bugün

o adam sokakta hiç bir maçına gitmediği hiç bir mücadelesinin içinde olmadığı hiç bir kavgasını görmediği o başka şehrin takımı için galatasaraaaay, fenerbahçeeee, beşiktaaaaş diye bağırıyor ya; işte o an o adamın en güçlü olduğu andır. zümre oldukça göt yalayanı da olur aga. her yönetim kendi oligarşisini yaratır. futbolun oligarşisi de yalakası da bunlardır.

bileğinde, kolunda, kafasında, en önemlisi yüreğinde gücü olmayan adam birilerinin peşinden gider. biz doğduk büyüdük böyle öğrendik. sen bir yere aidiyetini tırnak içinde belirtiyorsan semtinin takımını da mahiyetine alacaksın. kimi kupaları kaldırmış kimi şampiyon olmuş kimi milyon dolarlık eşek getirmiş kimi afili oynamış.

sana ne? en basitinden sana ne? kapitalist çarklar içerisinde tıkılmış kalmış olabiliriz ama benim mıntıkama sana ait olmayan şeyleri övünç kaynağı olarak getirme. senin için daha iyi olur. çünkü tribün hakketen terso.
Herkesin yasadıgı yerin takımını tutması gerektigini savunanlardanım.Fakat bu takımları tutmayıp 3 buyuklere gonul verenlerede hiç bi zaman yan gozle bakmadım.sorun etmedim,ortamdan dıslamadım.bu bu kadar problem yapıcak bi konu olmamalı.yoksa buna tamamen faşizm denir.insanlar hayatları boyunca sürekli baskaları tarafından empoze edilen tercihlere uymak zorunda kalıyor.bırakında en azından bunda kendi secimlerini yapsınlar.onlar mılyonlarca kişilerle aynı seylere sevınebılırler fakat benim 100 kısıyle sevındıgım deplasmanlardaki tadı ınankı alamazlar.varsın bizler terso kalalım deplasmanda..
(bkz: amigo nuri)