: garsonluk, bu ülkede kolej mezunu olmayan kadınların yapabileceği bir numaralı iştir. her kadının yapabileceği ve geçinebileceği tek iştir. sebebi ise bahşişler.
mr.pink: bu saçmalık. hükümet bahşişlerinden vergi aldığı için üzgünüm. bu çok b.ktan ama benim hatam değil. görünüşe bakılırsa garsonlar hükümetin düzenli olarak yağmaladığı gruplardan biri. bana hükümetin bunu yapmaması gerektiğini gösteren bir yazı göster, onu imzalarım. lehinde oy bile veririm ama bunu yapmayacağım. “kolej mezunu olmayanlar” saçmalığı için de iki çift sözüm var: lanet daktiloyu öğrensinler. çünkü, eğer kiralarını ödemeleri için onlara yardım etmemi bekliyorsanız size bir sürprizim var.
mr.orange: beni ikna etti. bir dolarımı geri ver.
eddie: dolarlar burada kalsın.
joe: pekâlâ gezginler, haydi gezintiye çıkalım. bir dakika bekleyin. kim bahşiş vermedi?
mr.orange: mr.pink.
joe: mr.pink? neden?
mr.orange: bahşiş vermezmiş.
joe: bahşiş vermezmiş? bahşiş vermezsin?
mr.orange: bahşişe inanmıyormuş.
joe: kapa çeneni. “bahşişe inanmıyorum” da ne demek? haydi, bir dolar at seni pislik. lanet olası kahvaltının parasını ben ödedim.
mr.pink: pekala, kahvaltıyı ödediğin için veriyorum ama normalde bunu asla yapmam.
joe: normalde ne yaptığın umurumda değil. sadece herkes gibi bir dolar bahşişi ver.
görsel
iyi filmdi. Tarantino'yu sevdiğimden mi bilmiyorum ama her filmi de başarılı.
Michael madsen'ı izlerken elimin ayağımın titrediği film. Adamın yaşlı halini karizmatik bulurdum gençliği tam bir afet.
Tabii benim favorim (bkz: the hateful eight)
Michael madsen'ı izlerken elimin ayağımın titrediği film. Adamın yaşlı halini karizmatik bulurdum gençliği tam bir afet.
Tabii benim favorim (bkz: the hateful eight)
Pek de bi olayı olmayan film.
1998 yılında, internetin ilk zamanları... daha internetten film indirmek gibi bir durum yokken, izmir kemeraltında bir korsan vcd'cide rezervuar köpekleri var dediler. Sabah 10'da gittim. "akşam 5 gibi gel al" dediler. O zaman için bile çok uzun gelmişti "5 saat nedir lan?" diye geçirdim içimden ama alsancağa gidip arkadaşlarla takıldım. Merakımdan deliriyorum ama. Akşam party var resmen herşey ayarlandı reservoir dogs izliycez diye. Filmi duyan çok ama izleyen pek yok o zaman.
Akşam gittim bir de ne göreyim. Ufuk adlı abi cd'yi hazırlamış ve inanılmaz bir şekilde aşağıdaki sahneyi karakalemle resmedip cd kapağı yapmış. Şok olduk :
görsel
Film de, o günün sabahı da akşamı da ayrı özeldir.
Başka anıları da var filmin belki yazarım sonra.
Akşam gittim bir de ne göreyim. Ufuk adlı abi cd'yi hazırlamış ve inanılmaz bir şekilde aşağıdaki sahneyi karakalemle resmedip cd kapağı yapmış. Şok olduk :
görsel
Film de, o günün sabahı da akşamı da ayrı özeldir.
Başka anıları da var filmin belki yazarım sonra.
görsel
tim roth oyunculuğu ile tanıştığım ve kendisine olan hayranlığımın başladığı filmdir.
tim roth oyunculuğu ile tanıştığım ve kendisine olan hayranlığımın başladığı filmdir.
Filme adını veren hikaye efsanedir.
En beğendiğim filmlerden birisidir.
Şu an izlediğim film.
Plani yapan kel abinin diyaloglar esnasindaki fevri cikislari ve ayarlari bombadir.
overrated bi' film. sırf tarantino yaptigi icin bu kadar entry dösenmis.
En güzel sahnesi aynasıza işkence yapıldığı sahnedir.
Mikemmel bir tarantula filmi, izlemeyen ölsün.
Eddie: Pekala, herkes küçük hanım için biraz para çıksın. Haydi, bir dolar at.
Mr.Pink: Hayır, ben bahşiş vermem.
Eddie: Bahşiş vermez misin?
Mr.Pink: Hayır, ben bahşişe inanmam.
Eddie: Bahşiş vermeye inanmaz mısın?
Mr.Blue: Bu piliçlerin ne yaptığını biliyorsun. Burada pislik içinde çalışıyorlar.
Mr.Pink: Bana maval okuma. Yeterince kazanmıyor olsa işi bırakabilir.
