bugün

twitter kökü kazıma mütehassısı. kazıdıkça daha iyi daha gür çıkar.
Esnek esnek Dönebilme yeteneği tüm akp militanları gibi hunharca gelişmiş olan lider.
bilal erdoğan'ın bıbısı.
Sıfırcı, sıfırlatan kimse, sıfır, sıfırsız, sıfırlama müptelası, 0.
hırsızlığı ortaya çıktığında sandık demişti; sanki yasadışı eylemler sandıkta yasallaşıyormuş gibi.
sandığa gittik. bu kez de oyları çaldı.

alışmış kudurmuştan beterdir mi diyeyim, ne diyeyim?
hakkında değişik iddialar olan!
ipinin niye çekildiği bilgisi de linkte!
(bkz: nato nun libya da işi ne/#23440892)
Her şey ortadayken at gözlükleri ile bakanların sayesinde seçilen başbakan.
http://www.odatv.com/n.ph...ari-patlatacak-1004141200

+18.
kendi çocuklarını sevmeyen, başka çocuklara iyi davranıp onları kayıran bir baba gibi.

ülkesinin çocuklarına ağlamıyor, sabah akşam mısır'a sallıyor.

eyvallah.
allah başımızdan eksik etmesin.
(bkz: şizofren kasımpaşalı)
Bugün yine cooooook demograaatiksiniz bu yalan dolan dansını nerede öğrendiniz?

--spoiler--
Erdoğan'a ağır eleştiri: Geri adım at
Merkezi New York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi, Başbakan Erdoğan'a yazdığı açık mektupta, Türk hükümetini bağımsız medyayı kısıtlayıcı adımlar atmakla suçluyor ve geri adım atma çağrısında bulunuyor.

Yolsuzluk iddiaları ve gizli görüşmelerin sosyal medya aracılığıyla kamuoyuna sızdırılmasının ardından hükümetin bu iddiaları duyuran medya organları ya da gazetecileri hedef aldığını bildiren CPJ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı açık mektupta bu konudaki kaygılara yer veriyor.

Amerika'nın Sesi'nin haberine göre, "Yakın geçmişe kadar Türkiye, özgürlük, demokrasi ve hoşgörü arayışındaki bölge için bir model olarak anılıyordu" denilen mektupta Türkiye'nin artık gerçek demokrasiyi tanımlayan ilke ve uygulamalardan uzaklaşmasından dolayı eleştiri aldığına dikkat çekildi.

Türk basının zaten ağır baskı altında olduğunu belirten CPJ, Türkiye'de internetin bilgi paylaşımı amacıyla hayati bir araç haline geldiğini savundu. Son dönemde hükümet yetkililerinin gizli konuşmalarının internette yayınlandığını hatırlatan örgüt, yolsuzluk iddiaları ve gizli verilerin sızdırılmasının her devletin sorunu olduğunu belirtti, bu bilgileri yayınlayan medya organları ve haberleri izleyen gazetecilerin cezalandırılmasının ne demokrasiye, ne de ulusal güvenliğe hizmet ettiğini savundu. CPJ buna örnek olarak Twitter ve YouTube'un erişime yasaklanması, yeni internet yasasının çıkarılması ve hükümetin Facebook'u kapatma tehdidinde bulunmasını gösterdi.

"REFORM SÜRECiNDEN KESKiN DÖNÜŞ"

Gazetecilerin hapsedilmesini, protesto eylemlerini izleyen gazetecilere kaba kuvvetle müdahale edilmesini ve muhalif görüşlü gazetecilerin işlerinden çıkarılmasını "Türk demokrasinin gerilemesi ve reform sürecinden keskin dönüş" diye niteleyen CPJ, Başbakan Erdoğan'ın attığı adımların Türkiye'nin otoriter bir çizgide ilerlediği yönündeki uluslararası görüşleri haklı çıkardığını, Türkiye'nin prestijini, siyasi hedeflerini, ekonomik çıkarları ve uluslararası ortaklıklarını tehlikeye attığını savundu.

Türk hükümetinin attığı adımların Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa insan Hakları Mahkemesi kararlarını çiğnediğini kaydeden Gazetecileri Koruma Komitesi, Türk yetkililerle yaptıkları çok sayıda görüşmede, uluslararası basın özgürlüğü standartlarına uyulacağı yönünde sözler verilmesine rağmen basına yönelik ihlallerin son aylarda arttığını, Türkiye'de basın-yayın ortamının gittikçe baskı altına girdiğini savundu.

