bugün

Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığının Kahramanmaraş'ta gerginliği tırmandığı bir dönemde, 19 Aralık'ta kentteki Çiçek Sineması'na, o dönemin ender milliyetçi filmlerinden biri olan, Cüneyt Arkın’ın başrol oynadığı Güneş Ne Zaman Doğacak isimli filmin gösteriminde, saat 21:00'de Ökkeş Kenger adlı ülkücü bir gencin patlayıcı madde atması, olayların başlangıcı olarak Türk solu tarafından kabul edilmektedir.[1] Bombalama eyleminin sol görüşlü kişiler tarafından yapıldığını ileri süren kalabalık sağcı bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Kanımız Aksa da Zafer islam’ın ve Müslüman Türkiye sloganlarıyla seyirci kitlesini coşturarak Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği binalarına saldırdı. O bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve ikinci başkan Mustafa Kanlıdere'nin talimatları ile bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger Ankara'ya Ülkücü Gençlik Derneğine telefon ederek yardım talebinde bulundu.
Ertesi gün Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesi'nde bir kıraathane bombalandı. Bombalama sonucu kahvehanede bulunan mahalle sakinleri yerlere yattı. Bomba şans eseri kahvehane penceresinin altındaki betona isabet ederek kahvehaneye girmedi. Olay sonucunda bir tek mahallenin ileri gelen insanlarından Gıjgın Dede vefat etti. 21 Aralık öğle saatleri Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki sol görüşlü öğretmen silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi. O zamanki Kahramanmaraş valisi Tahsin SOYLU kentte askeri güç gönderilmesini istemiştir, ancak talebi uygun görülmemiştir. 22 Aralık'ta öğretmenlerin cenazelerinin getirildiği camide bulunan sağcı bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engelledi ve kalabalığın dağılması ile cenazeler ortada kaldı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile karşılaşmayan sağcı grup, kent çarşısına yürüyerek orada toplanmış olan Aleviler ve Sünnilerle çatışmaya girdi. Çatışmalarda üç insan öldürüldü.
22 Aralık gecesi sağcı gruplar Sünni mahallelerinde Alevilerin ertesi gün silahlı saldırı yapacağını anlatarak, kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. Aleviler ise silahlanmış ve çıkan olaylara cevap niteliğinde saldırılara hazırlanıyorlardı. Ve nitekim 23 Aralık'ta Kahramanmaraş'taki olaylar tarafların karşılıklı çatışmalarına dönmüştür.
24 Aralık'ta saldırıların polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine, polis ile halk arasında çatışmayı önlemek amacı ile kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı. Sünni kesim bundan istifade ederek Aleviler üzerindeki baskılarını arttırdı. insanlar galeyana gelmiş, durum kontrolden çıkmış ve il genelinde kaos ortamı yaşanmıştır. Günlerce süren karşılıklı saldırıları önlemek amacı ile Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderildi.
Maraş olayları patlak verdiğinde CHP iktidar, Bülent Ecevit ise başbakandı. Olaydan sonra CHP’nin içişleri bakanı ve ülkücülerin baş ajanı irfan Özaydınlı yaptığı açıklamada olayların sebebinin sol örgütler olduğunu söyleyerek partisinden büyük tepki almıştır. Sonrasında da içişleri bakanlığından istifa etmek zorunda bırakılmış, yerine Hasan Fehmi Güneş getirilmiştir. Bülent Ecevit, olayların kendisini uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerillalar tarafından çıkarıldığını bildirdi.

