bugün

pe ka ke adlı köşe yazısı ile gözümden düşmüş yazar kişisi.

bunu milliyetçilik ve barış karşıtlığı olarak algılamayın ama bu nedir allah aşkına? diyarbakır'a gitmesek anlattıklarına inanacaz anasını satayım. abi sen romancısın. romanlarında bir şehri o denli abartılı anlatabilirsin, sorun yok. lakin köşende yazdığın bir yazıda nesnel olmak durumundasın ister istemez. nedir bu çaba? ne yani sen öyle acıklı, abartılı, ajitatif bir yazı yazdın diye ben barış sürecine destek mi verecem? bırakın bu ucuz numaraları, bırakın artık bu saçma romantizmleri. herkes barış istiyor, diyarbakır'ı gezip gören herkes beğenir. ama bu abartıyı bana açıkla murat bey? gözümüze soka soka pkk terörünü meşrulaştırma çabanı bize açıkla? nedir derdin? sadece barış mı? hadi ordan.
http://www.afilifilintala...9na-gazla-kaptan%E2%80%9D
romanlarındaki karakterlerine hayati tehlike, ruhi mücerret, nuh tufan, nazlı hilal gibi ilginç çağrışımlarda bulunacak isimler verir. köşe yazılarına genellikle alıntı bir sözle başlar. verdiği örnekler yerinde olur, zaman zaman eleştirsem de beğenerek okurum. katıldığı programlardan anladığım kadarıyla kendisi sıradışı, entel olarak tanımlamaktan hiiç hoşlanmaz.
"Türkiye 'gurbet' olmasın…

Hayatta en acıklı şey, bir insanın problemin kendinden kaynaklandığını görememesidir.

[CARL GUSTAV JUNG]

Bana sorarsanız, Gezi Parkı eylemlerini en iyi, Ferdi Tayfur'un Huzurum Kalmadı şarkısı anlatıyor:

'Bu hasretlik bizi çürütecek mi / Bir gün ağlatmayıp güldürecek mi / Yoksa kavuşmadan… bizi Yaradan / Şu gurbet ellerde öldürecek mi?'

Türkiye'de gurbette gibi yaşamak istemiyoruz.

Başörtülü, başı açık; içki içen, içmeyen; dindar, laik; Kürt-Türk, Alevi, Sünni…

Bu ülkede evimizde hissetmek istiyoruz.

VAZGEÇTiM…

Yüz binlerce insan kimliğinden nazikçe vazgeçti.

Yüz binlerce insan davasından usulca vazgeçti.

Yüz binlerce insan acılarını sessizce kalbine gömdü.

Çatışmayalım, insan evladı gibi yaşayalım, dünya zaten üç günlük diye.

DEĞiŞEBiLiRSiN, FAKAT…

Şimdi neden kontrolden çıkmış bir yangın gibi yayılıyor öfke?

Çünkü 'kimliğini' bir kenara bırakabilirsin, burası şehir, değişebilirsin, fakat 'kişiliğinden' vazgeçemezsin.

Koşulsuz itaatle, gurursuz, haysiyetsiz… insan hayatı yaşayamazsın.

iKi SEÇENEK

Halkımız, bu defa kimlik değil, kişilik mücadelesi veriyor.

Aynı kazana koysan kaynamayacak kimseler birlikte yürüyorlar.

Manzaraya bakıyorum ve aklıma iki şey geliyor:

1- Bir saniye içinde herkese 300 kitap okutmalıyız.

Bu imkansız.

O halde,

2- Ferdi Tayfur'un Huzurum Kalmadı şarkısını dinleyeceğiz, çaresiz.

***

Güzelim memlekette, gurbette hissetmeden yaşayıp gidemiyoruz.

Kendi acılarımızı bile başkasında görünce tanıyamıyoruz.

Yazıklar olsun."
*
ergenlerin öve öve bitiremediği vasat insan.
şakirtlerin genelde laf attığı, sanılanın aksine soldan gösterip sağdan (yeni şafak) vuran yazarlardan. Ayrıca onur ünlü ve burak aksak gibi samanyolu tvyi samanyolu yapan adamlarla aynı çatıda çalışan adam.
ayrıca kendi kararıyla iletişim yayınlarından 6.45'e geçmiştir.
bugünkü yazısında türkiyenin bu son günlerdeki durumuyla ilgili özellikle geziparkı eylemcileri-erdoğan cephesiyle ilgili alanlara kocaman bir ışık(güneş) tutmuş şahsiyet. gram beyni olanların okuması farz-vacip olan bir yazı.. işte bir bölümü..beynini seven ilgili yerden hepsini okusun.

--spoiler--
Gezi Parkı eylemcileri…

Türkiye'yi seviyorlar ve memlekete millete unutulmaz hizmetler sunan Başbakan Erdoğan'dan da büyük ölçüde memnunlar.

Ona gıcık olanlar bile asla düşmanlık veya tiksinti duymuyor.

Bundan eminim.

En azından, danışmanlarının veya yardakçılıkta sınır tanımayan köşe yazarlarının sevdiğinden kesinlikle daha çok seviyorlar.

[Zira yalakalık obsesyonu artık patalojik bir evreye ulaştı. Doludizgin dalkavuklukla kepazelik destanı yazıldı.]

Başbakanla bir çıkar ilişkisi kurmuyorlar.

Başbakan'dan bir avanta, kayırma, ayrıcalık ummuyorlar.

Sadece ve sadece saygı istiyorlar.

Peki neden o kadar alay edip küfür sallıyorlar?

Çünkü dertlerinin anlaşılmadığını düşünüyorlar.