Eddie: Bunu söyleyecek cesareti olan lanet bir Yahudi bile tanımıyorum. Şu konuyu açıklığa kavuşturalım. Hiç bahşiş vermezsin, ha?
Mr.Pink: Bahşiş vermem çünkü toplum vermem gerektiğini söylüyor. Bahşişi hak edene bahşiş veririm. Eğer gerçek bir çaba sarf etmişlerse bir şeyler veririm ama otomatik olarak bahşiş vermek kuşlar içindir. Onlar sadece işlerini yapıyorlar.
Mr.Blue: Bu kız güzeldi.
Mr.Pink: iyiydi. Özel bir yanı yoktu.
Mr.Blue: Nasıl bir özel yanı olmalı? Seni arkaya götürüp …
Eddie: Bunun için % 12 bahse girerim.
Mr.Pink: Ben kahve ısmarladım, tamam mı? Uzun zamandır buradayız ve bardağımı sadece üç kez doldurdu. Ben kahve ısmarladığım zaman altı kez doldurulmasını isterim.
Mr.Blonde: Altı kez? Güzel, ya çok meşgulse?
Mr.Pink: “Çok meşgul” kelimeleri bir garsonun sözlüğünde yoktur.
Eddie: Affedersiniz Bay Pink ama ihtiyacınız olan son şey bir bardak kahve daha.
Mr.Pink: Aman Tanrım! Bu kadınlar açlıktan ölmüyorlar. Asgari ücret alıyorlar. Ben de bir zamanlar asgari ücretle çalıştım ve toplum işimin bahşişe değer olduğunu düşünmüyordu.
Mr.Blue: Onların yaşamının senin bahşişlerine bağlı olduğunu umursamıyor musun?.
Mr.Pink: Bunun ne olduğunu biliyor musun? Dünyanın en küçük kemanı sadece garson kızlar için çalıyor.
Mr.White: Neden bahsetteğin hakkında hiçbir fikrin yok. Bu insanlar rşrk gibi çalışıyorlar. Bu zor bir iş.
Mr.Pink: McDonald’s da çalışmak da zor ama onların bahşişe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? Neden? Onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki “Buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin.” Bu saçmalık!
Mr.White: Garsonluk, bu ülkede kolej mezunu olmayan kadınların yapabileceği bir numaralı iştir. Her kadının yapabileceği ve geçinebileceği tek iştir. Sebebi ise bahşişler.
Mr.Pink: Bu saçmalık. Hükümet bahşişlerinden vergi aldığı için üzgünüm. Bu çok b.ktan ama benim hatam değil. Görünüşe bakılırsa garsonlar hükümetin düzenli olarak yağmaladığı gruplardan biri. Bana hükümetin bunu yapmaması gerektiğini gösteren bir yazı göster, onu imzalarım. Lehinde oy bile veririm ama bunu yapmayacağım. “Kolej mezunu olmayanlar” saçmalığı için de iki çift sözüm var: lanet daktiloyu öğrensinler. Çünkü, eğer kiralarını ödemeleri için onlara yardım etmemi bekliyorsanız size bir sürprizim var.
Mr.Orange: Beni ikna etti. Bir dolarımı geri ver.
Eddie: Dolarlar burada kalsın.
Joe: Pekâlâ gezginler, haydi gezintiye çıkalım. Bir dakika bekleyin. Kim bahşiş vermedi?
Mr.Orange: Mr.Pink.
Joe: Mr.Pink? Neden?
Mr.Orange: Bahşiş vermezmiş.
Joe: Bahşiş vermezmiş? Bahşiş vermezsin?
Mr.Orange: Bahşişe inanmıyormuş.
Joe: Kapa çeneni. “Bahşişe inanmıyorum” da ne demek? Haydi, bir dolar at seni pislik. Lanet olası kahvaltının parasını ben ödedim.
Mr.Pink: Pekala, kahvaltıyı ödediğin için veriyorum ama normalde bunu asla yapmam.
Joe: Normalde ne yaptığın umurumda değil. Sadece herkes gibi bir dolar bahşişi ver.
Mr.Pink: Hayır, ben bahşiş vermem.
Eddie: Bahşiş vermez misin?
Mr.Pink: Hayır, ben bahşişe inanmam.
Eddie: Bahşiş vermeye inanmaz mısın?
Mr.Blue: Bu piliçlerin ne yaptığını biliyorsun. Burada pislik içinde çalışıyorlar.
Mr.Pink: Bana maval okuma. Yeterince kazanmıyor olsa işi bırakabilir.
Eddie: Bunu söyleyecek cesareti olan lanet bir Yahudi bile tanımıyorum. Şu konuyu açıklığa kavuşturalım. Hiç bahşiş vermezsin, ha?
