bugün

'ellerin, ellerin ve parmakların
bir nar çiçeğini eziyor gibi'

el hayattır, dokunuştur, seziştir, yaşanmışların kendisidir. eller şahittir.
gözlerinden değil ellerinden belli olur kadın.

'bir bar çiçeğini eziyor gibi' bu nasıl bir benzetmedir, aşktır.

bu dizeler ile lambada titreyen alev üşüyor dizesi bir aşkın kağıda, kelimeye dökülmüş en güzel halidir. her şairi kıskançlıktan yazmayı bıraktıracak hatta intihar ettirecek kadar... kelimelerde, aşkta bu dünyaya ait değil.
'Bir gün gözlerimin ta içine bak,
anlarsın ölüler niçin yaşarmış.'

mısralarıyla bambaşka diyarlara, bir çift gözde başlayıp derin bir nefesle biten yolculuğa çıkartan, insanı alıp götüren eser.
sezai karakoç şiiri. sezai karakoç un hisleri ne karşılıksız kalmış nede gizli kalmış.

mona roza şiirinin hikayesi ve sırları:

mona roza tek gül anlamına gelir. bir rivayete göre... sezai karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır.. fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz.. bir gün cesaretini toplayıp aşkını muazzez hanım´ a arzeder..fakat reddedilince çok üzülür.. okullar tatil olur.. muazzez hanım geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar.. sezai karakoç' ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar.. her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder..ona şiirler yazar. mona roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek muazzez akkayam ismi ortaya çıkar. gel zaman git zaman.. okul biter ve mezuniyet töreni yapılır..mezuniyet törenindeyse sezai karakoç mona roza şiirini okur. muazzez akkaya ise tam karşısındadır. şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. herkes bir daha okuması için ısrar eder. ve tam 3 kez sezai karakoç bu şiiri ard arda okur. sahneden tam ineceği sırada muazzez hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. sezai karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir muazzez hanım bayılır. ertesi gün ise muazzez hanım´ ın intihar ettiği duyulur. sezai karakoç hala evlenmemiştir.

şiirin sırları:

birinci sir: mona şiiri
mona roza siyah güller, ak güller /
geyve'nin gülleri ve beyaz yatak" diye başlar.
geyve'nin sırrı ortaya çıktı: sezai karakoç'un büyük aşkı muazzez akkaya geyveliymiş.
ikinci sir: mona roza şiiri büyük efsanelere ve tevatürlere de konu oldu. onlardan biri de muazzez akkaya'nın intihar ettiği şeklindeydi. bu rivayet doğru değil. çünkü muazzez hanım'ın şu anda new york'ta büyük kızı dr. ayşegül giray ile birlikte yaşadığını biliyoruz.
üçüncü sir: sezai karakoç'un mona roza şiirini tamamen platonik duygular içinde yazdığı, muazzez akkaya ile hiç tanışmadığı sanılıyordu. karakoç'un muazzez hanım'a açılıp açılmadığını hálá bilmiyoruz ama iki ismin birbiriyle tanıştıkları kesinleşti.
dördüncü sir: muazzez akkaya'nın durgun ve melankolik bir kadın olduğu sanılırdı. hayalleri yıkma pahasına kızının tanıklığıyla söyleyelim: karşımızda neşeli, esprili, hayat dolu bir kadın var.
beşinci sir: muazzez akkaya'nın mülkiye yıllarında uluslararası yarışmalara katılan bir ping pong şampiyonu olduğu bilgisi, sezai karakoç'un ünlü "ping pong masası" şiirini anlamlandırmamıza yardımcı oldu.
altinci sir: mona roza şiirinde
"artık inan bana muhacir kızı /
dinle ve kabul et itirafımı" şeklinde iki dize var.
muazzez akkaya'nın, geyve'ye sonradan yerleşmiş bir muhacir ailesinin kızı olduğunu bilmem belirtmeye gerek var mı?

en önemlisi de şiirin kıt'alarının baş harfleri: muazzez akkayam!

tamamen alıntı.
dinledikçe, okudukça kalbim sıkışıyor. muhafazakar kesime aitmiş gibi gösterilir ama bana kalırsa okumayı bilen herkesin boğazında düğümler bişeyleri. rahmetli sacit onan o güzel sesiyle vurgulaya vurgulaya okudukça ister istemez insanın gözünden bir damla yaş akıyor zaten. böyle aşklar var mı acaba diyorum, acaba gerçekten bir insanı böylesine bir şiir yazacak kadar sevebilir mi diye düşünüyorum sürekli.

