bugün

zirvenin uyanık kişisi, yok o degil ben sana formüllerimi kaptırırmıyım sonra o ticaret kafasıyla sen beni de alt eder geçersin, mümkünse ben sıvı sabunlarımı içerim yine sana koklatmamdır. **
türk sinemasi hakkında suphe goturmez bir genel kulturu olan mimik ustadı güzel insandir kendileri. 10 ykr dan 1 ytl ye uzanan domates piyasasinda iznik domatesinin * en kral domates oldugu bilgisini bizimle paylasmıstır. saolsundur varolsundur. her zirvede gormek isteriz kişisidir. saygılar efenim.
kitap ve tiyatro konusunda ki biLgisi iLe beni mest eden yazar.. üstadım bir ara kitapLar hakkında konuşaLım..
efendim 3 ay sonra olecegimi bilsem ne yapardim önce doktora ömrümü uzatmasi icin rusvet teklif ederdim. tabiki boyle birsey olamayacagi icin belami arardim. o da olmadi isimi saglama baglar kiralik katil tutardim.fakat sabalak doktor raporlari eger karistirmissa vay anam vay o zaman izleyin gumburtuyu. *
zirvelerde bile elinde şiir kitaplarını düşürmeyen uuser, takipteyiz.
$iirsever yazar. ne güzel..
hümanist yazar.. ne güzeL..
yüregi güzel...ne güzel...
pek konuşur... ne güzel ... *
sana ben şampuan formüllerini yazsam getirsem onlardan tadsan daha çabuk boylarsın öbür tarafı yazarı * * *
(bkz: başka kapıya)
madem zengin olacak en yakın zamanda görüşelim diyorum nokta
(bkz: ava giderken avlanan yazar) *
kalbini kıran sahne dünyası utansın. memnun olduk, şeref duyduk.

bütün dünya bir sahnedir
ve bütün erkekler ve kadınlar
sadece birer oyuncu..
girerler ve çıkarlar.
bir kişi bir çok rolü birden oynar
bu oyun insanın yedi çağıdır.
ilk rol bebeklik çağıdır,
dadısının kollarında agucuk yaparken
sonra mızıkçı bir okul çocuğu.
çantası elinde, yüzünde sabahın parlaklığı
ayağını sürerek okula gider.
daha sonra aşık delikanlı gelir,
iç çekişleri ve sevgilinin kaşlarına yazılmış şiirleriyle
sonra asker olur, garip yeminler eder.
leopara benzeyen sakallarıyla onurlu ve kıskanç
savaşta atak ve korkusuz
topun ağzında bile şöhretin hayallerini kurar.
sonra hakimliğe başlar,
şişman göbeği lezzetli etlerle dolu,
gözleri ciddi, sakalı ciddi kesimli
bilge atasözleri ve modern örneklerle konuşur
ve böylece rolünü oynar.
altıncı çağında ise palyaço giysileriyle
gözünde gözlüğü, yanında çantası
gençliğinden kalma pantolonu zayıflamış vücuduna
bol gelir.
ve kalın sesi, çocukluğundaki gibi incelir
son çağda bu olaylı tarih sona erer
ikinci çocukla her şey biter
dişsiz, gözsüz, tatsız, hiç bir şeysiz.. **

kendisine sezen aksu'dan rakkas şarkısını armağan edeceğim ama korkuyorum*.