Sıkıyönetim olan Iller
Olaylar nedeniyle Diyarbakır, izmir, Suriye-iran-Irak gibi sınır boylarını çevreleyen iller de dahil olmak üzere birçok ilde sıkıyönetim ilanı gündeme gelmiş ve 26 Aralık 1978 saat 07.00'den itibaren istanbul, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Elazığ, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Gaziantep, Kars, Malatya, Sivas ve Şanlıurfa olmak üzere, toplam 13 ilde sıkıyönetim ilan edilmiştir. Daha sonra bu illerin sayısı arttırılmıştır.
Saldırılar sonucunda resmi verilere göre 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500'e yakındır.
Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş, çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açılmıştır. Sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. idam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulanmış ve cezaları azaltılmıştır. Sıkı yönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmamıştır.
Ceza alanların cezaları da 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelenmiş daha sonra da serbest birakılmışlardır. Bu kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında yer aldılar.
O zamanın CHP milletvekili Oğuz Söğütlü, Kahramanmaraş'ta yaşananların açık soykırımdan başka bir şey olmadığını, Alevi nüfusun yüzde 80'inin kenti terk ettiğini söylemiştir.
Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger yargılanıp berat etmiş, soyadını Şendiller olarak değiştirmiş, daha sonra da XIX. Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçilmiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kahramanmara%C5%9F_Olaylar%C4%B1
Alevi derneklerinin ilk defa maraş'ta yürüyüşüne sebep olan insanlık suçu. mhp kahramanmaraş il başkanı, eniklerinin zincirini sıkı bağla! her geçene ürüyorlar.
19 aralık 2010 tarihinde maraşta yürüyüşle anılmaya çalışılan acı olaydır. tarihimizdeki bir lekedir. yürüşteki vatandaslarımıza saldırmaya çalışan bir grubun tepkileri 32 yıl boyunca zihniyetin değişmediğini acı bir şekilde anlatmıştır. acıya bile saygının yok oldugunu vurgulamıştır.
maraş katliamının gerçek bir katliam olduğunu göremeyecek kadar ottan boktan bir beyine sahip olmak.*
Yeter işbilir:

Ali Rıza işbilir kaynım olur. Dumlupınar Mahallesi Neyzen Sokak'ta oturmaktayız. Ali Rıza işbilir'in polis memuru olan kardeşi Hacı Veli'yle yeni evliyiz. Kaynım Ali Rıza'nın evinde kalıyorduk. 23.12.1978 cumartesi günü öğleden sonra tahminen saat 15.00 sıralarında ellerinde balta, sopa, tahta, av tüfeği bulunan saldırganlar, oturduğumuz evin önüne geldiler. "işte sarı öğretmen Ali Rıza işbilir'in evi" diye bağırdılar. Dışarıdan evi kurşun yağmuruna tuttular. Bir kısmı dama çıkarak bacaları yıkmaya başladı. Sonra oturduğumuz evin kapısını, duvarlarını, kazma ve baltayla kırarak, sökerek içeriye girdiler. Ben, odada bulunan elbise dolabının içine girdim, saklandım. saldırganlardan bazıları ellerindeki tahta ile dolaba vurmaya başladılar. "Aman ben varım" diye bağırarak ve ağlayarak dışarı çıktım. Tahta ile bana vurmak isterken, elimi önüne siper ettim. Elim ve kolum ağır yaralandı. Bir ara fırsat bulup dışarıya doğru kaçarken, merdivenlerde kaynım öğretmen Ali Rıza işbilir'in karısı Ayşe'nin ve kızı Sebahat'ın orada yerde yattıklarını, üzerlerinde televizyon, biriket, taş, tahta parçalarının bulunduğunu, her taraflarının kan olduğunu görüp üzerlerine düştüm. Sonra kendime geldim ve kalktım, aşağıya doğru kaçmaya başladım. Arkadan tüfekle ateş ettiler, omuzumdan yaralandım. Sokakta birkaç evin kapısını dövdüm, hiçbiri içeri almadı. Arkamdan koşarak beni yakaladılar, evdeki ölülerin yanına götürdüler. "Türk müsün, gavur musun?" diye sorguya çektiler. Yaralarımdan kan akıyordu. Ben de "Türküm, buraya yeni gelin geldim" dedim. Birisi, "Bırakalım, bu Türkmüş" dedi. bazıları da "Elimize geçmişken öldürelim" diyordu. Üzerimdeki bilezik, küpe ve altınlarımı aldılar. Sonra beni aşağı indirerek caddeye doğru götürdüler. Cadde üzerinde Ali Rıza işbilir'in oğlu Mehmet'i sopa ve kalaslarla dövüyorlardı. Bir saldırgan, Mehmet işbilir'e "Bu senin neyin oluyor?" diye sordu. O da, "Benim amcamın karısıdır, yeni gelin geldi. Onu öldürmeyin" dedi. Beni oradan alarak bir düğün evine götürdüler. Sonra babamın evinin yakınına götürüp bıraktılar. Kaynım öğretmen Ali Rıza, karısı Ayşe, kızı Sebahat, oğlu Mehmet ve eşim Hacı Veli işbilir'i öldürdüler. Evlerini, eşyalarını da yaktılar.
Maviş Toklu:

