bugün

çok duygulu, çocuk oyuncuların çok iyi** iş çıkardığı, müzikleri iyi seçilmiş* son yılların en iyi dramlarından.
baştan sona ağlatan filmdir. filme başlamadan yanınıza bir paket mendil alın ve bütün gün şiş gözlerle dolaşmak istemiyorsanız gece seyredin derim.
izledikten sonra abime sarıldığım filmdir.
baştan sona zaman kaybı. mazoşistlerce de pek sevilen bir film. lan manyak mısınız siz? ağlamak için film mi izlenir lan? aile bağları, sevgi, fedakarlık vs... geçin bunları amına koyim. gerçek hayatta bulamadıklarınızı anca filmlerde bularak avutursunuz kendinizi. sizi gidi arabesk yavşakları. oh bee!
izlediğim güzel filmlerden birisi ama gerçek hayatta ne kadar geçerli olur bilinmez. allah herkese böyle kız kardeş versin diyesi geliyor insanın.
filmin başından sonuna kadar ağlayıp ertesi gün hala etkisinde olunan film . cameron diaz'ın oyunculuğu aşmıştır.
digiturkte demin izledim , tam da kardeşimi dershaneye gitmek için uyandırıcaktım.. film bittikten sonra uyandırmaktan vazgeçtim.. mışıl mışıl uyusun bugün de dershaneye gitmeyiversin..

ben de sümüklerimi hımkırmaya gidiyorum..
mükemmel bir konu, mükemmel oyunculuklar...
beni babam ve oğlum'dan sonra salya sümük ağlatan ilk film.
herkese şiddetle tavsiye ediyorum. izleyin, izlettirin.
her zaman romantik komedi tarzında filmlerde izlemeye alıştığımız cameron diaz'ı bu sefer kaliteli bir dram da görmek şaşırtmıştır. little miss sunshine'dan hatırladığımız küçük kız burada da rolünün hakkını vermiştir. film baştan aşağı duygu yüklü sahnelerle dolu. bir ailenin kanser olan çocuklarının son günleri ve bu hastalığın aileyi nasıl etkilediğinin çarpıcı bir örneği.
ağlatan film. aşık olup onu kaybetme bölümü... işte o bitirdi.
kim neye bu kadar ağladı hiç bi' fikrim yok. akut promiyelotik lösemi olan bi' çocuğa uygun ilik nakli yapılabilsin diye aile bi' çocuk daha sahibi olmuş, uygun gen kombinasyonlarıyla hla doku uyumu sağlanmış falan filan.

neyse, lösev'in reklamları çok daha çarpıcıdır kanımca, hollywood'a uzanmaya gerek yok ağlamak için.

kaldı ki, bu çocukların order kağıtlarını görseler salya sümük ağlayan güruh nasıl bir psikolojiye sahip olur acayip merak ettim.

(bkz: lösev hayat verir)
işyerinde izlenmesini tavsiye etmediğim filmdir. (bkz: salya sümük)
kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
kız kardeşle izleyince ağlama katsayısını yükselten, bir rulo kağıt mendil bitirten film.

"film bitti artık ağlamayı kesebilirim" diye düşünürken filmin sonunda jeff buckley çalması da altın vuruş gibi bir şey oldu.
hakkında söylenebilecek tek şey; bolca ağlattığıdır.
Çok üzücü, hüzünlü film.
Ağlamak istiyorsanız izleyin.
Aklıma geldi yine üzüldüm.
Ask tesadüfleri sever sonunu bu güzel filmden alıntı yapmıştır azıcık ama hadi biz görmezden gelelim.
abartılan hollywood filmlerinden biri daha. hayır neyine ağladınız bu kadar. binlerce defa işlenmiş bir konu afedersin. (bkz: klişe)
beni hungur hungur aglatmayi basaran film. izleyin yazarcanlar tavsiyemdir.
salya sümük ağlatan harika bir filmdir.
kesin izlenmesi ve büyük dersler alınması gereken bir film. ağladığımı açıkça söyleyeyim.
kitabıyla tamamen alakasız bir şekilde çekilmiş film. sonunu bile değiştirmişler.
beni o kadar da etkilemeyen film.
salon tamamen boşaldıktan sonra bile oturduğum koltuktan kalkamayıp bir on dakika ağlamama neden olmuş filmdir. iyi bir film sayılır mı bu yüzden bilmiyorum, ağlamaktan değerlendirme yapma fırsatım olmadı mantık çerçevesinde ama makyajla izlemeyin. suratıma bakıp gülmeyenler olduysa tamamen ağlamama acıdıklarındandır.
--spoiler--
anna fitzgerald

abigail breslin'in canlandırdığı karakterin adıdır ve film kendisinin ağzından anlatılır seyirciye. ailenin en küçük çocuğudur ve filmin girişinde çok etkileyici bir konuşma yapar: "tüm çocuklar dünyaya plansız şekilde gelmiştir ama ben tamamen planlanarak geldim, laboratuar döllendim ve kız kardeşime yedek parça olabilmeye uygun hale getirildim."

doğduğu günden itibaren ablasına gereken iliği, kan hücrelerini ve daha bir çok şeyi sağlayabilmek için, bıçak altına yatmış ve çocukluğunun bir kısmını hastanelerde geçirmesi gerekmektedir. son olarak ise, kanserden dolayı böbrekleri iflas eden ablasına böbreğini vermesi için zorlanır fakat bu onu istemiyordur. bunun için de kendince son derece haklı sebepleri vardır ve ailesine vucüt bütünlüğüne koruma hakkını ellerinden almak için dava açar. ama aslında bu davayı açma sebebi ameliyat olmak istememesi değildir. gerçek sebep bambaşkadır.

sara fitzgerald

cameron diaz'ın canlandırdığı karakterdir. bir annenin dünyasının nasıl başına yıkılabileceğini gözler önüne sermiştir. bir annenin çocuğu için neler yapacağını hem de bir saniye bile düşünmeden. kızı vazgeçse bile, kocası vazgeçse bile, bir annenin asla çocuğunu ölüme teslim etmeyi kabullenmeyeceğini göstermiştir.

hasta olan kızı için hiç düşünmeden her şeyi yapmıştır:

saçları dökülen ve herkes bana bakıyor diye dışarı çıkmak istemeyen kızını ikna edebilmek için saçlarını dibinden kazımıştır.

ama unuttuğu şeylerde olmuştur. kendisinin bir kızı ve bir oğlu daha vardır ve onlarında anneye ihtiyacı vardır.

kate fitzgerald

sofia vassilieva'nın canlandırdığı karakter. 3 yaşında kanser olduğu ortaya çıkar ve anne, baba ve abisinin dokuları kendine uymadığı için anne ve babası anna'yı dünyaya getirir. filmin bir sahnesinde kendiği hazırladığı fotoğraf albümüne bakarken ailesindekilerden tek tek özür diler:

-abisinden, kendinin yüzünden ailesinin bir hastalığını farkedemediği için.
-babasından, ilk aşkını çaldığı için.
-annesinden, sürekli korkarak yaşamak zorunda kaldığı için.
-kız kardeşinden, hiç istemeyeceği şeyleri yapmaya mecbur kaldığı için.
--spoiler--
arkadaşlarımın önerisiyle ağlamak amaçlı indirdiğim filmde ağlamadım. ağlamak beklentisinde olmayanlar için güzel film hatta bende de merak uyandırdı belli sahneler izlenebilir filmler arasında.