bugün

zazacada gece kelebeği anlamına gelmektedir. bu isimle haydar karataş 'ın dersimde 37-38 yıllarında yaşanan büyük insanlık dramını anlattığı bir roman vardır.
romanın tanıtım yazısı:

Alın ve okuyun. Okuyup bitirdiğiniz zaman, Haydar Karataş'ın bu romanının, Yaşar Kemal ve Cengiz Aytmatov’un romanları ayarında bir roman olduğunu göreceksiniz. Büyük bir insanlık trajedisini roman tadında okumak istiyorsanız, yine alın, okuyun derim. Hayatta beni üç roman ağlattı. Biri, 1965 yılında, on dokuz yaşındayken okuduğum, John Steinbeck'in Gazap Üzümleri romanı, ikincisi, dört-beş yıl önce okuduğum ve tanıtımını yaptığım, Robert Sabatier'in isveç Kibritleri; üçüncüsü ise, şu anda elinizde tuttuğunuz Perperık-a Söe.
Gün Zileli

Bir yanıyla acılı bir yurt... bir yanıyla da sanki sürekli bir yurtsuzluk hali; Müthiş yoksulluk... kahredici imkânsızlık, Derininden zonklayan yara; Umursamayan merkezin dağlayan zulmü... ve çaresiz kalan dil... Bütün bunları anlamaya çalışan yaşlılar... yetişkinler... çocuklar... ve onların &#çocuk ölümleri... işte bunlarla karşılaşacak, işte bunlarla yaşayacaksınız Perperık-a Söe'de. Olağanüstü diliyle baştan başa bir çığlık... baştan başa bir ağıt bu roman. Şaşırarak okudum; bu denli yoğun acı, bu denli koyu keder meğer böyle ballandırılır, meğer böyle anlatılırmış.
Sina Akyol

Sanki Yüzyıllık Yalnızlık ile Lessing'in Mara ve Dann'ı arasında gezinen, çok kuvvetli bir bileşim ortaya koyuyor... Coğrafyanın, zorlu tabiatın, yoksunluğun, o yoksunlukla başa çıkma gayretinin anlatılışı, tüyler ürpertici bir manzaraya vesile oluyor... Adeta Dersim'de değil de, nükleer savaşın vurduğu bir dünyada, Kum insanları'nın arasında geziniyoruz...
Murat Uyurkulak

kaynak:iletişim yayınları web sitesi.
http://www.iletisim.com.tr
gece kelebeği.

dersim katliamını anlatan ölümsüz eser. türkiye'de ki en büyük haksızlıklardan ve mezalimlerden biri olan dersim katliamını, dersimli olmasına rağmen tarafsızca yazar haydar karataş. kitap; 1938'de dersim'de bir anne ile kızının hayatta kalmak adına yaşadıkları mutlak kaçışın hikayesini anlatır.
kitaptan alıntılar;

''kaçmaktan melek' in annesinin memeleri kurumuş. çocuk durmayınca ağlamaktan, başparmağını bebenin ağzına koymuş, çocuk emip emip ölmüş. melek çocuk emdikçe güldüğünü görünce sanıyormuş ki karnına süt gidiyor. umutsuz insan ağlarmış, ağlayan insanı susturmak için ona umut verecekmişsin.''
belki de uzun zaman sonra, aslında tol'dan sonra türkçe edebiyat adına en güzel, en umut verici eser perperik a söe'dir. haydar karataş geldiği toprağı ve annesinin hüzünlü hikayesini ilmek ilmek işliyor kağıda, sessiz bir ağıt bırakıyor size. ön yargılardan arınıp mutlaka okunmalı.
sessiz bir ağıttan ziyade usul usul yazılmış bir ağıt daha doğru bir ifade olur. tasvir yerine diyalog ile anlatım yolunu seçmiştir yazar. bu denli başarılı bir diyalog yazımı sadece büyük edebiyatçılarda görülebilecek haslettir. arındığızı hissedeceksiniz, okuyun.