CPJ Başkanı Joel Simon'un kaleme aldığı mektup, Türkiye'de geçen ay hapisteki çok sayıda gazetecinin serbest bırakılmasını ileri yönde atılmış olumlu bir adım olarak nitelemekle birlikte, yanlış yönde atılan adımları dengelemediğinin altını çiziyor.

"SERBEST BiLGi AKIŞINI ENGELLEYEN TÜM ÖNLEM VE YASALARIN GERi ALINMALI"

Bir süre önce görevini tamamlayarak Washington'dan ayrılan Büyükelçi Namık Tan, Ankara'daki Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Avrupa Birliği'nin dış politika yetkilisi Catherine Ashton, AB Başkanı Herman Van Rompuy ve birçok AB ve uluslararası örgüt yetkilisine birer kopyası gönderilen mektupta, Başbakan Erdoğan'a "Serbest bilgi akışını engelleyen tüm önlem ve yasaların geri alınması" çağrısı yapılıyor. Mektupta ayrıca, YouTube yasağının kaldırılması ve gelecekte sosyal medyayı hedef alan tüm girişimlerin önlenmesi; işini yaptıkları için gazeteciler hakkında hukuki işlem yapılması, gözaltı ve tacizlere son verilmesi, basını hedef alan saldırgan söylemlerin derhal durması; hükümetin basın karşıtı tutumunu reformdan geçirecek hukuki değişikliklere gitme çağrısı da yapılıyor. Hrant Dink cinayetini de hatırlatan mektupta, gazeteci katillerinin bulunması, işini yaptıkları için hapsedilen gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı da var.
--spoiler--
--spoiler--

benim kriptolu telefonlarımı bile dinlemişler

--spoiler--

diyerek, bir dinlemenin olduğunu kabul eden ama dinlenenin kendisi olmadığını söyleyen türkiye cumhuriyetinde belli bir kesimin başbakanı.

tabi yersen ...
insanları ayrıştırmakta üzerine yok bu şahsın. Kendisine inanmayanları, kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılayan, her defasında, her söyleminde ezen ötekileştiren bir başbakan. ülkemizde dini tekelinde tutmaya çalışan ve bunu her defasında kullanan, insanların maneviyatını kurutana kadar sömüren bir şahıs olabilir. Olmayabilir de. Yani var öyle bir söylenti. Ben demiyorum ha! Eyle diyollaa..
geçen gün hırsız yazdığım entry silinmiş. ulan moderasyon cidden boş beleş insanlardan oluşuyosun. orasını burasını paylaşırlar bişey yok saçma sapan entry ve başlıklar havada uçuşur bişey yok biz doğru bişey yazdık mı sil hemen. acınacak haldesin ne diyeyim.
Sevebilmek için keşişlerin, dervişlerin, Şems'in, Yunus Emre'nin, budist rahiplerin sabrı gereken insan.

Edit; ama o sabırdan sonra bu saydıklarım gibi ilahi bir aşka tutunmak varken uzun adam çabası niye?
o lafları nasıl sindirebiliyor anlamak mümkün değil. bir insan bu kadar mı geniş, bu kadar mı babacan olabilir..! diktatör olacaksın, mit yargı polis hepsi elinin altında olacak; sözcü şeysi hâlâ 200 bin satacak ülkende, biri orta parmağını kaldıracak yüzüne, muhalefet başçalan, hırsız vs diyecek sen hâlâ sandık, millî irade falan diyeceksin... olmaz olsun böyle diktatör!! diktatörsen hakkını ver hakkını.
neyse sinir dayanmaz bu hallerine. saygılar. tarih seni yazacaktır.
türkiye'nin son 12 yıldır başında olan şahıs. (bkz: lider)
bu gidişle başbakan recep, cumhurbaşkanı tayyip, genelkurmay başkanı erdoğan şeklinde düzenleyecektir kanımca.
mega amir büyük diktatör bir yüzdesinin sevgilisi diğerinin nefret kaynağı hasta adamın yeni tümörü.
görsel
bir kesim icin uzulerek soyluyorum ama cumhurbaskani olacak. hemde bu serefe ilk nail olan kisi olacak.selcuklu osmanli ve cumhuriyet tarihini tamamina bakildiginda devletin basina milletin reyi ile secilen ilk baskan olacak.
bu adam nasil bu kada cok oy aliyor diyenlerde kendi edepsizliklerini bir analiz ederlerse sebebini cok rahat gorurler.
siyasetin slogan atmak olmadigini, lakap takip dalga gecerek insanlar ancak kendi degerleribi dusurduklerini, iftira ile yalanla ancak muhalefet kalinacagini birilerinin anlamasi gereklidir.
12. cumhurbaskanidir. net.
Türkiye'deki tepkilerden sonra yavaş yavaş dış dünyanın da büyük tepkisini almaya başlamıştır. Gün geçmiyor ki artık yurtdışında sayılan ve önemli kabul edilen bir köşe yazarı, toplumbilimci, STÖ başkanı şu bu artık ciddi ciddi RTE aleyhine çok sert ve ağır yazılar yazmasın. Bunun ceremesini tüm ülkece çekeceğiz. Dünyada böyle bir kamuoyu oluşmaya başladıktan sonra neler olduğunu Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da, Libya'da hep gördük.