24.12.1978 Pazar günü, saat 10.00 sıralarında mahallemizin Muhtarı Mehmet Yemşen ile Fevzi Görkem'in başında bulunduğu saldırgan bir grup, "Allah Allah, koministlerin kökünü kazıyacağız, büyük-küçük demeyin, komünistlerin kafasını ezin" diye bağırıyorlardı. Muhtarın elinde silah ve bayrak vardı. Diğerlerinin elinde silah, patlayıcı madde, gaz, benzin, sopa gibi saldırı malzemeleri vardı. Evime hücum ettiler, kapıyı kırarak içeri girdiler. Odada oturan kocamı (Kalender) alıp bahçeye çıkardılar. Ben de arkalarından koşarak çıktım. Muhtara, "Aman etmeyin eylemeyin, kocamı öldürmeyin, çoluk çocuğumu meydanda koymayın" diye çok yalvardım. Muhtar bana dönerek, "Çocuklarını götür, Karaoğlan beslesin, kocanı Karaoğlan'ın yoluna kurban kesiyorum" dedi. "Karaoğlan kim?" diye sorduğumda, "ECEViT" diye cevap verdi. Kocamı, gözlerimin önünde işkence ederek öldürdüler. Öldürülürken kocama sarıldım, üstüm başım hep kan oldu. "Aman muhtar etme eyleme, sen ne ediyorsun?" dediğimde "Pişirdik pişirdik, koministler gelsinler, hep yesinler" dedi. Saldırganlar, bu defa yakınımızda oturan kardeşim Hüseyin Toklu"yu götürmek için evinin etrafını sardılar ve kardeşimi içerden çıkardılar. Yine muhtara yalvardım yakardım. "Kocamı öldürdün, bari kardeşimi öldürme..." diye yalvarıyordum. Muhtar ise, "Hüseyin'i de Karaoğlan yoluna kurban ediyorum. Biz Karaoğlan yoluna bu sene kurban keseceğiz, bayram günü gelmiş" dedi ve kardeşim Hüseyin'i işkence ederek öldürdüler.

Sonra, karşımızda oturan ve bir gözü görmeyen çok yaşlı Cennet Çimen'in evine gittiler. Bu kadını, "Gel nene, gel nene" diyerek elinden tutup dışarıya çıkardılar. Cennet kadın, gözleri görmediği ve yaşlı olduğu için öldürülenlerden ve yakılanlardan habersizdi. Sanıklardan Cuma Yalçın ile Nuri Boğa tornavida ile Cennet kadının (80 yaşında) gözlerini oydular, sonra silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın çukuruna baş üzeri atıp, üzerine at arabasını devirdiler. Daha sonra hem bizim evi, hem diğer evlerin tümünü yaktılar. Fevzi Görkem, "Yürü, hadi seni kurtarayım" diyerek beni alıp götürdü. Bir süre yürüdük, aniden kalbim sıkıştı, yürüyemedim. Beni bırakıp gitti. Biraz dinlendikten sonra evime döndüm. Evimin her tarafı alev, kül ve kan... Azıcık dinlendim, askerlere haber vermek ve sığınmak için çıktım. Yolda Mustafa Göktaş, bir elini ibrahim Usta'nın boynuna sarmış, diğer elinde de tabanca tutuyordu. ibrahim Usta'ya, "Senin kanını evime akıtmayayım" diyordu. Götürdü, saldırgan topluluğun içine itti, topluluk ibrahim Usta'yı dövmeye başladı, sonra da onu öldürdüler.
görsel
görsel
görsel
görsel
hem insanları katlet sonrada bu katliyamı yapanların çocukları torunları burda sünniliğe ve akp üzerinden islama küfür et. hadi ordan ateistcikler.
alevilerin bilmem kaçıncı kere ezilmesi, vurulması, katledilmesi..
katliamın baş sorumlularından muhsin yazıcıoğlu'nun 2009 yılında maraş'ta helikopter düşmesi sonucu hayatını haybetmesi...
iste allah'ın adaleti.
mhp, din vs vs...

din her zaman tehlike arzeder, doğası gereği kendinden olmayanı kabul etmediği için ...

mhp ne zaman din ayağını bırakacak o zaman inandırıcı olabilir, en azından benim için.