Mr.Pink: Bahşiş vermem çünkü toplum vermem gerektiğini söylüyor. Bahşişi hak edene bahşiş veririm. Eğer gerçek bir çaba sarf etmişlerse bir şeyler veririm ama otomatik olarak bahşiş vermek kuşlar içindir. Onlar sadece işlerini yapıyorlar.
Mr.Blue: Bu kız güzeldi.
Mr.Pink: iyiydi. Özel bir yanı yoktu.
Mr.Blue: Nasıl bir özel yanı olmalı? Seni arkaya götürüp …
Eddie: Bunun için % 12 bahse girerim.
Mr.Pink: Ben kahve ısmarladım, tamam mı? Uzun zamandır buradayız ve bardağımı sadece üç kez doldurdu. Ben kahve ısmarladığım zaman altı kez doldurulmasını isterim.
Mr.Blonde: Altı kez? Güzel, ya çok meşgulse?
Mr.Pink: “Çok meşgul” kelimeleri bir garsonun sözlüğünde yoktur.
Eddie: Affedersiniz Bay Pink ama ihtiyacınız olan son şey bir bardak kahve daha.
Mr.Pink: Aman Tanrım! Bu kadınlar açlıktan ölmüyorlar. Asgari ücret alıyorlar. Ben de bir zamanlar asgari ücretle çalıştım ve toplum işimin bahşişe değer olduğunu düşünmüyordu.
Mr.Blue: Onların yaşamının senin bahşişlerine bağlı olduğunu umursamıyor musun?.
Mr.Pink: Bunun ne olduğunu biliyor musun? Dünyanın en küçük kemanı sadece garson kızlar için çalıyor.
Mr.White: Neden bahsetteğin hakkında hiçbir fikrin yok. Bu insanlar rşrk gibi çalışıyorlar. Bu zor bir iş.
Mr.Pink: McDonald’s da çalışmak da zor ama onların bahşişe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? Neden? Onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki “Buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin.” Bu saçmalık!
Mr.White: Garsonluk, bu ülkede kolej mezunu olmayan kadınların yapabileceği bir numaralı iştir. Her kadının yapabileceği ve geçinebileceği tek iştir. Sebebi ise bahşişler.
Mr.Pink: Bu saçmalık. Hükümet bahşişlerinden vergi aldığı için üzgünüm. Bu çok b.ktan ama benim hatam değil. Görünüşe bakılırsa garsonlar hükümetin düzenli olarak yağmaladığı gruplardan biri. Bana hükümetin bunu yapmaması gerektiğini gösteren bir yazı göster, onu imzalarım. Lehinde oy bile veririm ama bunu yapmayacağım. “Kolej mezunu olmayanlar” saçmalığı için de iki çift sözüm var: lanet daktiloyu öğrensinler. Çünkü, eğer kiralarını ödemeleri için onlara yardım etmemi bekliyorsanız size bir sürprizim var.
Mr.Orange: Beni ikna etti. Bir dolarımı geri ver.
Eddie: Dolarlar burada kalsın.
Joe: Pekâlâ gezginler, haydi gezintiye çıkalım. Bir dakika bekleyin. Kim bahşiş vermedi?
Mr.Orange: Mr.Pink.
Joe: Mr.Pink? Neden?
Mr.Orange: Bahşiş vermezmiş.
Joe: Bahşiş vermezmiş? Bahşiş vermezsin?
Mr.Orange: Bahşişe inanmıyormuş.
Joe: Kapa çeneni. “Bahşişe inanmıyorum” da ne demek? Haydi, bir dolar at seni pislik. Lanet olası kahvaltının parasını ben ödedim.
Mr.Pink: Pekala, kahvaltıyı ödediğin için veriyorum ama normalde bunu asla yapmam.
Joe: Normalde ne yaptığın umurumda değil. Sadece herkes gibi bir dolar bahşişi ver.
Arkadaşlarla muhabbet ederken saçmalamaya başladığımızda "rezervuar köpeklerine bağladık" diyip göndermede bulunduğumuz filmdir.
içeriğindeki yoğun şiddet sahneleri sebebiyle izlemeyi asla başaramadığım film. bir kaç defa başladım, kendimi ikna ettim, bu defa izliycem saçmalama sadece bi film dedim ama sadalyede oturan adam işkenceye başladıkları sahneden öteye gidemedim.
django da da o çekiçli sahnede kapatıyordum nerdeyse. hımına kyym tarantino. manyak mısın olm sen?
django da da o çekiçli sahnede kapatıyordum nerdeyse. hımına kyym tarantino. manyak mısın olm sen?
Eğlenceli sahneler barındıran filmdir. Hesap ödeme, lakap takma sahneleri çıkarsak sıradanın tillahı olur. Tarantino oynamasa daha iyiymiş isminin karizması vardı aq tiple o da gitti.
öyle yada böyle, efsanedir.
Çok güzel bir tarantula filmi.
güncel Önemli Başlıklar