bugün

Bir araştırma yapılmış, Türk çalışanlarının neredeyse yarısı 'mutsuz' çıkmış... Bir aklıevvel, bunu onlara 'motivasyon verilmemesine' bağladı ve çalışanların sabahtan akşama kadar Internet'te dolaşmalarını da bununla açıkladı: Millet mutsuzluktan kendini 'chat' yapmaya adamış!...

Adamın dünyası kendi odası ve sekreteriyle o kadar sınırlı ki, odun depolarının ve genelevlerin bile bilgisayarlarla donatıldığını sanıyor. Keşke mezar kazıcıları, hastane hademeleri ve istasyon düdükçüleri de Internet ortamında gezinebilseler... Memleket kalkınır.

Haa, o zaman şu mutsuzları 'büroda çalışan beyaz yakalılar' olarak düzeltelim. Ve de onlara akıl satacağımıza, yönetici olarak maaşlarına azıcık zam yapmayı düşünelim!

Bir de madalyonun arka yüzüne bakalım: Çalışanların yüzde 49'u mutsuz olduğuna göre, yüzde 51'i de mutlu!

Acaba onlar Internet'e hiç mi takılmıyorlar?

Eşeledikçe, bu tür araştırmaların sağlık düzeyi de, üzerine ahkam kesmenin abukluğu da ortaya çıkıyor: Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 18'i iş saatlerinin yüzde 30'unu Internet'e girerek harcıyormuş. Bu ne rezaletmiş, motivasyon yokmuş, estek köstek...

Yalnızca yüzde 18 ve yalnızca yüzde 30... Demek ki, çalışanların yüzde 82 gibi büyük bir çoğunluğu Internet'te vakit kaybetmiyor ve yüzde 70 gibi yüksek oranda işgücü de işte güçte kullanılıyor.

iyi ya, sevinin.

Hayır, ukalalık edilecek: Mutsuzluktan oluyor bütün bunlar...

Eski gazetemde bana beş yıl boyunca yapılmış olanı yapalım: Çalışana öyle bir bilgisayar terminali verelim ki disk takacak yeri olmasın. Böylece müzik dinlemek, film oynatmak gibi zararlı faaliyetler 'kafadan' engellenmiş olsun. Bilgisayara ses kartı da taktırmayalım ki biryerlerden 'indirip' de dinleyemesinler.

'Muzır' sitelere girmelerini de önleyelim isterseniz, böylece ancak faydalı bilgilere ulaşırlar, porno morno izlemezler, hatta 'blog' yazarlığına soyunup oraya buraya küfür mektupları da gönderemezler. Örneğin gazetenin yazıişleri toplantısında konuşulanları da medya dedikodusu yapan arkadaş sitelerine anında bildiremezler, gönüllü muhabirlik ya da muhbirlik yapamazlar.

Bu 'kolaycı kafa' memlekette yıl boyunca çok fazla tatil olduğundan da hep yakınır.

Kendisi zırt pırt uçağa atlayıp yurt dışına gidip gelmektedir ya, diğer çalışanlar da eşek gibi çalışacaklardır. Roma imparatorluğu tatil yüzünden batmıştır, bunlar zaten yılda on beş gün izin yapmaktadırlar, bir de nedir öyle yok şeker bayramı, yok kurban bayramı, yok 23 Nisan, yok 19 Mayıs?...

Oysa Fransa'da, bayramlar bir yana (Noel, paskalya falan) her çalışanın, kıdemine bakılmaksızın yılda altı hafta ücretli izin hakkı vardır.

Ama Fransa gelişmiş ülkedir, bizim çok çalışmamız lazımdır, falan filan.

Hem adama ayda yedi yüz lira maaş vereceksin, hem de mutsuz oluyor diye kızacaksın.

Sana da patron ya da yönetici diyecekler.

O zaman şu araştırmanın öbür sayfasını da oku: Türkiye'de çalışanlar patronlarına 10 üzerinden 6 vermişler, not olarak.

Çalışanların mutlu olsunlar mı istiyorsun? Bastır parayı da neşemizi bulalım ağabey.

engin ardic
kaynak: http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=61805,10,2
sağlık dışında doğru bir önerme.
fenerbahçe'yi gördükten sonra geçerliliğini yitirmiş söz.
(bkz: parasız saadet olmaz)
daha çok şu başlık altında incelemek gerekirse, para saadet getirir..
öyle ki,sevdiklerinize de getirir ve sırf onları mutlu görmek bile sizi mutlu bir insan yapar..
zengin insan meşguldür, çalışır..
sadece mekanik olarak değil, kafası da çalışır..
mutlu olmasını bilir.
öyle ki birçoğu eğer fakir olsalardı bile mutlu olmasını başarabilecek insanlardır..
ve hatta daha da ileri gidersek,
bizler mutlu olmak için para kazanmıyor muyuz..
zaten yaratılışımızdan beri var olan ve herkesin buna göre hareket ettiği bir insan içgüdüsü olan zengin olma tutkusu yok mudur?
neden kalkmış parası olan insanlara aslında onlar zengin ama parası mutlu değiller diyoruz.
tabi ki her zengin insandan mutlu olmasını bekleyemezsiniz ama inanın bana diğer türlü mutlu kalabilmek çok daha zor olurdu..
bu diyen bir insan sevmeden evlendiği kişiyi gece koynuna nasıl alır, onunla nasıl sevişir diye düşünmeden edemiyor insan.
sonuna kadar destek variyorum bu başlığa efendim. olur bal gibi olur.
sağlıkla saadet olur.. insan da bunu sağlıksız saadet olmayınca anlar.. yoksa bik bik konuşur.. çünkü her gün yaşadığına sevdiklerinin onunla olmasına şükretmeyi ancak birilerini kaybedince anlar.. sağlık da bugünlerde herşey gibi parayla doluğu için evet parayla saadet olur..
marmaris bankamatiklerin orada bekleşen antepli kızlardan en güzeli olan şişko esmer seçildiği taktirde parayla saadet olur.
(bkz: parayla herşey olur) (bkz: para var imkan var)
parayla saadet olur mu? olur
aşkta olur saadette olur huzur da olur ne kadar sürer bilinmez gerçi de.
şimdi bu parayla saadet olmaz, beş parasızım ama çok mutluyum geyiğini kira günü gelince ev sahibine yediremem açıkçası. hadi onu geçtim, diyelim çerden çöpten bir evim var. nasıl ısınıcam, ne yiycem, elektrik olmadan naparım lan ben?

gördün mü pampa? temel ihtiyaçların karşılanmadıkça hiç öyle parasızım ama çok mutluyum olayına giremiyorsun. başını sokacak bir evin, o evi ısıtıp aydınlatacak ve temizleyecek donanımın olmalı. karnın acıktığında ağza atmaya bir şeyler bulunmalı.

artık gücümün ve umudumun kalmadığını hissediyorum. bıraktım her şeyi. tamamen kaderin ellerindeyim. zira kıçını yırtsan da bir götünü yaysan da bir.

parayla insan çok güzel mutlu oluyor. misal biri çıkıp bana 100 lira verse süper mutlu olurdum. geçtim milyarları filan. bugün sokağa çıksam 10 lira versem süper mutlu olacak insanlar da var tabii.

param var her şeyim var ama mutsuzum, işten başımı kaşıyamıyorum kimse beni sevmiyor insanlarına kafam girsin. işten başını kaşıyamıyorsan başını kaşıyacak birini tut istihdam sağla göt lalesi! bak yine sinirlendim!
olur, parayla karın bile güzel olur. daha ötesi yok.
Bu parayla saadet olmaz diyen insanları anlamam zaten. nasıl olmaz neden parasız insanları birçoğu mutsuz ?
yüzde yüz çalışan gerçek. evet.