bugün

hayatımda ilk kasetini aldığım müzik adamı.
(bkz: sirat koprusunden moonwalkla gecmek) *
edit: eksi oy verenler bobiler.org da montajını da görebilirler ~http://www.bobiler.org/monte.asp?m=124149~
http://www.youtube.com/watch?v=1EEynvjfljU
çoğu insanın gençliğine, ay dansı ile, black and white ile damga vurmuş, artık unutulmazlar statüsüne yükselmiş müzik efsanesi. toprağı bol olsun.
an itibariyle oldugu hastane hayranlari tarafindan mabet haline getirilmistir.
ilginç bir insandı, allah rahmet eylesin.
bir devir, çocukluğumuz, gençliğimiz gitti...öldü
şu anda yaşanan çok büyük bir şok. bu bir kabus ve birazdan uyanacağız.
kral ölmüş olamaz.
(#5470550)
eh tabi biraz da; (bkz: haziranda ölmek zor)
barış manço'dan sonra ölümüne en çok şaşırdığım ve üzüldüğüm sanatçıdır. çocukluğum kayıp gitti ellerimden. krallar ölmez ama bir devir kapandı ne yazık ki...
ölümüyle şok yaşatan insan. oysa temmuzu nasıl da bekliyorduk, yeniden sahnede görmek için onu... hepimizi alıp 80'lere götürecekti, billie jean dinleyecektik yeniden. son umudumuz da gitti be...

şimdi düşünüyorum da nasıl oldu da tam bu yüzbinlerce biletin 1-2 dakika içinde satıldığı konser dizisi öncesi kaybediyoruz onu. zaten yaşayan bir efsaneydi, bazı insanların ölürken de efsane olması kaderinde yazılı demek ki. halbuki yıllardır kendisi gündemde değildi, son birkaç aydır ise müzik dünyasında en çok konuşulan şey temmuzda başlayacak konserleri idi...

ve öyle bir gitti ki, şu an bulunduğu konum itibariyle başka bir müzisyenin ona yaklaşması bile mümkün görünmüyor. öyle bir efsane, öyle...

(bkz: rip)
bi barış manço vardı mesela bu ülkede, kimsenin aklına gelmezdi ölebileceği. Bunun dünyada başka bi versiyonudur michael jackson. ananelerin, dedelerin, annelerin, babaların bildiği tek yabancı şarkıcıdır. Herkes bilir O'nu, dansını,şapkasını. Şimdi de herkes üzülücek öldüğüne, içten içe. Bir efsane öldü gitti. Bir süreliğine hayatın acımasızlığına inanmalı zamanlardayız yine.
şu an söyleyecek bir şey bulamıyorum. popun kralıydı, tak diye öldü aniden.
rahat uyu maykıl.
öldüğünü sabah işe gelip bilgisayarımı açıp haberleri okurken öğrendiğim ve öğrenmemle beraber içimde büyük bir hüzün yaşadığım popun efsanesi. üstelik 50 gibi çok genç bir yaşta göçtü gitti. güle güle michael jackson...
cocukluğumun bir dönüm noktası daha yok oldu gitti.

yaşıt kuzenlerimiz ile birlikte vhs video kasetten kliplerini izleyip geriye doğru yürüme hareketini yapmaya çalışırdık en başarılı olanımız bile yanına yaklaşamazdı..
ölenin arkasından konuşulmazmış derler, zaten bu dünya ile bir türlü anlaşamamıştın toprağın bol olsun....
her aklima geldiginde 'they don't care about us' sarkisinin klibindeki 'olodum' tisörtünü giymis haliyle hatirladigim efsane. (bkz: king of pop)
ve öldügünü duydugum anda ilk düsündügüm sey "nasil olur?" oldu.
"nasil olur? krallar ölmez!?"

"yani krallar ölse bile, hemen ölmezler ki..!?!"