Ve ne yazık ki hükümet üyeleri 1980 ile 2013 yılı arasında 33 sene değil, 400 sene geçtiğini, devrin değiştiğini fark edemiyor.

Dahası, Başbakan 'ideolojik gruplar' diyor, 'Alkolikler…' diyor, 'Çapulcu' diyor.

Resmi ve gayri resmi danışmanlar ise bir türlü 'Artık devir değişti, bu insanlar ideolojik şablonlarla düşünmüyor, kavgacı değiller, bakın bin türlü espri yapıyorlar… Duvarlara 'Mustafa keser'in askerleriyiz!' yazıyorlar' demeyi akıl edemiyor! Başbakan ile halkın arasına giriyorlar. 'Yedirmeyiz'miş! Bu saçma sapan, bayağı lakırdıyla gerilimi tırmandırıyorlar. Çünkü onlar da demode siyasetin bir parçası. Ve çatışma sayesinde varlık kazanıyorlar.
--spoiler--
popüler kültürün köpeğidir. Net. Millet bunları müslüman diye seviyordu, sadece muhafazakâr olduklarını ispat ettiler.
gözümdeki değeri sıfıra inmiş yazar kişisi. romancı olarak iyidir, severiz ama öbür türlü çekilmiyorsun murat abi. baştan ayağa çelişkisin. çelişki değil, teorisizlik bu. klasik bir muhafazakar kafa ile düşünmek sizin gibi aydınlara yakışmıyor.
bugün cumhuriyet ve hürriyet gazetesinde "kaygılıyız" şeklinde yayımlanan tam sayfa ilandaki aydınımsılar arasında kendisinin adını aradım fakat bulamadım. yakışırdı oysa o listeye...
yaşayan en iyilerden biri. lakin insanların bu adama tanrı muamelesi yapması ve gittikçe popüler kültüre yaklaştırması... z kuşağının putlarından. durduğu yerde güzel.
--spoiler--
+Hayat nasıl gidiyor?
-Yaşayan birine sor.
--spoiler--
non-yandaş islamcılık ekolünün yeni ürünü tip.

dinci olmasa iyi adam aslında ama her kitabına yok kuran muran diye sıkıştırınca bir yerden olmuyor. hem kuran deyip hem evrensel yazar olunamaz.
her görüşten insana hitap etme çabasında olmanın en büyük zararı olan ''yavşaklık'' sıfatına nail olmamasını dilediğim yazar. her görüşe uyabilmek artık kendine has bir duruşun olmayışına sebebiyet verir. bu da seni yavşak, liberal, hümanist yani bildiğin top, ibne götveren yapar. dilerim olmaz böyle bir şey.
Erdoğan artık öyle konumda ki onun hakkında sahici br söz söylemenin yolu yok.Ne söylesen ya yalaka ya da düşmansın. demiştir ki gerçekçi bir tespittir.
korkma ben varım kitabının sadece 20 sayfasını okuyup tam bir söz cambazı olduğuna karar verdiğim yazardır.

görsel
doğruları söylediği için bağnaz köy muhtarları tarafından her köyden kovulan, bok atılan, düşman ilan edilen, son yılların en iyi yazarıdır. memlekete bak adamın biri çıkıyor; biz kimin özgürlüğüne kast etmişiz diyor.
madem öyle neden insanlar seni eleştiremiyor, gazeteler yazamıyor, herkes korkuyor, ağzını açamıyor, hani özgürlerdi.
bu adamlar azıcık eleştirir gibi olunca hemen devlet düşmanı ilan ediliyor amk
geçiniz!
jargonuna yandığımın adamı...

--spoiler--
“Boğaziçi köprüsü’nden kopan taksi etiler’e doğru yol alırken, radyoda Orhan Gencebay’ın hayat kavgası şarkısı çalmaya başladı. ibrahim Kurban’ların evinin önüne geldiğimizde şarkı henüz bitmemişti. Şoföre parayı saydım, fakat arabadan inmedik. Şoför, soru soran gözlerle suratımıza bakıyordu. işaret parmağımı dudaklarıma götürerek, “hışşşş” dedim. Şarkı bitti. Biz taksinin arka kapılarını aynı anda açıp dışarı çıkarken, ibrahim Kurban başını içeri uzatarak durumu şoföre açıkladı: Orhan Gencebay çalarken arabadan inilmez kaptan.”
--spoiler--

(bkz: dublörün dilemması)
yeni dönemin iyi yazarlarından. gerisi beni bağlamaz, siyasi görüş vs.vs.vs.
kendisine 'murat menteş'elerin gıcırdıyor demek isteyenler var olduğu yazar.
gece gündüz programına konuk olduğu yayın: http://www.youtube.com/watch?v=a--rLa2ss7Y
nisan ayına ait ama izlemeyen vardır belki.
ayşe arman'ın hayranı olduğu yazar. arman, onunla yaptığı röportajda menteş'i bir tek son kitabıyla tanıdığını söylemiş. şundan da haberi yok doğal olarak: https://www.youtube.com/w...d&v=MBsrj0x50uE#at=82

ve insan paylaşmadan edemiyor gerçekten: http://galeri.uludagsozluk.com/r/475322/

bu olanlar körlük mü? çelişki mi? mürailik mi? bence hepsi.

bu da o malum Röportaj: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23766307.asp

devam et menteş. artık hiç şaşırtmıyorsun.
giydiği kıyafetler, yazdığı berbat kitaplarla yazar olmaktan çok uzak şovmen şakirt yazar, bok gibi yazar elif şafak bile daha iyi yazar o kadar kötü durumda. bunlar yazarsa dostoyevski, victor hugo, boris vian, albet camus nedir?
gezi olaylarında gerçek yüzü meydana çıkmış yazar.