--spoiler--

ERDOĞAN iÇiN ÇOK AĞIR SÖZLER.
Türkiye'nin, Suriye'de sivillere karşı kimyasal silah kullanmasıyla bağlantılı olduğu iddiasını Independent yazarı Robert Fisk de kaleme aldı.
--spoiler--

--spoiler--
Orta Doğu muhabiri Fisk, ABD'li gazeteci Seymour Hersh'in aktardığı iddialara göndermede bulunduğu makalesinde, Şam yakınlarında kullanılan kimyasal malzemenin Suriye rejminin cephaneliğinde bulunmadığı iddiasını tekrarlıyor.

Fisk'in tartışalacak Independent gazetesindeki yazısını BBC Türkçe Servisi derledi. Fisk'in Erdoğan için kullandığı 'tin-pot' ifadesinin Türkçe karşılığı ise,"değersiz", "beş para etmez", "aşağılık"anlamına geliyor.

Fisk ayrıca, Türkiye'nin Suriye'deki savaşa karışmayı sürdüreceğini vurgulayarak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli istihbarat Teşiklatı Müsteşarı Hakan Fidan'ın aralarında olduğu yetkililerin Suriye hakkındaki görüşmelerini içerdiği belirtilen ses kaydına atıf yapıyor.

ingiliz gazetecinin makalesi, "Erdoğan: Model güçlü adamdan adi diktatöre" başlığını taşıyor.

TÜRKiYE VE SARiN iDDiASI

Fisk, "Öyleyse başka bir Orta Doğulu 'güçlü adam' adi (ve tehlikeli) bir diktatöre mi dönüştü? Veya muhafazakâr, aklı başında bir demokrat birden gerçek rengini mi gösterdi?" sorusunu sorduktan sonra, Erdoğan'ın "Arap uyanışı" sırasında devrimcileri desteklediğini hatırlatarak şöyle diyor: "Kim eski Osmanlı bayrağının -veya şimdiki Türk versiyonunun- bir ked daha Gazze ve Mısır'daki Arap evlerinin üzerinde gururla dalgalanacağına inanırdı?"

Yazar sözü, Osmanlı Ermenileri'nin yaşadığı Suriye kasabası tıklayın Keseb'de geçen hafta halkın yerinden edilmesine getirerek, kasabanın Suriye rejimine karşı muhaliflerin silahlandığı Türkiye sınırının hemen yakınında olduğuna dikkat çekiyor.

Suriye rejiminin, geçen Ağustos ayında Şam'ın Guta semtinde onlarca sivilin ölümüne yol açan kimyasal silahın Türkiye üzerinden getirildiği ve saldırının amacının Batının stratejik silahlarını Suriye hükümetine çevirmesi olduğu iddiasını hatırlatan Fisk şu ifadeleri kullanıyor:

NUSRA SUÇLAMASI

"Independent Suriye'deki saldırıları soruşturduğunda Rus kaynaklar, kimyasalların Esad'a satılmadığını belirtti. Bunlar Moskova tarafından Libya'daki eski Kaddafi rejimine satılan stoklardan geliyordu."

