bugün

bir tarantino filmi.

film insanlar tarafından "quentin tarantino'nun çektiği film" olmaktan ziyade "brad pitt ve leonardo di caprio'nun oynadığı film" şeklinde algılandığı için, son sahneyi görene kadar aydınlanamıyorsunuz.
oyunculuklar, olay örgüsü, çekim açıları, sahne tasarımı ile her şey çok güzeldi. filmi beğenmeyenleri de anlayabiliyorum fakat, kendi içinde bile klişeye düşebileceği birçok noktada şaşırtan bir filmdi.

bu kısım spoiler içeriyor

--spoiler--
film, o eski tarantino vahşetini içermediği için bazı olumsuz yorumlar almış. aynı zamanda film vizyona girmeden önce de tarantino'nun filmlerindeki vahşetten çok rahatsız olduğunu söyleyenler olmuştu. bence film bağlandığı yer açısından arka planda yeterince kan, ölüm ve vahşet içerdiği için görsel olarak daha büyük bir şeye ihtiyaç yoktu. charles manson'ın müritlerinden sharon tate'i öldürmeye gelen 4 kişi, yolda rick dalton ile karşılaşınca sharon'dan vazgeçip, rick'in evine girmeye ve onu öldürmeye karar verdikleri noktada tex'in kurduğu cümle "o meşhur rick dalton değil miydi? hani şu bounty law'da oynayan....hadi bize öldürmeyi öğretenleri öldürelim!" tarantino'nun kendini nasıl eleştirdiğini (elbette anlayana) gösterdi.

--spoiler--

filmin ilk kısmı inanılmaz derecede yavaş aksa da, ikinci kısmında yeterince ağzı açık bıraktıran olay vardı.
izlememiş olan tüm tarantino severlere öneririm.
sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. tarantino filmlerini pek severim lakin bu filmi kıymetli bulan, hikayesine değer veren varsa sinema hususunda cahildir. elbette herkes her filmi sevebilir ama eleştirmen gibi yorum yapmak için cahil olmamak elzem. adamın net en kötü ikinci filmi.

film bir öykü anlatmaktan, bir karakter dönüştürmekten çok tarantino'nun kankası tacizci harvey weinstein ve mahdumları için ağıt yakarcasına filme aldığı bir misojini festivali, erkek ve sermaye egemen holivut nostaljisi. ve bu uğurda yalan söylemekten çekinmeyen bir gözü dönmüşlük...

ırkçı, müptezel manson ailesini solcu hippiler gibi lanse eden, başrol kadın oyuncularının (ufaklık hariç) tek kayda değer repliği, eylemi olmadan çıplak ayaklarını oraya buraya koydukları bu eser derine gizlenmeye uğraşılmamış metafor ve analojilerle dolu...

misal eski holivut'a orospuluk etmeyi kabul etmiş sarı kızımızın emektar ayakları, ürettiği daha doğrusu objeleştirildiği çöp varyete içeriği gururla izlerken bir sinema koltuğuna dayanacak, özgürlükleriyle ortaya çıkan şu leş hippi kızın pis ayakları ise adam cibu adam, dırdır ettiği için karısını öldüren, bruce lee'dan daha errrrrrkek cliff booth'un (trivia: lincoln suikastine bakınız) eski holivut'u, #metoo öncesi amerika'yı temsil eden "klasik" arabasını kirletecek. biter mi, bitmez. bu aslen ırkçı ama filmde liberal temsil edilen hippi grubu "bir stüdyo sahibini" seks etmek suretiyle kandıracak, kör edecek ve onun mülkünden faydalanacak. bah hele bah. yanarak ölme sırası naziler'den sonra hippilerdeymiş demek ki tarantino için. çocukçu polanski'nin yuvası ise kurtarılması gereken bir holivut değeri...

iyi yönü yok mu, var elbet. ne bağlamlı bir olay örgüsü, ne propaganda ateşi dışında bir katre izan var filmde ama di caprio ve küçük kızın oyunu kusursuz.

velhasıl...

ee tarantino kardeş, sen ve yaşlı avaneleriniz kadınların konumlarını, hayallerini istismar ederek am üstünde göt siker, onlara et parçası muamemelesi çekerken hayat güzeldi. para, film çekme kudreti, köleler emrinizdeydi, şimdi me too geldi işler değişti. alışacaksınız aslanım, ağlamak yok. bir sonraki mesaj kaygısında bizi filmle uğraştırmak yerine gazeteye ilan versin, karı dövemiyoh, zorla göt sikemiyoh yazsın, biz anlarız.
görsel
Brat Pitt, Leonardo DiCaprio, Al Pacino gibi yıldız topluluğunun oynadığı Tarantino filmi. Filmin hikâyesini bilmeden girmeyiniz. Bide Tarantino beğenmiyorsaniz izlemeyin.
Bir quentin tarantino filmi.

görsel
bruce lee ile dalga geçtiği için çin'de yasaklanan film...
üstedit: film hakkında daha önce 3 entry girdim. bunlar; (#42029345), (#42082018) ve (#41925403) numaralı giriler. az önce filmi tekrar izlemiş olmamla birlikte, hakkında bir kaç şey daha yazasım geldi.

öncelikle, son bir kaç gündür 'filmin konusunu anlamadık, film olayın yanlış yerinden tutuyor, bu herifler kim?' gibi aklında binlerce sorusu olan tipler gördüm ve yazılarını okudum. tüm bunlar da yetmiyormuş gibi, bir takım film eleştirmenlerinin bile, filmi anlamadan yazıp çizdigine şahit oldum. ceketimi üstüme giyip, bir fedai gibi quentin tarantino'yu savunmaya geldim. (bkz: swh) (bu tezlere daha önce cevap verdiğim için şimdilik es geçiyorum)

sebebi ise çok açık; quentin tarantino fazla özel bir yönetmen. auteur diye bir kelime var. fransızca. 'müellif, eser sahibi' anlamı vardır. Kelimenin aslı da latince'dir; auctōr. peki ya nedir bu auteur ve quentin tarantino ile ne ilgisi var? sorusuna bir cevap arayalım hep beraber. 'Kendine ait bir anlatısı, dünyası, tarzı, sinema'ya bakışı' olan yönetmenlere, 'auteur' diyoruz. dünyada pek çok 'auteur' diye tabir ettiğimiz yönetmen sayabilsek de, quentin tarantino bu listenin en başında geliyor.

düşünün, bu 'Once Upon a Time in Hollywood' filmi, bu adamın sondan ikinci filmi. yani, ister istemez kendisine veda edeceğiz bir yerde. artık film yapmayacak ve biz onu özleyeceğiz. bir konuda anlaşalım, daha filme girmeden bile, altında 'auteur' dendiğinde akla gelen ilk 5-10 isimden birisi olan quentin tarantino'nun imzası olduğu için bile, bu film inanılmaz anlamlı ve özel.

film, karakterler, hikaye örgüsü ve sinematografi hakkında bir şey yazmayacağım, çünkü daha önce yazıldı ve yazdım.

seni özleyeceğiz tarantino. yaptığın 'büyük' ve 'özenli' filmleri, kendine has, şiddetten beslenen dünyanı özleyeceğiz.
film kimine göre çok iyi kimine göre çok kötü. hiç ortası yok. ben de ortalama üstü bir film diyeyim. ama benim değinmek istediğim konu brad pitt . hani böyle bazı insanlar vardır varlığı yeter. konuşmasına bile gerek yoktur bir küçük hareketi ile ortamda ağırlını hissettirir. hah işte bunu 10 ile çarpın. brad pitt in bu filmdeki durumu.
tarantino'nun modern sanat eseri.

görsel

“Last night we watched a Rick Dalton double feature”
Tarantino'nun kendi özgün tarzından en fazla feragat edip, ana akım sinemaya en çok yaklaştığı film.

Filmin ben de bıraktığı ilk izlenim, Tarantino bir gün otururken önce filmin sonunu yazdığı sonrasında ise bu sona uygun bir öncesi yazdığı şeklinde. Ve bence fazlasıyla didaktik bir film.

Herşeye rağme kötü bir filmi? Hayır değil ama bunca Tarantino filmi izledikten sonra bu film "ya acaba filmi başka bir yönetmen çekti de tarantino ismini mi yazdı" diye bir soruyu akla getirmiyor da değil. Yine de özellikle filmin son bölümlerinde o bildiğimiz Tarantino esintilerini görebiliyoruz. Mevzu burada şiddetin stilize edilmesi değil, anlatım tarzı. Tarantino'yu diğerlerinden ayıran en önemli fark bu zaten.