"hemen bile ölseler, michael jackson degildir o..."

madonna kendisinin ölümüyle ilgili olarak "aglamami bir türlü durduramiyorum." demistir. ölümüyle ayni anda aglamaya baslayan ve yillarca aglamayi kesemeyecek olan o kadar cok insan var ki dünyada, derinden etkilenmemek elde degil gercekten. zaten fazlasiyla renkli olan dünyanin en açık, en parlayan, en yaldızlı rengiydi o.

tanrı, insanlari yaratmadan önce "tek bir kisi, sadece tek bir kisiyi ölümsüz olarak yaratiyorum" deseydi eger, seven sevmeyen herkes bu kisinin michael jackson olduguna inaniyor olurdu.
ne inanmasi? iddialara girilirdi yillaaar, yillar önceden.
ve ayni iddialar, 25 haziran 2009 tarihinde, saat 14.26 sularinda bir persembe günü, birer ceset gibi yerlerde yatiyor olurdular.
(bkz: hiç ölmeyecekmiş gibi duran insanlar)

sevgili jacko,
ne yaptin yaptin, dünyanin 'en akilda kalacak adami' olmayi basardin yine.
kim bilir su an yasayanlar arasinda olan efsanelerden kac tanesi ölecek önümüzdeki zamanlarda, kim bilir henüz dogmamis kac efsane dogup, yasayip ölecek.
ama en akilda kalan sen olacaksin.
king of pop oldugun icin.
düsünsene, cocuklar gelecek dünyaya, büyüyecekler, sarkilarin esliginde dans edecekler. dünya üzerinde gecirecekleri zaman, senin yasadigin günlere denk gelmeyecegi icin merak edecekler seni.
biz de "onun yasadigi zamanlari hatirliyoruz..." la baslayan cümleler kurarken icten ice gururlanacagiz.

gitmeden önce son bir kez aynaya baktin mi bilmiyorum, ama yaptigin bu degisiklikle bütün dünyayi degistirdin:

"if you wanna make the world a better place
take a look at yourself, and then make a change."
-man in the mirror-

hani ne derler sizde;
rest in peace...

işte aynen öyle...
ölümü ile pop kültürünün patlama yaptığı 80'ler akımını artık rasyonel olarak sona erdirmiş, bahsi geçen müzik dalını öksüz bırakmış tüm zamanların gelmiş geçmiş en meşhur insanı.

80'lerin ortalarında doğan her çocuk gibi, aklımızın ermeye başladığı andan itibaren onun şarkıları ve dansları yankılandı dimağımızda. 93 yılında türkiye'de verdiği konseri 7 yaşında bir çocuk olarak hayal meyal hatırlıyorum. hayatım boyunca izleyemediğim için bu kadar üzüldüğüm başka bir organizasyon olmayacaktır.

sonra bir ayrılık yaşadık popun kralıyla. hayatımın nasıl geçen bir evresi ise history albümünün hit şarkısı they don't care about us dışında hiç gündemimde olmadı kral. 90'ların ilk yarısından itibaren başlayan bu durgunluk süreci 2002'nin soğuk bir aralık gününe kadar sürdü. ilk üniversitemin kantininde arkadaşlarımla otururken 250.000 tl lik madeni paralarla çalışan o jukebox'tan, çocukluğuma dair bir ilahinin, bir müzik şöleninin hoş tınıları geliyordu. çok iyi tanıdığım tiz bir erkek sesi ''annie are you ok, annie are you ok, are you ok annie'' diyerek sinsice süzülüyordu kulaklarımdan beynime. işte o gün benim michael jackson hayranlığımın milat günüdür. tahtakale'de bulduğum history on films çalışması efsane olmuştu üniversitede. iki cd'den oluşan ve birincisinde efsanenin billie jean, beat it, in the closet gibi efsane şarkılarının kliplerinin olduğu bu çalışmanın ikinci cd'sinde ise history albümünün klipleri ve bazı konser görüntüleri yer almaktaydı. tv'nin karşısına geçip saatlerce onun gibi dans etmeye çalıştığımı nasıl unutabilirim.