odalarınıza serçeler dolsun!
etrafına bilmem kaç şiddetinde pozitif enerji saçan yazar.
ortaklık konusunda zirve boyu kafamın etini yemeye çalışmışsa da ı ıh olmaz başka kapıya bak yine aynı cevabı veriyorum kişisi hep gül emi..
efsanelerin adamı. her zirvede olduğu gibi bu zirvede de adından sıkça söz ettirmiş, schenardiile tango-vals karışımı danslar etmiş ve gecenin finalinde insanlığın 7 evresini okumuş üstün yazar, bilimsel kişilik, filozofumsu insan *. bir de bana dönüp dönüp, -keşke seni daha önce tanısaydım...der sürekli *.
albatroslar uçmaya başladılar mı okyanus boyunca hiç durmadan uçar ve durduklarında ölürlermiş hiç durmayınız efendim, son sürat aramaya devam.
ayrıca (bkz: rüştü asyalı)ya benzediğinizi söyleyen oldu mu?
tam anlamıyla zirvenin adamı, etrafına neşe saçan bünye.
kişiliğiyle örnek olduğunu düşündüğüm uzun uzuuunn sohbet edilesi candan yazar. arada dalıp gittiğimi anlamış destek olmuştur. sağolsun...
benim kendi hayatımda kendi benliğimi korumak adına etrafıma kurmak zorunda kaldığım surlara kendi hayatı için hiç tenezzül etmeyen, kendi kişiliğinin savunmasını gerilla taktiği uygulayarak gerçekleştiren yazar kişisi. o olduğunda ben de kendimi savaş alanında yanına yaklaşılması cesaret isteyen bir fedai olarak görüyorum. ama ondna farklı olarak ben toplu ortamlardan uzaklaştığında kendi surunun arkasına geçip sıkıntılı bir ruh haliyle çevremi uzaktan gözlemlemekle yetinirken o hep aksiyonun içinde gibi. yani ikimiz de şövalyeyiz belki ama ben geçici mesai dışında kendi kendime oluşturduğum şatonun içinde kendimle ayna karşısında savaşırken o kimse olmasa da yeldeğirmenlerine kılıç sallamakla meşgul...* *
shakespeare'den girdiği repliği esnasında beni çok etkilemiş, o esnada ses yapan sevgili yazarları öldürmek isteğine büründüğüm; güneş gözlüklü, bıyıklı mülayim kişilik.
içten insan...
böyle bi çar edası var mizacında ! kim bilir, rusya vardir belki atalarinin kavimler göçü güzergahında !!!
ortopedik olarak bazı hususlarda ortak noktalarımız olduğunu görüp hayretlere düştüğüm yazardır. eqinin oltasına gelmeyerek saygımı kazanmıştır ayrıca *
bu da çeviriniz efendim. bu saatte bu kadar oldu. (bkz: fransızca türkçe çeviri yapılır)

rüya görmüyorum artık sigara da içmiyorum
artık bir öyküm de yok
dağıldım sensiz çirkinim sensiz
bir yetimhanedeki öksüz gibi.

artık yaşamaya ihtiyacım yok
sen gittiğinde hayat durdu
hayatım yok artık
yatağım bile sen gideli bir tren garına dönüştü

hastayım tamamen hasta
annemin geceleri evden çıkıp da
beni umutsuzluğumla yapayalnız bıraktığı günlerdeki gibi

hastayım tamamen hasta
bilemez kimse ne zaman geleceğini
ve ne zaman yeniden gideceğini
iki yıl oldu şimdiden
sen gideli

bir kayaya bağlanmış balık gibi
bağlıyım sana ben
yorgunum ve tükendim
mutluymuş gibi görünmekten

viskilerin yerine geceleri içiyorum sanki
ikisi de aynı şey benim için
senin bayrağını taşıyor tüm gemiler
nereye gideceğimi bilemez oldum
her yerdesin sen çünkü.

hastayım tamamen hasta
bütün şarkılarım sana
bitti bütün sözcüklerim
oysa vardı sen gelmeden önce yeteneklerim

bu aşk beni öldürdü
ve böyle devam ederse eğer
tek başına bir yerde öleceğim
koca bir aptal gibi, radyomun yanı başında
dinlerken kendi şarkımı

hastayım tamamen hasta
annemin geceleri evden çıkıp da
beni umutsuzluğumla yapayalnız bıraktığı günlerdeki gibi

hastayım evet tamamen hasta
aldın bütün şarkılarımı
bitirdin sözcüklerimi
tamamen hasta kalbim
sense barikatların arkasında benim hasta olduğumu duyuyorsun
sadece.
neriman köksal' a benzetmiştir beni, hem bu kadını ben tanımıyorum, insan hani eski türk sanatçılarına değil de günümüzden birine benzetirdi ama olsun yine de sevdim seni hele yok mu merdivenlere kadar inmesi benimle vedalaşmak için ne diyim gözüm tuttu seni yazarı yaşın kaçtı senin bakiimm çocuğum...*
kendim gibi olduğumu söyleyen yazar, eyvallaaah. *