bugün

arkadaşlarımın çok ağladım, süper bir film gibi yorumları nedeniyle merak edipte izlediğim film. bence o kadar abartılacak bir film değil. evet, üzüyor, düşünmeni sağlıyor. ama bence çokta fazla bir beklentin olmadan boş vakit geçirmek için gidilebilecek bir film. *
(bkz: kız kardeşim için)

kitabını okurken -özellikle sonlarına doğru- hıçkıra hıçkıra ağlayan bünyeyi hayal kırıklıklarına uğratan filmdir. filme çevirilen her kitabın mahkum olduğu kaderi yaşamıştır bu da. bazı sahneler o kadar havada kalmıştır ki kitabı henüz geçen sene okumama rağmen olayın gidişatını kavrayamama sebep olmuştur.

--spoiler--
köpek yargıçın numarasını kimse anlamamıştır mesela. kitabın gözümdeki favori karakteri jesse, mahkemesi sahnesi dışında filmde hiç bir varlık gösterememiştir. julia filme dahil bile edilmemiştir.

ayrıca filmin sonu şahsımı şoklara maruz bırakmıştır. "ablam o gece..." diye başlayan cümleden bir kaç dakika sonra bilinçsizce elimi ağzıma götürmüş ve yerimden epeyce doğrulmuş bir vaziyette buldum kendimi. o güzelim sona bu yaptırılır mıydı be jodi abla?
--spoiler--

okunan en iyi kitaplardan biriyken izlenen film kategorisinde vasatın üstüne çıkamamıştır.
jodi picoult tarafından kaleme alınan ve nick cassavetes'in yönetmenliğini üstlenerek sinemaya aktardığı kitabın konusu iki kızkardeşin, günlük hayatta pekçoğumuzun karşıkarşıya kalabileceği, hayat hikayesidir. kate fitzgerald'ın 3 yaşındayken kanser olduğunun tespit edilmesi üzerine ailesi tek çare olarak donör bir çocuk sahibi olmaya yönlendirilir. aldıkları kararın ardından aileye andromeda 'anna' fitzgerald dahil olur. o andan itibaren anna' nın hayatı hastahanelerde test yaptırarak, ilaç kullanarak, çocukluğuna rest çekme zorunluluğunu taşıyarak şekillenir. ailenin tüm ilgisinin hasta kızları kate' e kayması anna ve ağabeyi jesse' in kendilerini boşlukta hissetmelerine neden olur. bunun sonucunda anna, henüz 11 yaşında olmasına rağmen ailesine karşı dava açar: Artık kendi vücudunu kendisi yönetmek istediğine karar vermiştir. oysaki hikayenin sonunda, kate' in yaşaması için herkesin ölümünü göze alan annelerini son derece şaşırtacak olan bir sır bekleektedir.
filmin başrollerini abigail breslin, sofia vassilieva, jason patric, cameron diaz, alec baldwin ve evan ellingson paylaşıyor.
ps. filmin büyük kısmında ağladığımı itiraf etmekten çekinmiyorum.
benim gibi çoğu duygusal filmlerde göz yaşı dökmeyi beceremeyen insanları bile dize getiren ve ağlatmayı beceren duygusallığın doruk noktasında bir film.
little miss sunshine ın şirin prensesi ve cameron diaz ın drama kabiliyetiyle büyülendiğiniz, kate rolü ile sofia vassilieva yı gerçekten bir lösemi hastası zannettiğiniz, her gün önünden geçtiğiniz hastanenin ünitesinde varlığını bildiğiniz o hastalığın seyrini içinizi sızlatırcasına gördüğünüz, bir ablanın kardeşleri için canını vereceğini kardeşlerin de bunu gözünü kırpmadan yapacağını izleyip boğazınızı düğümleyen, ağır ve yüklü bir drama. konunun işlenişi ve planlar ustaca olup, oyuncuların performansı üst düzeyde olunca insanı içine fazla sürükleyen bir film. söz konusu fazla gelme, insani duygunuzu ağır bir şekilde sömürüyor ve boğazınızı düğümleme aşamasından ciğerinizin sıkışmasına kadar tüm vücudunuzu topyekün çökerterek koltuğa yapıştırıyor. izlemesi zor bir drama.
Filmin giriş konuşması :

Bebeklerin çoğu tesadüftür.
Yani uzaya çıkarsak,
bir sürü uçan ruh var...
yaşayacak beden arıyorlar.
Sonra, Dünya'ya inersek,
iki insan sevişiyor falan...
ve bum! Tesadüf!
Eminim hepiniz, herkesin
nasıl da muhteşem...bir aile planladığını anlatan
hikayelerden duymuşsunuzdur...
ama asıl gerçek, çoğu bebeğin...
içkili akşamların veya doğum
kontrolüne üşenmenin ürünüdür.
Kazara oluyorlar.
Bebek yapmakta sorun yaşayanlar
ise, ciddi ciddi planlayanlar.
Ben, diğer yandan,
bir tesadüf değilim.
Gayet de planlandım.
Belirli bir sebep için doğdum.
Bir bilim adamı annemin yumurtasıyla
babamın spermini birleştirip...
genlerin belirli bir
kombinasyonunu oluşturdu.
Kız kardeşimin hayatını
kurtarmak için yaptı.