Bu arada Dicaprio çok çok iyi oynamış. Yani eğer bu sene Oscar'da hile hurda işi dönmezse özellikle erkek oyuncuların kategorisinde benzerini çok zor göreceğimiz bir rekabet var. Belki de yıllar sonra uykumdan feragat edip bir Oscar töreni izlerim.
başıma bir iş gelmeyecekse kötü film.
yeni izledim. puanım 6/10.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

görsel
Sinemada izlemekle birlikte sinemada izlenilmeyecek bir film olduğunu anlatiyim film. The hateful eigth neredee, bu nerede. Bu hikayeden çok daha iyi bir film çıkarabilirdi tarantino ama tatlıya bağlamayı seçmiş. Kill bilimdeki kadar olmasa da biraz vahşet yakışırdı bu filme.
öncelikle şu konuda anlaşalım; film, sinemada izlenir. nokta. tartışma burada bitmiştir. bir ara nedenleriyle uzun uzun bunu yazacağım, şimdilik kalsin.

daha önce 5-6 kez yazdım filmin ne denli iyi olduğunu, bu konuyu geçelim ve şu soruya cevap arayalım; bu filmi sinemada izlemeyerek neler kaybettiniz?

dünyanın son auteur yönetmenlerinden birisinin filmini, beyaz perdede görme fırsatınız vardı, kaçırdınız. bu çok önemli. elinize aldığınız biletin üstünde quentin tarantino'nun 'once upon a time in hollywood' filmi yazıyordu, bunun değeri ayrıdır. yıllar sonra bu filmlerin değeri katlanacak, tarantino'yu özleyeceğiz, o vakit bu fırsatın ne denli önemli olduğunu kavrayacaksınız.

bir diğer sebep, artık sinema için 'once upon a time in hollywood' gibi şahane filmler yapılmıyor. the irishman bile türkiye'de vizyona girmedi. bir fotoğrafı kocaman bir perde üzerinde görmek ayrı, telefon yahut televizyonda görmek farklıdır.

tüm bu sebepler ve daha fazlası dolayısı ile, 'Once upon a time in hollywood' filmi, tarantino'nun sinemaya görkemli bir vedası sayılır.

Böylesine dev bir filmi ve oyunculukları sinemada görmemiş olmak ise, sizin eksikliğiniz.
Bakması güzel, seyretmesi sıkıcı, ne için çekildiği belli olmayan bir film. izleyecekseniz oturun, sanat yönetmenliği, görüntü yönetmenliği ve brad pitt'in şahane oyunculuğu için izleyin. Kadroya ve yönetmene bakıp da sinema zevki yapayım derseniz hayal kırıklığı yaşarsınız.
En az The irishman kadar gereksiz ve zorlama bir film olmuş.

Bir klasik haline gelmiş tarantino filmi müziklerinden bile eser yok filmde.
--spoiler--

tarantino'nun, ingolrious basterds filminde yaptığı hitler'den intikam alınan kurgusal hikaye denemesinin bir benzeri filmdir. bu sefer intikamı, yönetmen roman polanski'nin evini basarak hamile esi sharon tate ile evde bulunan bir kaç kişiyi daha acımasızca katleden manson ailesinden alıyorlar. o son saldırı sahnelerinde epey güldüm niye bilmiyorum.

--spoiler--
Henüz izlemediğim merak ettiğim film.Nete kaliteli olarak düşmüştür.
marriage story balonunu patlatmış tarantino'nun 9. harikası. asıl bomba ise, akademi ödüllerinde 'best picture' oscarini almasi olacak.

Edit: izledikten sonra 'what a picture!' Nidalari atmanizi saglayan filmdir aynı zamanda.
hoş film.
görsel
görsel
Bir daha ödül alan film izlemem. 2 saat 41 dakikamı ayırdım, üstelik sıkı bir Tarantino hastasıyım ama bu film olmamış. Oflaya puflaya izlenen filmler senin tarzın değil Tarantino yoldaş.
brad pitt'e oscar vermek için çekilmiş balon tarantino filmi.
Halbuki brad pitt’in çok daha iyi oyunculuk sergilediği bir çok film var.
bir filmi ne kadar boş yapabilirsinize örnek olarak yapılmıştır.