peşin edit: sayısız entarimde anlatmaya çalıştığım şey bugün ortaya çıktı işte. istediğiniz kadar eksileyin çok ta fifi.
kurulan tezgahlara gelmenin apaçık göstergesidir. fitne tohumları ekilince neler biçilebileceğini görüp ders almamız gerekir. sünni inanışa sahip bir insan olarak içim acıyor.

ne olmuş kardeşim karşındaki aleviyse, ne olmuş kürtse, sen sünni/türk ana babadan doğmayı kendin mi seçtin? ya da karşındaki alevi/kürt ana babadan doğmayı kendisi mi seçti? kim sana sırf senin gibi düşünmüyor diye karşındakinin canını alma hakkı verdi?

hangi ayet hangi hadiste geçiyor?

inşallah bu memleket bu vatandaş o olayları bir daha yaşamaz.
dincilerin yani milli görüşçülerin sebeb olduğu katliamdır.
bir daha olmamasını dilediğimiz üzücü olay.
yine olsa yine gaza gelecek olan topluluğun yaptığı katliamdır. anma törenini bir grup mhp'li protesto etmiştir. yaptıklarından gurur duydukları ve pişman olmadıkları ortada ki "burası maraş burdan çıkış yok" sologanını yakıştırdılar duruma.

en fenası da katliamın en önde gelen sanıklarından ökkeş şendiller'in bu olayları balkonundan izlemesi ve " bu eylemlerin sonucunda olay çıkmasından korkuyordum. korkulan olmadı. bu eylemler, üniversite öğrencilerinin yumurta atma eylemine benziyor." demesi oldu.
dinci zihniyetin barbar yüzüdür. el kadar bebeleri alevi diye bacaklarından ayrırarak katletmişlerdir.

sözlükte mum söndü diye makara yapanlar bıyık altında gülmektedirler.
herkesin hiç bir şey bilmeden suçu milliyetçi-muhafazakar kesime atması. türkiye de derin devlet diye bir yapılanmadan haberiniz yok herhalde. birileri darbe yapıp ülkenin kahramanı olup ülkeyi kurtarması lazım ama önce ülkenin karışık, savaş halinde olması lazım değil mi? işte bu sahte kahramanlar kendilerince yarattıkları savaşı kendileri bitirmiş ülkeyi ele geçirmişlerdir. burada çıkıp ona buna çamur atmayın.
--spoiler--
herkesin hiç bir şey bilmeden suçu milliyetçi-muhafazakar kesime atması. türkiye de derin devlet diye bir yapılanmadan haberiniz yok herhalde.
--spoiler--

"kapıları da derin devlet mi işaretledi?" diye sorulması gereken, adı üstünde katliamdır.
o zaman merkez sağ ın en güçlü partileri ap, msp ve mhp nin, özellikle de msp ve mhp nin etkin rol oynadığı katliam. çoğu alevi, solcu( solcu derken sadece devrimciler anlaşılmasın, içlerinde chp liler de vardı) 150 kişi yaşamını yitirdi. olaydan sonra maraş lı alevilerin çoğu maraş ı terk etti.
"Çocukları katlettiler, kadınlara tecavüz ettiler, hamile kadınların karınlarını deştiler, insanları diri diri yaktılar ya da linç ettiler. Üstelik tüm bunlar gizli saklı değil, ayan beyan ortadadır. Öyle ki düzen gazetesi Hürriyet dahi, 'Bebeleri bile vurdular' diye manşet atmıştır."
Maraş Katliamı: "Bebeleri Bile Vurdular"
http://iscimucadelederneg...beleri-bile-vurdular.html
http://www.t24.com.tr/con....aspx?vid=3628&cid=27

ilk kez yayınlanan görüntüler.
http://www.psakd.org/maras_katliami.html
okuyun da zamanında neler yaptınız öğrenin faşistcikler okuyun.

(#13775368) bu yorumuma itafen abuk subuk mesajlar aldım. vay efendim türkeş söyleymiş böyleymiş.

az daha inanıyordum lan.
faşistler heryerde.
http://www.radikal.com.tr...12.2011&CategoryID=77
http://www.ensonhaber.com...a-konustu-2011-12-28.html
maraş katliamının simgesi doktorun açıklamaları insanın kanını donduracak cinsten.
cocuklari ve yasli kadinlari öldüren yobazlarin yaptigi katliam. hala cezalarini bulmadilar, türkiye vermedi, allah versin cezalarini!!!