açma pencereni, perdeleri çek:
monna rosa, seni görmemeliyim.
bir bakışın ölmem için yetecek;
anla monna rosa, ben oteliyim...
açma pencereni, perdeleri çek.

bir bakışı ölmem için yetecek bir canan da bulacak mı beni incir kuşlarının bakışında? kısacık hayatımız var zaten o hayatı da o cananı arayarak mı geçireceğiz? daha da vahimi, bulabilecek miyiz?
(bkz: peygamber çiçeğinin aydınlığı)
platonik bir aşkın varabileceği zirve noktasını resmeden şiirdir.

evet resmeder, yazıyla.
ilk harun abilerden.
bir sezai karakoç şiiridir. islamcı gençleri aşk triplerine sokarak, ülkemize nice küçük sezailer kazandırmıştır.
bir sezai karakoç şiiri.

"...
açma pencereni perdeleri çek
mona roza seni görmemeliyim
bir bakışın ölmem için yetecek
anla Mona Roza, ben bir deliyim
açma pencereni, perdeleri çek..."

seni seviyorumun ilahlaştırılmış hali.
ellerinden belli olur bir kadın mısrasıyla benim hayatımı ziten şiir!
---spoiler---

bir tüy ki, can verir bir gülümsese
bir tüy ki, kapalı geceye güne.

---spoiler---
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
hikayesi anlamsız ama adamın duyduğu aşk kaçan kovalanır hesabı.
Bu şiirden sonra şiir kitabı almıştım.
Şiir akrostişdir. şiirdeki baş harfleri birleştirdiğinde 'Muazzez Akkayam' çıkar.
üniversitede iken bir kıza aşık olan Sezai Karakoç'un duygusal bir şiiridir mona roza. Önceleri aşkını itiraf edemez Karakoç. Bir gün bütün cesaretini toplayıp açılır kıza ama reddedilir. Nihayet mezuniyet töreni gelir ve ünlü şair mona roza yı ilk orada okur. Herkes çok beğenmiştir şiiri, tabi kız da öyle. Şiir defalarca okunduktan sonra kız Karakoç'un yanına gelir ve ona aşık olduğunu söyler. Sezai Karakoç gururuna yenik düşer ve kızın aşkının kendisinin aşkına artık yetişemez olduğunu söyleyip reddeder Muazzez Akkakay'ı. Mona roza akrostiş şeklinde yazılmıştır (baş harfleri muazzez akkaya olacak şekilde) Ertesi gün Muazzez hanım intihar etmştir ve Sezai Karakoç hiç evlenmemiştir.
gelmiş geçmiş en iyi akrostiş şiirinin adı.
siyah güller ak güller.
sezai karakocun siiridir akrostistir muazzez akkayaya yazılmıştır iddiaya göre muazez hanım intihar etmistir ama sezai karakoç bunu inkar etmiş.
http://vocaroo.com/i/s1XdGbVVLjUw en can alici yorumudur bu. Gece gece kafa beyin birakmadi. Boyle seven erkekler varmis ya lan? Kalbiyle seven adamlarda varmis... Sezai karakoc siiridir.
şehir efsanelerinde belirtildiği gibi muazzez akkaya intihar etmemiş.

bunu duyunca üzüldüm çünkü hikaye çok etklieyici idi.

en etkili yorumu şurdan dinleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=zTWf3UGA3hQ
Muazzez akkaya denilen kari musvettesinin haketmedigi siirdir. Hala hic sevmedim sezaiyi diyor. Hatta siirden pay talep etmis. Dunyanin kufrunu hakeden bir kadina yazilmamaliydi bu siir. Belki bir hayale belki bir meske yazilmaliydi.
(bkz: mona roza siyah güller ak güller)
yazılan kadın intihar etmemiş, kesin bilgidir yayalım.
"Karakoç, 1950’de mülkiye’de öğrenciyken yazmıştır bu şiiri.

ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır.

buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir.

60’larda daktiloyla, 70’lerde teksirle, 80’lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır.

bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir.

şöyle başlar:

"mona roza siyah güller ak güller / geyve’nin gülleri ve beyaz yatak / kanadı kırık kuş merhamet ister / ah senin yüzünden kana batacak / mona roza siyah güller ak güller."