Çeviren: eşekherif. (divxplanet.com)
bu gerçek yaşantıdan alıntı olsa sanırım bu kadar etkilenilirdi. çünkü ordaki herşey gerçek, doğal ve saf. güzel bir filmdi izlenmesi gereken bir film. herkesin hayatta bir gün bile hatırlamadığı hayatı düşünüyorsunuz empati kuruyorsunuz ve hayata sarılıyorsunuz. bu karmaşayı ben hergün yaşasam da bunu bilmeye ihtiyacı olan insanlar için bir film bu. saw serileri gibi ilgi çekici kurgu olmasa da gerçek bir yaşam öyküsü.
cameron diaz ın çıtır kız rollerinden sıyrılıp, anne rolüyle oyunculuğunu çok iyi sergilemesine sebep olmuş sinema filmi.
dramatik bir film. izlerken duygulanmamak hele gözyaslarınızı tutmak mümkün değil.
yönetmenliğini nick cassavetes in yaptığı , başrollerini ; cameron diaz, abigail breslin, alec baldwin in paylaştığı 2009 yapımı amerikan filmi.
ölüme farklı bir bakış açısıyla baktıran, aşırı duygu yüklü fakat duygusallığı tipik kanserli çocuk hikayesinden çok daha farklı bir nedenden kaynaklanan, detaylarıyla ağlatan film.
göz yaşları detaylarda gizli bu filmde..

-spoiler-

kate'in kemoterapi sonrası kusmaya başladığı sırada taylor'ın onun saçlarını tutması, kusma sonrası ona naneli sakız vermesi ve -en ufak bir tiksintiden uzak- ona hayatının en önemli şeyiymişçesine bakıp sarılması. gerçek aşk var mı diyenlere duyurulur, evet varmış.

sarah'ın * kate ile birlikte geçirdiği son gece.. sarah'ın kızının öleceği ve artık buna karşı koyamayacağı gerçeğini kabullendikten sonra yatağın içinde hıçkırıklarla ağlayarak büzülmesi, kate'in adeta bir anneymiş gibi sarah'ı sarması ve kulağına "her şey düzelecek, söz veriyorum" diye fısıldaması. ölümden korkanın, teselli edilmesi gerekenin aslında kate değil, sarah olması.

"kate neden öldü, biz neden yaşadık bunu hiç anlayamayacağım. bunun bir nedeni yok sanırım.
ölüm sadece ölümdür.. onu kimse anlamıyor."

-spoiler-

izleyin efendim, sadece izleyin.
muhtesem bir film, muhtesem oyunculuklar. kesinlikle izlenilmesi gereken filmler arasında.
bi yerden tanıdık geldi ama.
(bkz: my sister s hot friend)
önyargıyla başlamış olmama rağmen kesinlikle beni yanıltan muhteşem bir film.
başarılı film.
ağlamak ağlatmak elbet iyi film kıstası değil. hatta filmi izleyince ağladım-güldüm tarzı eleştiri yapmak da çok boş ve saçma. ama beni ağlattıysa...

dokunaklı, narin bir aile filmi. aslında bildiğimiz filmlerden alıştığımız bir dayanışma hikayesi. yine de iç burkuyor.
ve hayatta kimin ne için dünyaya geleceği-geldiği kestirilemiyor ta ki deneyimleyene kadar.

(sahilde adam-koca üstsüz güneşlenirken kadınımız annemiz diaz'ın ugg ile sahile gelişi de ayrı bir olay tabi)
pornografik medya arama sozcugu.
(bkz: my sister s hot friend)
içerik bulunamadı.
''o piti piti'' yaparak seçtiğim ve keyif alacağıma inandığım film idi. gel gör ki ağlamaktan filmin en önemli sahneleri kaçırdım denebilir.. cameron diaz yerine ekrana ölmüş bir at koysalardı yokluğu fark edilmezdi.
Löseminin bir insanın hayatını altüst ettiği, o insanın ailesini derinden sarstığı, ve yakın çeverinin de bundan nasibini aldığı fırtınalı bir film.
etkileyici filmlerden biridir.
--spoiler--
--spoiler--
filmde annenin kızının son zamanlarını hastanede geçirmesine sebep oluşu eleştiriliyor ama kim olursa olsun herkes kızının 1 dakika daha fazla yaşaması için ne gerekiyorsa onu yapar... anne bana göre haklıdır ve filmde en çok üzülünecek 2. kişidir ölen genç kızdan sonra...
--spoiler--
--spoiler--
en son babam ve oğlum da bu kadar etkilenmiş ve gözlerim dolmuştu. ama bu film bana hayatın değerini tekrar hatırlattı. o kadar küçük ve boş şeylere takılıyoruz ki diğer şeylerin farkına bile varamıyoruz. bu filmi izleyen herkes kendini anna nın, kate in ,sarah ın yerine koydu ve kendiyle hesaplaştı. ama kimse çözüm yolu bulamadı çünkü herkes acı çekiyordu ve yapabilecekleri pek bir şey yoktu. işte bu nedenle bu kadar etkiledi bu film herkesi.
cameron diaz'ın "vayy güldürdüğü gibi ağlatabiliyomuş da" dedirtebilen filmdir. tamam çok iyi olduğunu söyleyemem ama bence rolünün hakkını vermişti..

film ise başlı başına dramdır. izleyin ağlayın yani.. özellikle son mahkeme sahnesine dikkat lütfen bir annelik nasıl sorgulanır? çocuğun olsa da kişisel sınırlar nasıl çizilmeli? ya da çizilmeli mi? gibi sorulara çok güzel cevap veriyor film.
bir annenin çocuğuna olan aşkını anlatır.
ağlamak, ağlatmak için izleyin, izlettirin.
başından sonuna kadar ağladığım tek film.iyi ki sinemada izlememişim.
sağlam ağlatan filmdir.