bugün

soruyorum kendime. sormayi hic birakmadimki, susmadiki icimdeki ses. susturamadim! bicak dayandi bogazima, hickira hickira aglamak yerine kahkaha attim. komik aslinda, kendime gülüyorum. hayata gülümsüyorum inadina. evet inadina! hayatla yarismaktan yoruldum demek bile midemi bulandiriyor. ellerim olmasada yüregim nasir tuttu. kalbim sikistikca bir yumruk daha attim gögsüme. bunuda yut dedim. yutki, bir sonraki gelene daha güclü daha hazirlikli ol. gögsümü yumruklarken kaburgalarimin batmasi o an icin zevk bile verdi. alin ulan dedim, sirf siz mi aci vereceksiniz? aha bende vuruyorum lan! duvarlar üstüme gelmiyor artik, bir oldum duvarlarla, onlarla yasamayi ögrenmeye calisiyorum, cünkü duvarlardan baska üstüme gelen yok. tekim ben tek. sayi ile bir. sadece bir cizgiyim, yazmasi bile basit olan en kücük sayi. kac harften olusuyorum ben? aglarken bile unutuyorum nedenini. sebep bile bulamiyorum varligima. bulamiyorum... kabus oyununda rol alan ucuz bir figüranim. son dakikada yoldan gecerken tesadüfen cagirilmis, eline 5 kurus sikistirilip, ezberlemesi gereken bir cümle tembih edilmis, maskesi takilip sahneye ansizin firlatilmis, firlatildigi gibi bir cirpida geri indirilmis bir zavalli. kücük bir sevincin baskalari tarafindan tekrar heba olmasini saymiyorum bile. hayatinin baskalarinin dudaklari arasindan süzülmesi ne tuhaf degil mi? hakim bey aslinda ben sucsuzum bile diyemeden gardiyanla tanisiyorsun. "al, hayatinin geri kalan kismini burada gecireceksin."boyun egmekten baska ne geliyorki elden. sesimi duyan kaale alan olurmu? ama dogru ya, ben onlar icin sadece bir cizgiyim, figüranim. sayi olarak bir, yani ben. kafami kaldirip etrafima baktigimda gördügüm sey sifirlar, aynaya baktigim da ise koca bir bosluk...
abi copy-paste'in dibine vurdum da, sen $öyle güzel $eyler yazabiliyorsun iki üç bi' $ey karala da karı kız kaldıralım adlı yeni tarantino filminin ba$ kahramanlarıdır.
tekrar tekrar kendilerine yöneltikleri "neden ben neden hayat" sorusudur. hayata ısrarla boş tarafından bakan insanlardır zira.

(bkz: anathema zanathema dinler hasta edersiniz adamı)
*
sanırım hiç bir zaman mutlu olamayacağım. istediğim her şeyin önünde cesaret engeli vardı ne onu aştım neden bu süregelenlikten şaştım..
küçük insanlar dediklerim hep hedeflerinin ilerisi için uğraşanlardı, ama ben en küçüğüyle aynada karşılaştım. hiç bir zaman kendime itiraf edemedim. sessizlik artık rahatlatıyor. insanlardan uzak kalmak sebepsizce ağlamak falan iyi işte, her şey böyle biraz ot gibi yaşatıyor ama olsun pek dinlemeye vakit kalmasın istiyorum içimdeki ses için. konuşmaya başlamasın istiyorum beni en çok kıranın o olduğunu biliyorum . gülmeye oruçluyum sanki ucuz bir şairin dediği gibi ama gerçekten kendimi kasıyorum susuyorum o kadar tepkisizim ki her şeye herkese bazen kendimden bile bıkıyoum..
uzaklar bakmak istiyorum odamın camı gökyüzüne bile hasret sanki hiç güneşi görmedi bu ev. hiç mutluluk hiç ışık görmedi.. hiç kahkahalar dolmadı duvarların içine sadece soğuk nemli duvarladı hep gözümde. çok daralıyorum bazen ama elimden geleninin en iyisini yapıyorum. belki ilerde deyip hayatımı başka hayatlara başka zamanlara erteliyorum.
edit: harf
kimisi hissettigi yogun duygulari bi sekilde yaziya döker, ana temayi, kafiyeyi, ulamayi umursamaz. sadece hissettiklerini yazar. kimine göre guzeldir hostur kimine göre koftidir. lakin kimi hötöröf herifler icinde ki abazan duygulari yaziya dökerek, kari kiz tavalama sanati diye adlandirir, kimisi bardagin boslugunda ki boslugun anlamsizligi yaftasi yapistirir. demezler mi adama "temanida al git" diye. evet evet milletin hislerinin avukatiyim. peki ya sen kahyasi misin?
(bkz: göte geldi aşkımız ikimiz de şaşkınız)
melankolik bir ruh haliyle yaşamak ve yaşamasını bilmek. alışmak belki de melankoliye...melankoliye veda edememek, ona son sözü söyleyemek ve onunla kalmayı seçmek. melankolik bir gecenin sabahında melankolik bir sembolizm eşliğinde şarkı söyler gibi yazı yazmak. yazılan her bir sözcükte melankolinin baskın gelmesinin kaçınılmazlığıyla yazmaya devam etmek. işte öyle birşey, melankolik bir bulutun içinde kalıp da çıkamamak, çıksa da gideceği yönü bilememek, bilse de o bulutun içinde yaşamaya geri dönmek...
sözlüğün en melankolik gecesinde yazarların kendinden geçmesi duygu sellerinde savrulup gitmesinden ibarettir. öylece entry girmek gelen bir kaç mesaja cevap vermektir gece. çıkıp kitap okuyayım perdeyi aralayıp dışarıya bakayım dersin. kalkamazsın. çünkü melankoli narsisttir. gösteriş meraklısıdır.
kimse görmüyorsa adı melankoli değil yalnızlık kalır.
öyle kadim dostumturki yalnızlık nereye gitsem o nereye baksam o alıstım aslında *
söylediğim şeylerin beni ne kadar orospu, ne kadar kahpe gösterdiğini duymaktan yoruldum...
bana bu tarz çemkirmelerle gelen her insana her zaman bok muamelesi yaptım...
siktiri bastım! umrumda değil dedim ve bunu hissettirdim...
neden?!
çünkü bu lanet dünyada benim ne hissettiğimi önemseyen benden başka tek bir kişi bile zaten yok...
o yüzden kendimi tanıtmak gibi bir ihtiyacım da yok..
herkesin bir savunma mekanizması var ve benim lanet duvarım da bu...
hiçbir şey yokmuş gibi salak saçma yorumlarla umrumda değil demeye devam edeceğim!
eğer umrumda olduğunu kanıtlamak için bir insana ağlamam zırlamam, açık açık her şeyi anlatmam gerekiyorsa, o insan zaten benim hayatımda değildir...
herkes aynı değil...
bazıları tek başına varolmak istiyor!
ben kimsenin bir şeyi değilim...
ben babamın kızı da değilim...
sevgilimin sevgilisi de değilim..
ben benim..
ve bundan herhangi bi rahatsızlık duyan varsa siktiri çok da rahat basarım..
o,arkamdan 3 gün üzülür...
ben ömür boyu düşünürüm...
lanet düzeni ardımda bırakmak istiyorsam, bırakırım...
kimsenin hayatımda olmasına izin vermiyorum...
benim lanet olası hayatım, benim lanet olası kurallarım!
ha! bir de beni alkolik sorumsuz ilan eden herkese de burdan cevap vermek istiyorum...
anlamaya çalışmak yerine yargıladığınız için madde en yakın dostumdur!..
bazen kendime yenildim bazen kendimi yendim...
kimseye yenilmedim;kimseyi yenmedim...
anılarımsa benim yaşattığım kadar yaşadılar...
ben yazdım ben oynadım.. yanlış mıydı?!
bile bile izin verirsin bazen aldatılmaya. göz yumrsın seni kandırmalarına. inanmak istediğine inanmaya devam edersin. herşey hayal ettiğin gibidir senin gözünde, görmek istediğini görürsün. peki ya gerçekler bir gün senin o hayallerinden kurduğun kağıttan duvarı yıkıverirse... herşey bir anda gürmeye başladığın yeni bir dünya haline gelir. gerçeklerle soğuk savaş... hayaller geri dönemeyeceğin kadar yıkık dökük... artık elin kolun bağlı hayatın sana getireceklerini bekliyorsun hiçbir şey talep edemeden, ve hayalsiz...