bugün

http://www.radikal.com.tr...1095239&categoryid=77

aile içi şiddet çocuk gelin namus davası töre artık ne dersiniz bilmem. şu mübarek günde hepsinin kurbanı olmuş gencecik 24 yaşında bir can.

afedersiniz ama ben sizin ta insanlığınızı ......
'namustur deyip evine geri göndermek' nasıl bir vicdandır diye düşünmeye sevk eden olay. 16 yaşındaki çocuğu evlendirip namustan bahseden zihniyet, bunlar insan olamaz. ceza da almamışlar hiç şaşırmadım, insan değerinin 1 torba başlık parasına satıldığı bir ülke burası.
melek bu uğurda ölenlerin ilki değil, sonu da olmayacak.

melek'in katilleri, burada bekaret bekaret diye trolleşenler ve onların devamları.
hiçbir canlı bu şekilde ölmeyi haketmez.

alın bulduğunuz o zarı takın bunların beyinlerine. kullanmadıkları için ömür boyu bakire bakire yaşarsınlar.
başbakanın hakkınde tek bir kelam etmeyeceği kadın. onu geçtim onun işleri var alkolle ve suriyeyle ilgileniyor aile ve sosyal işler bakanı da ondan söz etmeyecektir ve her öldürülen kadın gibi o da unutulup gidecektir.

varsa eğer mekanı cennet olur umarım.
cahillik ve caniliğin kurbanı olan masum bir insan.

belki melek, başka bir ailede doğsaydı. 16 yaşındayken kocaya vermezlerdi. o.ç olan o kocaya ve ailesine katlanmak, çocuğunun ölümünü görmek zorunda olmazdı. dayak yiyip, aç bırakılıp tuvalet köşesine atılmazdı.

belki melek'in bambaşka bir hayatı olurdu.
çok sinirlendim. insan diyorlar birde sizin gibilere.
edit: ekşisözlükte bir yazar, bu haberi okuyunca 38 derece olan havada üşüdüğünü yazmıştı. şuan bende üşüyorum, kollarım neredeyse titreyecek. ha bu başlık, saçma sapan başlıklara tercih edilecek, bir gün olsun da önemli bir konuya akın edin.
öldü!

başka bir diyarda artık. umarım mutludur sonunda, huzurludur.

--spoiler--
Ağrı'nın Hamur ilçesinde yaşayan Melek Levent (24), Ali Karaaslan ile evlendirildiğinde 16 yaşındaydı. işkence dolu hayatı evliliğin ilk günlerinde başladı. Kocasından, kayınpederi Kutbettin Karaaslan'dan ve kayınvalidesinden gördüğü psikolojik ve fiziki şiddet her geçen gün arttı. Melek Karaaslan, henüz 18 yaşına girmeden hamile kaldı. Ancak hamileliğinin son günlerinde kocası ve ailesi onu Ağrı'nın -30 derece soğuğunda dışarı attı. O gece sokakta tek başına kar altında ölü bir bebek doğurdu. Ölü bebeğini sağ sanarak kucağına alarak kocasının evine geri döndü. Döndüğü evde bu kez ölü doğum yaptığı için daha fazla şiddet yaşamaya başladı. Hem bebeğinin ölü doğması hem evde yaşadığı şiddetin giderek artması, akıl sağlığını giderek yitirmesine neden oldu. Kızlarının yaşadıklarından haberdar olan Levent ailesi, onu alıp hastaneye yatırdı ve tedavi olmasını sağladı. Ancak aile büyüklerinin araya girmesiyle Melek Karaaslan kocasının evine geri dönmek zorunda kaldı, ne de olsa kadının yeri kocasının yanıydı. Ama eve geri dönmek de sorunları çözmedi. Melek Karaaslan'ın babası en son altı ay önce kızını alıp kendi evine götürdü. Fakat daha sonra kocasının evine gitmek zorunda kalan kızından aylarca haber alamadı, kızını görme çabaları sonuç vermedi. Bunun üzerine baba Levent, polise haber vererek kızının hayatından endişe ettiğini bildirdi.

TUVALETE BAĞLANMIŞTI

Karaaslan ailesinin Hamur'daki evine baskın yapan polislerin gördüğü manzara korkunçtu: Tuvalete oturmuş pozisyonda bağlanmış ve açlıktan ölmek üzereydi. Üstünde giysi niyetine sadece beyaz bir bez sarılıydı. Bundan altı ay önce neredeyse 70 kilo civarında olan Melek Karaaslan neredeyse bir çocuk cüssesindeydi, tam 40 kilo vermiş ve 30 kiloya düşmüştü. Sürekli oturmaktan vücudunun her yeri kireçlenmişti. Kollarını hareket ettiremiyordu. Üstelik vücudunun pek çok yerinde oluşan yaralar kurtlanmıştı. Bu haldeyken kafasına aldığı darbelerden akıl sağlığını tamamıyla kaybetmişti. Melek Karaaslan, artık yatalak bir şekilde Ağrı Devlet Hastanesi'nin intaniye Servisi'nde yatıyor. Sağlık Kurulu tarafından verilen ön raporda, hiç düzelmeyeceği ve ömrünün sonuna kadar 'yatalak' kalacağı belirtildi. Ailesi sağlığı bu derece bozulmuş yatalak kızlarına bakamayacaklarını beyan edince, sosyal hizmet uzmanları bir rapor tutarak tedavisinden sonra yaşlı ve özürlü bakım merkezine yerleştirilmesini istedi. Levent ailesi, kızlarını bu hale getiren Karaaslan ailesinden şikayetçi olacaklarını belirtirken şunları söyledi: "Kız dışarıda doğum yaptı ve bebeği ölü doğdu. Ölü bebeğini kucağında görünce akli dengesini kaybetti. Kızımı almak istedim vermediler. Ben de polislerden yardım istedim. Emniyet sayesinde kızımı alıp, hastahaneye getirdim. Kızım akli dengesini kaybetmiş, konuşamıyor. Bu yüzden şikayetçi olduğunu söylemiyor. Ama ben karşı taraftan şikayetçi olacağım."
--spoiler--

yan tarafta bol bol görüyorsunuz. bu hayvanlar bir de bizi beğenmiyor. ne denir ki...
Sadistliğin ve vurdumduymaz yetkililerin kurbanı olmuştur.Gökyüzünde melek olmuştur artık.
16 yaşında evlendirilip 24 ünde koca evinden ölüsü gelmiş melek tir.
insanlıktan gram nasibini almamış insanların içinde ölüme terk edilmiş , öldükten sonra abuk sabuk beyanatlar vererek akıllarınca biz elimizden geleni yaptık , kendi kendisine öldü imajı verilmeye çalışılmış bir de utanmadan .
kocasının ailesi kadar kendi ailesinin de insan olmadığı , namus diye kızlarının işkenceyle ölmesine göz yummuş , akıllarınca namus bekçiliği yapıp el birliğiyle kızlarının katili olmuşlar.
vicdansızların arasında ölüp gitmiş Melek . allah topunuzun belasını versin . Melek de melekler gibi uyusun artık.
yaşadığı müddet içerisinde gün yüzü gösterilmemiş analı-babalı bir yetim imiş. evlendirildiğinde 16 yaşında, karlar üzerinde -30 derecede doğum yaparken 18 yaşında, gördüğü şiddet yüzünden aklını ve canını yitirdiğinde 24 yaşında.

kırılan bir çiçekli bahar dalı...
*
insanlığın, merhametin ve anadolu insanının yüceliğinin kaybolduğunu bir kez daha acı ve sessiz bir çığlık ile bize fısıldayan bir öykünün baş kahramanıdır melek karaaslan.
hakkında söylenecek çok şey var tabi ki ama uzun uzun yazmayı düşünmüyorum.
sadece,
bunu hak edecek ne yapmıştı melek?
sen insanlığın utancısın melek!

