bugün

11 ekim 1865'te jamaika'da yaşanmış ve önemli tartışmalara yol açmış bir vaka.

1834 yılında ingiliz sömürgesi olan jamaika'da kölelik son bulmuştu. müteakiben 1838'de de eski kölelere işlerini ve işverenlerini seçme hakkı tanınmıştı. ayrıca kağıt üzerinde siyahilere oy hakkı da verildi. ne var ki, bütün bu gelişmelere rağmen fiiliyatta siyahiler son derece fakir konumdaydılar; nitekim oldukça yüksek olan oy verme vergisi, çoğu siyahiyi fiilen oy hakkından mahrum bırakıyordu. örneğin, 1864 yılında, beyaz nüfusun yaklaşık 32 katı olan 436000 kişilik siyahi nüfus içinde ancak 2000 kişi oy kullanabilmişti. 1865'e gelindiğinde , 2 yıldır devam eden kuraklık da şartları daha da kötüleştirdi ve siyahiler arasında beyaz çiftçilerin köleliği geri getireceği yönünde dedikodular başladı.

1865'te baptist misyonu topluluğu'ndan sömürge ofisine adadaki zor şartlarla ilgili bir mektup yollandı, ayrıca adadaki bazı siyahi yerliler kraliçe victoria'ya durumlarının kötülüğünü bildiren ve toprakları olmadığı için kendilerine tarım yapacakları arazi verilmesini talep eden bir dilekçe gönderdiler. ne var ki adanın valisi edward eyre her iki teşebbüse de taş koydu; ilk mektupta anlatılanları inkar etti, sonraki dilekçenin ekine de kendi manipülatif yorumlarını ekleyen bir mektup koyarak kraliçeyi taleplerle ilgili olumsuz yanıt vermeye yönlendirdi.

zengin bir melez politikacı olan george william gordon, yerli halkı zor durumlarının bilinmesini sağlayacak hareketlere teşvik etti. yakın takipçilerinden biri de bir kilise görevlisi olan paul bogle idi.

7 ekim 1865'te , bir siyahi, uzun zamandır terk edilmiş bir tarım arazisine izinsiz girdiği gerekçesiyle mahkemeye çıkarılıp tutuklandı. müteakiben, olayı protesto eden bir protestocu grup da tevkif edilince olaylar kontrolden çıktı ve başka protestocular, tutuklanan siyahiyi zorla hapisten çıkardılar. ancak akabinde bogle kendisi ve 27 adamı hakkında tutuklama emri çıkartıldığını öğrendi.

birkaç gün sonra 11 ekimde randall brown liderliğinde bir protesto yürüyüşü yapıldı. grup morant körfezi'ne geldi. adliye binası önüne geldiklerinde az sayıda gönüllü milis (güvenlik gücü) ile karşılaştılar; bunlar panik yaptı ve grubun üzerine ateş açtı. bunun sonucunda da 7 gösterici hayatını kaybetti. bundan sonra da göstericiler galeyana geldi ve aralarında beyaz memurların ve milislerin de bulunduğu 18 kişiyi öldürüp kasabanın kontrolünü ele geçirdiler. bundan sonraki günlerde de 2000 civarında siyahi isyancı kırsal kesimde harekete geçti; 2 beyaz çiftlik sahibini öldürüp pek çoğunu da yerlerinden kaçırdılar.

vali eyre, siyahilerin üzerine bir tuğgeneral idaresinde askeri kuvvetler yolladı. siyahi isyancılar doğru düzgün silahlı bile sayılmazdı, nitekim askeri kuvvetler ciddi bir direnişle karşılaşmadı. ancak yine de ayaklanmayla hiç ilgisi bile olmayan ve kadınlar ve çocukların da içinde olduğu çok sayıda siyahiyi katlettiler. nitekim kısa sürede 439 siyahi askerler tarafından öldürüldü. aralarında paul bogle'ın da bulunduğu 354 kişi ise tutuklanıp sonradan infaz edildi (ki bunların bir bölümü doğru düzgün yargılanmamıştı bile). bunun dışında , 600'den fazla erkek ve kadının kırbaçlanmasını ve uzun hapis cezalarını içeren başka cezalar da verildi.

ayaklanmayla pek bir alakası olmadığı ve olay mahallinde olmadığı halde gordon da tutuklandı ve askeri mahkemeye çıkarılabilmesi için morant körfezi'ne getirildi. o ve william bogle (paul'un kardeşi) 23 ekimde kısa bir mahkemenin ardından asıldılar.

bu olayların ingiltere'de duyulması, büyük (ve farklı) tepkilere yol açtı. eyre'i savunanlar da oldu, hatta ertesi yıl ingiltere'ye döndüğünde onuruna ziyafet verdiler; ancak çok ciddi eleştiriler de yapıldı ve eleştirenlerin bazıları "jamaika komitesi " adlı bir komite oluşturdular ve aşırı davranışları nedeniyle eyre'in yargılanmasını talep ettiler. hatta daha ileri giden bazı komite üyeleri, "yasalara tabi britanya tebasını öldürmekten dolayı" eyre'in cinayet suçundan yargılanmasını istediler. eyre iki defa cinayet suçlamasıyla mahkemeye verildi, ama iki dava da arada kaynadı ve ilerlemedi. komitede bazıları şöyle listelenebilecek tanınmış liberal isimler de vardı: John Bright, Charles Darwin, John Stuart Mill, Thomas Huxley, Thomas Hughes , Herbert Spencer.
karayipler tarihinde emperyalist devletlerin hanesine kara leke olarak yazılan vakalardan biri dahadır.
siyahilerin acıklı ve buruk geçmişinde bir üzücü kilometre taşı dahadır.