* * *

ketumluğu, vakarı, onuruna düşkünlüğü, içe kapanıklığı, aşırı kırılganlığı ve küskün bir çiçek oluşuyla tanınan sezai karakoç’un, tam 50 yıl muazzez akkaya hakkında tek bir kelime etmesi tabii ki beklenemezdi.

herhangi bir babayiğidin de muazzez akkaya konusunu sezai karakoç’a sormaya cüret etmesi de düşünülemezdi.

bundan dolayı muazzez akkaya, türk edebiyatının bir büyük gizi olarak kaldı.

giz devam ettikçe de, efsane üretmeye meyilli tipler girdi devreye.

neler neler anlatılmadı ki...

en meşhur hikáye şudur:

güya sezai karakoç, mülkiye’de okuyan muazzez akkaya’ya aşkını itiraf etmiş ama karşılık bulamamış, bunun üzerine "mona roza" şiirini yazmış, şiiri okuyan muazzez akkaya intihar etmiş.

bu rivayet, "sezai karakoç da bu nedenle hiç evlenmemeyi tercih etmiş" diye bitiyor.

* * *

dikkat! dikkat!

edebiyatımızın büyük sırrı çözüldü.

nasıl mı?

anlatayım:

bundan bir süre önce bir yazımda sezai karakoç’un "mona roza" şiirine ve muazzez akkaya’ya şöyle bir değinmiştim.

o yazının yayınlanmasının ardından new york’tan bir e-posta aldım.

şunlar yazılıydı e-postada...

"selam ahmet bey... ben new york’ta doktorluk yapıyorum. muazzez akkaya’nın kızıyım. yazınız ailecek çok hoşumuza gitti. annemin adını yazınızda geçirdiğiniz için çok teşekkürler. ayşe."

okuyunca "vay be" diye haykırdım. muazzez akkaya’nın izini bulmuştum.

hemen bir yanıt yazdım: "lütfen anneniz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?"

yanıt şöyleydi:

"annem mülkiye’de okumuş. öğrenciliğinde çok güzel bir kadınmış. grace kelly tipinde. pingpong şampiyonu olmuş okulda. bugün anneme sezai karakoç’un aşkını ve şiirini sordum. annemin bu aşktan ve şiirden haberi olmamış. ama şunu anımsıyor: paltosunun cebinde şairi meçhul aşk şiirleri bulurmuş! babamla evlenirken babama bu şiirlerden söz etmiş, babam da şiir yazmaya kalkışmış annem için ama tabii ki çocukça şiirler olmuş bunlar. annem hazine avukatlığından emekli oldu. maliye bakanlığı’nda çalışırken babamla tanışıp aşk evliliği yapmışlar. 48 sene harika bir evlilikleri oldu. maalesef geçen hafta babamı kaybettik."

* * *

muazzez hanım’ın mülkiye’de okurken "pingpong şampiyonu" olduğunu öğrenince...

hemen aklıma sezai karakoç’un "ping-pong masası" adlı başka bir şiiri geldi.

şiiri bulup okudum...

şu dizelere dikkat kesildim:

"ha sezai ha ping-pong masası / ha ping-pong masası ha boş tüfek / bir el işareti eyvallah ve tak tak / gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi / ne kadar güzel ne kadar sıcak / tak tak tak tak tak."

gözümün önüne şöyle bir görüntü geldi:

ezik ama onurlu ergani çocuğu sezai, uzak bir köşeden muazzez’in pingpong oynamasını izlemektedir. muazzez topa şımarık bir edayla vurdukça "ha sezai ha ping-pong masası" diye içlenmektedir.

ne dokunaklı değil mi?"

Alintidir.
sezai karakoç müzeyyen akkaya ya aşıktır, ancak platonik.

müzeyyen akkaya sevgisine saygı duyar ancak karşılık vermez.

sezai karakoç ise 2. bir kadını sevmez ve hala bekardır.

açma pencereni perdeleri çek ,

mona roza seni görmemeliyim ..
(bkz: tek gül)
Başlığa doğru düzgün yazılmamış olan şiirdir.
Dizelerin ilk satırları ve son satırları aynıdır, ilk harfleri okunduğunda muazzez akkaya değil muazzez akkayam olur.
Sezai Karakoç'un muazzez akkaya'nın yazlığı olan geyvede onun karşı evinde bahçıvanlık yaptığı ve onu gözetlediği de söylenir.

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek..

Zeytin ağaçlari söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller