bugün

YürekIi bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır geIir!
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında. ne sen bunun farkındasın ne polis farkında.
Denizin olmadığı yerde umut adına martı olunmalı.
"yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. ama sen gitme, ben cahil kalayım."
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.

Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Ölüm gününde ustaya saygılarla....

Bilmiyorum neden
aklımda hep
ilk önce senden duyduğum
çankırılı bir cümle var
"pamukladı mıydı kavaklar
kiraz gelir ardından."
kavaklar pamukluyor gazali'de,
fakat
görmüyor, üstat,
kirazın geldiğini.
ölüme ibadeti bundandır.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
Ayağını basdın odama,
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
"ey, benim iyimser hallerim
çabuk aldanışlarım
hep inanışlarım
alttan alışlarım
hatayı hep kendimde buluşlarım
değmeyecekleri kafama takışlarım
yoktan yere, akıp giden gözyaşlarım
herkesi, insan yerine koyuşlarım
hepinize elveda…
artık ben kimsenin
hiç kimsesi olmayacağım.''
Saygiyla;

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan ‘zamana bırakmak' değil,
‘zamanla bırakmamak'tir.."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...
O bensizIiği göze aIdıysa, ben onsuzIuktan bir şey kaybetmem.
belki ben sana kavuşmayı öğretemem.
ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin...
Nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor...hala.
söylediği en güzel söz değil, yazdığı en güzel mısra

Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktında yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
...
Artık düşman bile degiliz.
Acıkmışsındır;
Beyaz ketenli, örgülü sofralar kuramam;
Memleket gibi, yoksuldur odam.
kendine gel....
seni orda bekliyorum...

nazım hikmet değil ama sözü sevince
sevdiğinden gelmiş gibi oluyor...
"Söylesene vera ,çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpe değildir?"
beni yaratan stalin dir.

yeter de artar bile.
yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir!