bugün

oldukça etkileyici, ruha dokunan bir söz.

"mihriban"da geçmektedir.
dolapta duran buz terliyor ifadesiyle aynı kulvardadır. buradan dolabın da çalışmadığı anlaşılmaktadır.
hayır hayır aslında yandığı için çırpınıyor.
an itibariyle yoğun bakımda yatmakta olan abdurrahim karakoç'un bir anda içine doğan ve devamında mihriban şiirini yazmasına vesile olan söz öbeği.
abdurrahman karakoç'a bir kez daha saygı duyduran cümle.

bu cümle üstüne söz yazabilmiş bestekar henüz görmedim.
mekanı cennet olsun.

üstaddan özür dilerim, abdurrahim'dir kendisi.
"yar deyince kalem elden düşüyor" söz öbeği ile zengin uyak oluşturan efsanevi şiir mısrası. bu sözü duyunca burnuma hep gaz yağı kokusu geliyor hatta lambanın arkasindaki parlak yüzeyde bir titreme hayal ediyorum. kötü olan tek şey ise bir şairin böyle anlamlı sözler söylemesi için gerçekten aşık olmaya gereksinim duymayışı, şair bu sözü aşık olmadan da edebilir. Ne acayip bişey.
Yar Deyince Kalem Elden Düşüyor
Gözlerim Görmüyor Aklım Şaşıyor
Lambada Titreyen Alev Üşüyor
Aşk Kâğıda Yazılmıyor Mihriban

Tabiplerde ilaç Yoktur Yarama
Aşk Deyince Ötesini Arama
Her Nesnenin Bir Bitimi Var Ama
Aşka Hudut Çizilmiyor Mihriban
harukulade şarkının içinde geçen harukulade ifade. fevkaladenin fevkindee.
aşka hudut çizilmiyor...
Bu nasıl bir sanat.kaçıncı leveli bu.
insanın yüreğine dokunuyor.
Karakoç burada baya yazmış yani. O kadar iyi yazmış ki saçma olan akit gazetesi yazılarını bile unutturabilir.
Abdurrahim Karakoç gibi kaliteli büyük bir şairin ağzından kaleminden dökülmüş derin sözdür.
mihriban türküsünde geçen efsane söz.
içimizi de mumla birlikte titretip üşüten Karakoç mısraları...
hemen sonrasında "aşk kağıda yazılmıyor mihriban" mısraı geçer. işte o an ciğerinizde koca bi delik açılmıştır.
dört kelime kullanarak oluşturulabilecek en derin anlamlı cümle nasıl olur, sorusunun cevabı olan abdürrahim karakoç dizesi. sazla birleştirilip, türküde duyulunca daha derinden etkiliyor. türküler bu kadar insafsız olmasaydı keşke.

edit: bu da benden olsun.

https://clyp.it/mzy5ppv4
Şu sözü yazıldığına pişman ettiniz ya bi salın artık.

ne şiirler ne sözler ne adamlar geçti ülkeden takıldınız lambada üşüyen aleve ben de bunu anlamıyorum.
abdurrahim karakoç'tan bir dize duyuyorum, ben de üşüyorum diye geçiriyorum içimden .
sonra aklıma ahmed arif geliyor, o da söylemiş üşümekle ilgili bir şeyler. usume sebebimi buluyorum.
daha sonra hayko cepkin geliyor aklima bir şarkısı düşüyor dilimin ucuna, sonra aksi diyorum aksi.
olmaz ki öyle, bir şarkı o.
daha sonra her dortlugunun sonu haykonun şarkısının adiyla biten abdurrahim karakocun bir siiri geliyor aklıma. hastayı gomdukten sonra mezara, ilac tabip neye yarar gene gec kaldik diye. abdurrahim karakoc deyince iste yine aklima mihriban geliyor. lambada titreyen alev üşüyor dizesi geliyor aklima.
sonra tekrar diyorum ''ben de usuyorum''
sonra tekrar tekrar tekrar.
zall beni artik kov bu sözlükten, yoksa küfür edecegim.
Sırf müslüman birinin şiirinde geçiyor diye laf edilen söz.
Ne saçları sarıydı
Ne de adı mihriban.
Başlığı okur okumaz melodisini mırıldamama sebep veren muazzam dizeler...
'kapat şu müziği muhittin abi..'
herkes role-play yapıyor başlıkta.

ama nedense herkes tuna kiremitçi'yi oynuyor onu anlamadım.

tanım: duygu yoğunluğu yüksek bir cümle.
Bir insanın aklına böyle müthiş bir tabir nasıl gelir?

Gerçekten yürekten dökülmüş bir söz...
maraşlı aşığımızın efsane sözü, aşk bir bakışla bir de bu şarkılarla anlatılabiliyor zaten ancak. yoksa inanacak hâlimiz kalmadı bizim şu zalım aşka. *
(bkz: yar deyince kalem elden düşüyor)