bugün

ya almanlar çok akıllı ya da bi çok aptalız, fuşikima felaketinden sonra nükleer santrallerini kapatan almanlar güneş, rüzgar ve diğer enerji kaynaklarına yönelmekteler. biz ise mersin akkuyuda kurulacak olan nükleer santral için yaklaşık 20 milyar doları gözden çıkarmış durumdayız.
Çernobil’den sonra yaşanan en büyük nükleer felaket olarak sayılan Fukuşima, Avrupa’nın enerji politikalarında bir dönüm noktası oldu. Avrupa Birliği (AB), nükleer enerjiden vazgeçilmesi konusunda ikiye bölündü. Zira Avrupalı politikacılar, ‘yüksek teknolojiye sahip Japonya gibi bir ülke bile bu risklerin önüne geçemiyorsa, biz de zorlanırız’ diye düşünmeye başladı. Almanya büyük bir adım atıp 2022 yılına kadar nükleer enerji santrallerini aşamalı olarak kapatma kararı aldı.

görsel
converse giyip, söğütlüçeşme'de nükleer'e hayır diyenleri gördükçe; nükleerin ne kadar mantıklı olduğuna inanıyorum.
artık bizde de olması gereken enerji çeşidi.
Türkiye'de 2'den fazlasına gerek olmamalıdır. doğal gaz ile elektrik üretmek gibi saçma sapan bir yol bırakılıp, 2 tane nükleer enerji santraliyle karşılanmalıdır.
Atomun çekirdeğinden elde edilen enerjidir. Tehlikeli hem de nasıl. Ama bize vız gelir biz ki civa görünce ' ahhahaha bölünüyo lan? ' diye tepki veren insanlarız. Nükleer enerji de neymiş!
Türkiye'ye gelmemesi gereken bir şey. O da olmayıversin diyip mesafeli yaklaşılmalı.

Çünkü biz özenli iş yapan, dikkatli, bilgili bir toplum değiliz. Hala deprem konusunda bile kendimize çok güvenmezken, ihtimaline karşı bile korkulu gözlerle bakarken kimin ustalığına güvenip bunun beklentisi içine girebiliyoruz, belli değil.

Öte yandan önlemler alındığında ve ihtiyatlı hareket edildiğinde ekonomik avantajları var, zaten insanların bu kadar ısrarla nükleer santral isteme sebebi de bu.

Gelgelelim ben bu teknolojiden çok bunu yapacak, planıyla projesiyle uğraşacak, güvenliği şu şudur diyecek adama güvenmiyorum.

işin daha vahim tarafı insan demek hata demektir, hiç hatasız olması gereken bu konuda bile uğraşır hata yapar, hele ki türkse. Hadi yaptı, eyvallah. Karşılığında 2-3 neslin çekeceği dert, yaşanacak biyolojik anomaliler, hastalıklar.. Bunları tazmin edebilecek bir hukuk değil bizimki.

Santral patlayıp çocuğun yansa, hakim elini bırakmasaydın der, takipsizlik verir bu memlekette.

Valla gerek yok. Ipadlerimiz, samsung notelarımız, xboxlarımız var; teknoloji götümüzden fışkırır olmuş artık.. Bu da olmasın. Memleket mi batar?
2. sınıf dünya ülkelerinin gelişmesi için zorunlu olan enerji türü. Fransa gibi bu işi yemiş bitirmiş ülkeler bu işin kaymağını yiyip zamanla nükleer santrallerini kapatmaktadırlar doğrudur fakat fisyon tepkimelerini geride bırakıp füzyon santralleri üzerine ciddi çalışmalar yapmaktadırlar.
VARLIGI BIR DERT YOKLUGU YARADIR EFENIM..
Belkide insanlığın sonunu getirecek olan silah.
atomun çekirdeğinden elde edilen enerji türü.

Kütlenin enerjiye dönüşümü ile ilişkili.

ortaya çıkarmak ve diğer enerji tiplerine dönüştürmek için nükleer reaktörler kullanılır.

üç nükleer reaksiyondan biri ile oluşur:

füzyon
fisyon
yarılanma

bir fizik mühendisi olarak türkiye nükleer enerji üretmeye hazır mı, emin değilim ama.
bu enerji nedir, ne değildir aşağıdaki açıklayıcı yazıyla size öğretecektir. tabii üşenmeyip okursanız.

Nükleer santral, bir veya daha fazla sayıda nükleer reaktörün yakıt olarak radyoaktif maddeleri kullanarak elektrik enerjisinin üretildiği tesistir. Radyoaktif maddeler kullanılmasından dolayı diğer santrallerden farklı ve daha sıkı güvenlik önlemlerini, teknolojileri içerisinde barındırır.

Nüklleer enerji için inşa edilen, nükleer reaktörün içinde olanlara bakalım önce. Yani enerjinin kalbine yolculuk, bizi daha bilinçlendirecektir.

Enerjinin kalbinde, uranyum vardır. Uranyumun içinde bulunan nötronlara, dısarıdan nötron verilir. Nötron + ya da - olmadığından, protonun artısından ve elektronun eksisinden etkilenmeyip, merkeze cok rahat ilerler. Hiçbirsey onu durduramaz ve gider merkeze çarpar.

Merkeze çarptığı zaman, 1 nötron, 2,2 nötronu dışarı saçılmaya zorlar. Böylelikle nötronlar, zincirleme reaksiyona başlar. Bütün nötronlar birbirine sürtünür, hareket eder ve ortaya çok büyük bir ısı çıkar. Bu ısı ve hareketlilik kontrol edilebilirse ve üzerinden su geçirilir ise bu su, çok yüksek derecelere ulaşır. Nükleer reaktörün kalbinde olanlar bundan ibarettir.Bunun kimyadaki adı, zenginleştirilmiş uranyumdur, ısıyı gerçekleştirende budur.

Elde edilen bu buhar daha sonra elektrik jeneratörüne bağlı olan buhar türbinine verilir. Su buharı, türbin mili üzerinde bulunan türbin kanatları üzerinden geçerken daha önceden almış olduğu ısıl enerjiyi kullanarak, türbin milini döndürür. Bu mekanik dönme hareketi sonucunda alternatörlerde elektrik elde edilir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan, ısıl enerjisi yani sahip olduğu basınç ve sıcaklığı düşmüş olan buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğuşturucuda (kondenser) yoğuşturulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar reaktörün kalbine gönderilir. Yoğuşturucu da su buharının faz değişimini yapabilmek için çevrede bulunan deniz, göl gibi su kaynaklarını soğutucu olarak kullanır.
Uranyum, sadece su ısıtmaz, aynı zamanda radyasyonda üretir. Bunun için reaktör, cok kalın beton ve çelik ile örtülür.

1986-1994 yılları arası, Çernobil nükleer felaketinden sonra yayılan radyasyon ve radyoaktif maddelerin kanser ve çesitli hastalıklar yapması sonucunda toplam 985.000 kişi hayatını kaybetti.

2011 yılında, Japonya`nın yaşadığı tsunami sonrası, nükleer enerji santralleri yapım ve inşasında, çok daha yüksek teknoloji kullanılmaktadır, gelişmiş ülkeler tarafından. Güvenlik tedbirleri alındığında, aslında karşı olunacak bir enerji değildir. Fakat bizden çok daha fazla, teknolojik açıdan, gelişmiş ülkelerde bile böyle felaketler yaşanıyor ise bir kez daha oturup düşünmek gerekli, bu santralleri kurmadan önce.

Alternatif enerji kaynakları, Güneş ve Rüzgar enerjisidir. Ülkemizde bol olan iki enerji kaynağı. Ağir sanayii, enerji ihtiyacını karşılayacak şekilde, en kısa zamanda bu zararsız, doğanın bize sunduğu enerji kaynaklarından, yararlanmamız ve yaymamız gereklidir.
Kaynak : http://www.nabu.de http://www.wikipedia.org
öğrencileri bütün mühendislik öğrencilerinden daha iyi soyutlama yapabilmektedir. net.
greenpeace üyeleri artan dünya populasyonunun enerji gereksinimini sağlayacak nükleer santrallere karşı çıkmaktalar ve alternatif bir çözüm solüsyonları yok.

herkes yolunda. greenpeace bile.
(bkz: helen caldicott)
bakirlikten daha az riskli enerji.

(bkz: bekarlık nükleerden daha tehlikeli)
Çernobili Hatırlayan varmı nükleer enerji deniyor ama unutmamak gerekli Paul Fusco tarafından, Çernobil felaketinin on yıl sonrasında, 1997-2001 yılları arasında bölgede çekilen fotoğrafların bir kısmı yer almaktadır. internetteki sayfasında izlemek kolay olmadığı için, Çernobil'in 30. yılına girilirken yıllar boyu yaşanan acının unutulmaması dileğiyle.
Çağın gerisinde dolaşan Türkiye'nin atması gereken bir adımdır.
bir maskedir. nükleer enerji üretebilmek demek nükleer teknolojiye sahip olabilmek demektir. atom fiziğinin sadece enerji üretiminde kullanılmadığını ve "santrallerini kapatıyorlar"denilen gelişmiş ülkelerin dünya üzerine deli gibi nükleer tehdit gizliden veya alenen yağdırdığını biliyoruz. bu teknolojiyi ele almamız artık şart. bari bu olsun lan.
Dünyaya bu enerjiyi sağlayan 48 ülke varmiş

Argentina
Australia
Austria
Belarus
Belgium
Brazil
Bulgaria
Canada
People's Republic of China
Croatia
Cyprus
Czech Republic
Denmark
Estonia
Finland
France
Germany
Greece
Hungary
Iceland
Ireland
Italy
Japan
Kazakhstan
Latvia
Lithuania
Luxembourg
Malta
Mexico
Netherlands
New Zealand
Norway
Poland
Portugal
Romania
Russia
Serbia
Slovakia
Slovenia
South Africa
South Korea
Spain
Sweden
Switzerland
Turkey
Ukraine
United Kingdom
United States
Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein' a ait olan E=mc² (E: Enerji, m: kütle, c: Işığın sabit hızı) formülü ile ilişkilidir. Bununla beraber, kütle - enerji denklemi, tepkimenin nasıl oluştuğunu açıklamaz mirim, bunu daha doğru olarak nükleer kuvvetler yapar. Nükleer enerjiyi zorlanmış olarak ortaya çıkarmak ve diğer enerji tiplerine dönüştürmek için nükleer reaktörler kullanılır.

Einstein, belli miktarda bir madde ile belli miktarda enerji arasında eşdeğerlik bulunduğunu göstermiştir. Daha açık bir deyişle m kütleli bir madde yok olursa e=mc2 büyüklüğünde bir enerji açığa çıkar. Bu formüldeki c ışık hızı, çok büyük bir sayıdır, dolayısıyla da çok küçük bir madde kütlesinin yok olması, çok büyük bir miktarda enerjinin açığa çıkmasına yol açar.

Ağır radyoaktif (Uranyum gibi) atomların bir nötronun çarpması ile daha küçük atomlara bölünmesi (fisyon - parçalanma - bölünme - bozunma) veya hafif radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomları oluşturması (füzyon - birleşme - bir araya gelme) sonucu çok büyük bir miktarda enerji açığa çıkar. Bu enerjiye nükleer enerji denir.
patlama dışında sorunu yok sanki patlayan su ısıtıcısı. dibinde bir patladığını düşünsen çıldırırsın.
80 yıl yaşarsam 80 yıl boyunca nükleere hayır diyeceğim.
nükleer çok tehlikeli ve insan hayatının kadere bağlandığı yerde daha bir tehlikeli.
ayrıca geleceği gören ülkeler nükleerleri kapatıyorlar artık örneğin almayanda kapandı geçen. çoğu avrupa ülkesi kapatma kararı aldı.
bilmem biliyor musunuz ama yenilenebilir enerji diye bir şey var almanya geçen günlerde o kadar mükemmel güneş alan bir ülke olmamasına rağmen ülkenin enerji ihtiyacının yarısı güneş enerjisinden karşılandı.
yani batılı ülkeler işi çözdüler. eğer ileri görüşlü bir ülke olmak isterseniz nükleeri bir kenara atıp yenilebilir kaynaklara geçmelisiniz. ah bir de insan hayatını takıyorsanız.
gerekli güvenlik tedbirleri alındığında bilmin insanlığa sunduğu en temiz ve maliyetsiz enerji kaynağıdır.şu anda ermenistan gibi göt kadar ülkede 77 elektrik santralı çalışır vaziyetteyken 80 milyon nüfuslu ülkemizde enerji cari açığa ve dış bağımlılığa neden olmaktadır.ödenilen elektrik faturası bile global para birimi dolara çevrilerek bu kadar abartılı karşımıza çıkıyor.
(bkz: elmas pil/#34974785)
enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmeliyiz ancak atıklar sorun olacaktır.