tam da o günlerde efsanenin en son albümü invincible yayınlandı. itiraf etmek gerekirse michael jackson standartlarının altında bir albümdü ancak michael jackson'ın en kötü albümünde bile you rock my world gibi, kariyerinin en iyileri arasına girebilecek bir hit çıkarması anlamlıdır.

kendi açımdan mp3 ve internet dünyasını tam olarak keşfedemediğim, müziği hala daha mc lerden dinlediğim bir dönemde ve mutlaka michael jackson'ın eski kasetlerine ulaşmalıydım. bu amaçla unkapanı'ndaki plakçılara gittiğim bir gün dangerous albümünün, taa 1991'den kalma bir kopyasını buldum ve yanılmıyorsam o zaman için de küçük bir bedel olan 3 ya 4 milyona satın aldım. sabah, akşam, okula giderken her an dinlediğim bu kaset bir gün eski teypimde çalarken bozuldu ve ben yapmaya çalışırken bantı iyice karıştırdım ve en sonunda koptu. akıl balik olduktan sonra cansız bir nesne için ağladığıma ilk defa o gün şahit oluyordum.

velakin her şeyin bir çaresi vardır. parasız öğrenci halimle harçlığımdan kestirip efsanenin eski albümlerinin 2001 yılında yeniden yayınlanmış special edition versiyonlarını topladım. bugün elimde bad, dangerous ve history albümlerinin orjinal versiyonları mevcuttur ve ölene kadar da bunları saklayacağım sanırım.

o günlerden bugüne müzik zevkim çok fazla gelişti. bir zamanlar sadece michael jackson dinlerken yavaş yavaş gündemime, queen, scorpions, pink floyd, dire straits, eagles gibi onlarca grup, bryan adams, sting, rod stewart, phil collins, elvis presley, chris rea* ve şu anda adını hatırlayamayacağım kadar çok sanatçı girdi. ama herbirini severek, hayranlıkla dinlediğim bu sanatçılar arasında kör bir fanatizmle bağlandığım tek insan michael jackson'dır sanırım.* hakkında ortaya atılan çocuk tacizi, rengini değiştirmesi, burnunun düşmesi vs. iddiaları hiçbir zaman benim onu sorgulamama neden olmadı açıkçası. 8 yaşında babası tarafından kırbaçlanarak sahneye çıkartılan bir çocuğun özgürlüğünü kazandığı zaman 40 yaşında da olsa çocuklarla oynamasını, lunaparka gitmesini, oyuncaklara dünyanın parasını vermesini psikolojik olarak anlayabiliyorum çünkü. tüm dünyada milyonlarca çocuğu danslarıyla eğlendiren michael jackson kişisel yaşamında ise çocukluğunu asla yaşayamamış ve onu 50 yaşında hayata veda etmek zorunda bırakan sansasyonel bir yaşam sürmek zorunda kalmıştır.

iki tane kasedi satınca yürüyüşü değişen şarkıcı bozuntularını görünce sadece thriller albümü dünya çapında 55 milyon satan bir müzik devinin, tüm hayatını kameralar önünde yaşamak zorunda kalan bir pop ikonunun bazı garip davranışlarını anlayışla karşılayabilmeliyiz diye düşünüyorum. ona yapılan saldırılar basınla hiçbir zaman iyi diyalog kuramamasından kaynaklanmıştır bir de. örneğin martin bashir'in ona dostça yaklaşıp evine gidip çekimler yaptıktan sonra, belgeselde 180 derece dönerek sergilediği tutum büyük hayal kırıklığına uğratmış ve üzmüştür kralı. gene eminem denen bir soytarının ve maalesef gençlik arasında hoş karşılanan saldırıları michael jackson fenomenine darbe vurmaya yaramıştır. ancak unutulmamalıdır ki 50 yıl sonra eminem diye birini kimse hatırlamaz ama michael jackson popun hala kralı olacaktır.

bugün geldiğimiz noktada onu çok ama çok erken kaybettiğimizi söyleyebiliriz. ölümü özellikle pop müzik açısından olumsuz yönde bir kırılma nedeni olacaktır. çünkü onun popu bugünkü sıkışmışlığından, sıradanlığından kurtaracak projelerle döneceğine emin gibiydim. hiçbir şey yapmasa dahi onun bir yerlerde var olduğunu bilmek insanı rahatlatan bir şeydi. fakat bir avuntumuz var ki ölüm bu tip insanların sadece bedenlerini bizden alabilir. birçoğumuzun arkasında bir sayfa yazı bile bırakamadan göçüp gideceği bu dünyadan, michael jackson 6 tane solo albüm, sayısını bilemediğim kadar single, -ki en önemlisi we are the world dür- onlarca, milyon dolarlık klipler, kısa film çalışmaları, konserler gibi kocaman bir michael jackson külliyatı bırakarak ayrılmıştır. bu sebepten ölümün onu yok etmesi, unutturması, izlerini silmesi mümkün değildir. dünya ve müzik varoldukça michael jackson'da hep buralarda olacak.

elveda çikolata renkli, beyaz sanatçı.

ilave: 1 nolu entryi kınıyorum. michael jackson başlığında ilk karşımıza çıkan o iğrenç şey olmamalı.
kandil gecesi ölmüş moonwalker. cenazesinin ne zaman kaldırılacağını öğrenip hemen gidilmesi gereken elim ve üzücü bir ölüm yaşatmıştır bana. acım çok büyük. 80 gençliğinin idollerindendi. zenci geldi beyaz gitti. tüm gün albümleri şarkıları çalınacak. moonwalker download edilip izlenecek. ağlanacak. dostlar aranacak.

cümlelerim bir o yana bir bu yana uçuşuyor. çok üzgünüm. çok. toparlayamıyorum. artık nasıl toparlaarım bir daha onu da bilmiyorum.

rest in peace mike.
Ölümüyle, bir efsanenin bitişine sebep olan deha. Öyle büyük bir dehaydı ki, tüm müzik piyasasında olup bitenler kendisinden sorulur hale gelmişti.

Ayrıca, ekonomist olmasından kaynaklı olsa gerek, çok sağlam sosyoloji biliyor ve "they dont care about us" şarkısında, aşırı dincilik, milliyetçilik ve benzeri kitle tutuculaştırma doktrinlerinin halka zararlı olduğunu ifade etmeye çalışıyordu. Bir diğer anlamda, halkın savaşa götürülerek, bir takım çıkarlara alet edilmelerine karşı olan isyanını dile getiriyordu. Bize bunun gibi sanatçılar bolca lazım. Toprağı bol olsun...
Ölümün herkes için oldugunu hatırlattı bize, kim olursan ol ölüyorsun, herkes ölümlü oysa ki Krallar hep kalacaklarmış gibi görünmüyor mu?
(bkz: sen neymişsin be maykıl)
allah taksiratını affetsindir.*

edit: sournicke teşekkürler.
gençlik yıllarımızın efsanesi. hiç ölmeyecek sanırdık. gençlik gitmiş elden; ölümünle anladık. sana da elveda demek varmış desene!
(bkz: çok üzgünüm be sözlük)
--spoiler--
annie, i know you're not ok.
--spoiler--

çok erken gittin be mj, çok erken.
ölümünün ardından sevmeyenlerin bile saygı göstermesini hak eden adam. tamam adamı sevmiyosun anladıkta boktan başlık açıpta bari sevenlerini üzme. hadi her şeyi geçtim içinizde insanlıktan bir parça kalmışsa ölen insanın ardından alaycı başlıklar açmayın. büyük ihtimalle bu başlıkları açanda 17- 18 yaş guruhu. çok şükür ki 80'ler guruhu içinde yer alıyorum en azından saygı nedir bilen nesiller.