bugün

japonca. 'lütfen bekle' manasında.
efsanevi progressive rock grubu king crimson un 1981 tarihli discipline albümünde yer alan muhteşem balad. mükemmel gitar arpejleri, adrian belew in olağanın fevkinde vokalleri ve yine adrian'ın gitarından (belki inanmayacaksınız ama gerçektir) çıkardığı martı seleriyle mutlaka her genç kızın dinlemesi gereken bir şarkıdır.
sözleri şöyledir (14 şubattan önce çevirisini de yetiştirmeye çalışırım);

matte kudasai - king crimson

still by the window pane
pain like the rain that's falling
she waits in the air
matte kudasai
she sleeps in a chair
in her sad america...

when, when was a night so long
long like the notes i'm sending
she waits in the air
matte kudasai
she sleeps in a chair
in her sad america...
şarkıyı dinlememiş olup da merak edenler ve adrian'ın o sesleri nasıl çıkardığını görmek isteyenler için;

http://www.youtube.com/watch?v=izYUAq123ys
yukarıdaki 3 entry i saygı ile selamlıyorum.. bir de matte kudasai..
(bkz: walking on air)
king crimson'un 80'den sonra yaptığı bence en iyi şarkı. ben mi sapığım şarkıda mı bir şeyler var bilmem, seksi çağrıştırır bana.
king crimson'un en sağlam şarkısıdır.
ve ben deniz.
Yeni gelmiş yazar. Hoş gelmiş. Okumaya olan ilgisi de göz dolduruyor. (#25355917)
Muzik ve kitap zevkleriyle dikkatimi ceken yeni yazar. Ayni zamanda ilk basligima entry giren ilk yazardir. Hos gelmis.
oldum olası nick altı girmeyi pek sevmemişimdir.

ama ekmeği, domatesi ve sigarasıyla mutlu oluşu çok sempatik geldi.

arada yanlarına karper de koy ve hep böyle mutlu ol naif arkadaşım.

nick altı... sevmiyorum işte, yazamıyorum. içten insanı seviyorum ama.