"Suriye ordusu subayları ve Esad'a yakın bir isim de, ABD ve müttefikleri gaz saldırısı nedeniyle rejimi suçlamakta ısrar edince bana, sarin gazının Türkiye'nin bir bölümünden Suriye'nin kuzeyindeki isyancılara taşındığına ilişkin resmi kanıta kulak asılmamasından şikayet ediyordu. Sürekli olarak, Türkiye'nin güneyinden, yerel polis tarafından sarin olarak tanımlanan kimyasal madde taşımakla suçlanan 10 El Nusra adamı hakkındaki 130 sayfalık Türk iddianamesine atıf yapıyorlardı. Doğru söylüyorlardı. Grubun elebaşı Haytam Kassab, Türk savcısının 25 yıl hapis cezası istediği mahkemeye çıkarıldı ve daha sonra 'yargılanmak üzere' serbest bırakıldı. Hepsi ortadan kaybolurken, Türkiye'nin Moskova büyükelçisi tutuklamaları gözardı ederek -neredeyse Saddamvari bir kanaatle- 'sarin'in 'antifriz' olduğunu iddia edecekti."

KiMYASALLARIN SURiYE ORDUSUNUN CEPHANELiĞiNDEN ÇIKMADIĞINA iNANIYOR

Robert Fisk, aynı yöndeki iddiaları makalesinde dile getiren ve eski arkadaşı olan Seymour Hersh'in adı belirsiz "yetkilileri" ve "uzmanları" kaynak olarak belirtmesine serzenişte bulunuyor.

Buna karşın, Hersh'in dile getirdiği, Guta'da kullanılan materyallerin bir ingiliz laboratuvarında incelenmesinin ardından ABD ve ingiltere yönetimlerinin, kimyasal malzemenin Suriye ordusunun cephaneliğinden çıkmadığına inandığı iddiasına atıf yapıyor Fisk.

ingiliz gazetecinin bu konudaki yorumu şöyle:

"Hersh'e göre Erdoğan, Amerikalıların Libya'dan Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara silah nakli için 'gizli hat' kurmasına izin vermişti - Sovyetler Birliği'nden Libya'ya sarin nakledilmesi gibi. Hersh, Guta saldırısının meydana gelmesinden sonraki aylar boyunca bu 'gizli hattın' devam ettiğini söylüyor. Aynı zamanda, Türklerin iran ile altın ticareti yapmasına verilen iznin; milyarlarca dolarlık rüşvet parasını, aynı zamanda Erdoğan etrafındaki üst düzey isimlerin eline geçtiği ortaya çıkan yolsuzluk parasını yaratan kârlı girişim."

"Bir Türk gazeteci geçen hafta istanbul'da bana, Erdoğan'ın -zaten bilinen- çılgınlığının, Şam'daki Guta sarin saldırısının Obama'yı Esad rejimine saldırmaya sevk etmesi beklenirken sonunda öyle olmaması üzerine, gaddarlık düzeyine çıktığını ısrarla anlattı. Eğer Amerikan bombardımanı gerçekleşseydi Türkiye yeni Suriye'de mevki sahibi olacak, bu kadim ülke farz edilen, geniş, Osmanlı tarzı imparatorluğun parçası haline gelebilecekti. Bu işleri çok ileriye götürmek olur."

OBAMA-FiDAN DiYALOĞU

Erdoğan'da "siyasi megalomani izleri" olduğunu söyleyen Fisk, yine Hersh'e atıfla, ABD Başkanı Barack Obama'nın Beyaz Saray'daki yemekte MiT Müsteşarı Hakan Fidan'a "Suriye'deki radikallerle ne yaptığını biliyoruz" dediği iddiasını aktararak makalesini şöyle noktalıyor:

"Türkiye'nin Suriye savaşına karışması, Amerikalılar ne yaparsa yapsın sürecek. Obama isyancıların hem güvenilmez, hem tehlikeli, hem de mağlup durumda olduğuna inanıyor. Fakat YouTube'da yer alınca -ki yasaklandı- Erdoğan'ı çok öfkelendiren bantlardan biri, Türk yetkililerin Suriye'ye kendi saldırılarına bahane ararkenki konuşmalarını aktarıyordu. 'Üzerinde oynanmış' diye haykırdı Türk hükümeti. Hiç kuşkusuz."
--spoiler--

http://www.haber3.com/erd...-agir-sozler-2600582h.htm
görsel
Bu adam icin satirlaca entry giriyolar ya. Adam yalanci koylu kurnazi ve para gozdur. Hic gerek yok yani. Zamaninda babasi evde bildigin asmis dayisi zor kurtarmis. Bole bir adamin psikolojisi nasil olur siz dusunun.