insan demeye dilim varmıyor. hangi insan, hangi nedenle bir insana bu şekilde eziyet eder. hangi sebep sizi haklı çıkarır.

seni 16 yaşında kendine eş seçen adam, sana bunlar yapılırken neredeydi.
seni 16 yaşında gelin eden töreler sen işkence görürken nerdeydi.
seni 16 yaşında hem evliliğe hem işkenceye kurban eden annen baban neredeydi.

allah rahmet eylesin... umarım gittiğin yerde çocuğunla buluşmuşsundur.
anne babayı insanlıktan çıkmakta gösterdikleri başarı için tebrik etmek gerekir.
nasıl bir vicdan evladını çocuk yaşta birilerinin insafına bırakır.
Bir insana böyle bir muameleyi reva gören hayvanoğlu hayvanlar silsilesine, bu silsilenin namus anlayışına, geleneklerine ve göreneklerine katkıda bulunan beşiktekinden mezardakine bilimum atalarına binbir bela okumama vesile olmuş, adı gibi meleklere karışmış yurttaşımızdır.

1988 doğumlu bir kızı bilmemkaç sene evvel everip henüz 20'li yaşlarının başındayken evlat acısı yaşayan, şiddet gören, delirtilip bir tuvalete kapatılarak ölüme terk edilen bu yavrumuza sahip çıkamayan bir devletin vatandaşı olmaktan utanıyorum.

Mukaddesatçı bir şehrimizde 12 yaşındaki bir çocuğun üzerinden geçen kentin 50 ileri geleni -çoğu dedesi yaşındaki 50 kişi hakkında iddialar doğruysa 50 kişi demek yerine 50 pezevenk olarak devam edeceğim- için nasıl bir sümenaltı olayı yapıldıysa burada da aynının yapılmasından endişe ediyorum.

endişe falan etmiyorum. Törenin hafifletici sepet olarak kabul edileceğine, 10-15 günlük hapis cezası verilmesine ve bu cezanın da ertelenmesine ya da 100 lira para cezasına çevrilmesine; yargıtayın bunu onaylamasına kesin gözüyle bakıyorum...

Kızlarını okutmak yerine ite köpeğe evererek aile kurduklarını zanneden öküzlere artık biraz akıl ihsan edilmesini niyaz ediyorum...

Suçlu "töre"mi?
Bence bu suçu töreye atmak kolaycılıkların en büyüğü...

Suçlu, Neden bu kural var diye sormaya cesareti olmayan koca bir toplumdur. Suçlu, o kurallar silsilesini insani değerlerle değil öküzvari bir şekilde yorumlayan davarların tümüdür.

1400 yıllık Allah'ın kelamını bile yorumlamayı beceremeyen, daha doğrusu kendilerine göre yorumlayarak aslında O'na karşı en büyük suçu işleyen ilkeller sürüsü cehaletten nasıl besleniyorsa bu davarlar da aynı cehalettin kanını emmeye doymamaktadır...

Dünya güzeli Melek'e tanrıdan rahmet diliyorum, ışıklar içerisinde kaybettiği yavrusuyla buluşmuş olmasını ve birbirlerine sımsıkı sarılmış olmalarını diliyorum...
Ne kadar umut edersem edeğim melek kızın son olmayacağını bilmenin hüznü ve burukluğu bir yumru olup boğazıma düğümleniyor...

Affet bizi Melek kız, senin gibi gidenlerle birlikte affet bizi... (Şimdilik) çaresizliğimiz için...

edit: Bunu eksileyen hayvan oğlu hayvana da sevgilerimi sunuyorum...
süslü püslü laflar edip o bir melekti demek istemiyorum.

ama kimsenin empati kuramayacağı acılar çekmiş ve yaşamını yitirmiş biri melek aslan.

hayatında eksili derecelerdeki soğuklukları sadece askerde kamuflajların içinde görebilecek olup da yakınanların -32 derecede karların üzerinde doğum yapmaya mecbur bırakılmanın ve annesi olduğu bebeğin ölümüne şahit olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayabilmeleri elbette çok zor.

klima arka taraftan vuruyor da üşüyoruz diye ağlaşıyoruz la bütün gün ofiste!!

günlerce dövülüp, daha iyileşmeden gene dövülüp, kadın erkek demeden birden fazla kişi tarafından durmadan dövülüp tuvalete kapatılmayı, yaraların iyileşmesini bırakın kurtlanacak kadar pis kalmasını el kremini evde unuttuğu için sızlanan hanım kızlarımız da anlayamaz.

bu avmnin tuvaletleri de hiç temizlenmiyor diye küfretmiyor muyuz? lan gene paramızla rezil olduk falan.

ve biz bu koca şehirlerde köpekler susuz kaldı diye yoğurt kaselerine su koyma harekatı yapmakla övünürken henüz 24 yaşında yaşadığı onca şeye rağmen karanlıklar içerisinde boğulası ailesi tarafından bile sahiplenilmemiş olmayı, o minik kızın çektiklerini anlayamayız.mümkün değil

anlayamayız.

okuyunca boş gözlerle etrafa bakınıp başbakanın meyhaneleri kapatmamış olmasıyla övündüğü konuşmalarını dinleriz.

sonra kanalı değiştirip yaz sezonu dizilerinden birine takılırız.

bu kadar.
insanın içinden, başına gelenlerin sorumluları hakkında, avaz avaz bağırıp iğrenç şeyler söylemek geçen insan. artık bazı anlamsız şeylere dur dememiz lazım. daha fazla can alınmadan yapılmalı...
önce vicdanlar sonra melek öldü. o ana-babanın ağlamaya bile hakkı yok. çok düşündükleri elalemi evlat diye bağırlarına bassınlar şimdi.
içimin feci şekilde burkulmasına sebep olan hikayesiyle insanoğlunun ne kadar aşağılık bir varlık olduğunu gözler önüne seren melek!

Mekanın cennet olsun !
bir vahşetin başrolü melek karaaslan.
töre değil bu bildiğin cinayet. bizim törelerimizde yeri yok bunun. töre diye diye işlediğiniz cinayete kafam girsin. ben haberi okurken kanım dondu ama bir melek bunu yaşadı, hemde başta ailesi olmak üzere herkesin şahitliğinde. kurban olan bir bebekte cabası.
bu vahşette emeği geçen herkesin Allah belasını versin.
savcılar umarım bu kadına yapılanlara karşılık en kısa zamanda soruşturma başlatırlar.
Radyoda ünzile var. Benim aklımda ise, koskaca kadından geriye kalan çocuk görüntüsü.
annesine kızıyorum önce. Biliyorum ki istese bir kadının yapamayacağı bir şey yoktur. istemedi diyorum.
Sonra babasına kızıyorum. eminim bütün kızlar gibi babasını kahramanı görüyordu. O kahramandan ne kaldı diyorum.
Sonra kardeşlerine kızıyorum. Neden melek e sahip çıkamadılar diye. Ya da neden sahip çıkmak istemediler.
sonra evlendiği kişiye kızıyorum insan gibi davranamadığı için. Vicdanını nerede düşürdüğünü merak ediyorum. Onla aynı havayı solumak beni ölesiye rahatsız ediyor.

Ama en çok annesine kızıyorum. Anne gibi davranamadığı için.
Allah rahmet eylesin. Çok üzgünüm.
Olaydan 6 yıl sonra biri gelip insani duygularla yazılmış tüm entryleri eksiliyor. Yetkili veya moderatör olsaydım bunu yapanın kim olduğunu araştırırdım. Çünkü insanlıktan nasibini almamış yazarın kim olduğunu merak ediyorum cidden.
Bu kötülüğü onaylamak mı lazım vahşi? Neyse sakinim as.
Melek oldu gitti Melek ama yıllar sonra bile onu öldüren şeytanlar burada onun anısına yazılan satırları eksiliyor...

Ne maksatla eksilediğini özelden yazsın da eşitlik sağlansın...