bugün

inanmıyosan bak aha ceplerim.
hocamızın sandalyede geri yaslanarak esnemesi...
sıranın üstünde duran ayaklarıma kızgın ve saskınca bakan iyi niyetli hocamın fıldır fıldır gözleridir evet ne vardı öğle arasında bi şişe köpek öldüren içip derse girecek.
sofistler, insan zincirler altında bile özgürdür.
tek sorulu bir sınav.

soru : kendinizi nasıl tanımlarsınız ?
100 alan elemanın cevabı : sigara içiyorum. alkol kullanıyorum. okulu hiç sevmiyorum. zorla gelip gidiyorum aile baskısından dolayı. biraz agresif bir tipim vs.

ben de bir sayfa yazı yazdım aslında. ama mal gibi 25 aldım. neden ? ben de bu soruyu soruyordum tabi. itiraz ettim hemen. meğer hiç kendimi tanımlamamışım hocanın istediği şekilde. az kalsın hocaya küfür edip disipline verilecektim ama kurtuldum. bu da böyle felsefeye karşı olmayan ilgimin nedeni olarak anılarım arasına yerleşti işte.
itinayla 78 aldığım sınavlar. bir de dönem ödevini alıp vermezdim hiç. hoca da sağolsun beni sevdiğinden ses çıkarmazdı.
"herkes, herkes içindir."
felsefeye dair gel hatırladığım ygs sınavına son 1 hafta kala konuları bitirmem.
bizim hoca da geldi gitti 4 yıl boyunca habire bilge bilgelik sevgisi dedi dedi durdu işin ilginç yanı ne mi??
o yıl öss sınavında bilgelik sevigisi plisofya mı ne haltsa işte o çıktı en acısı da ben o soruyu yapamadım.

okula geldik sınavdan sonra bütün 12 ler yapmış aahhh aahhhh diyemedim be sözlük yapadığım soruya mı yanayım 12 leirn hepsinin yaptığına mı o hocanın 4 yıl bik bik konuştuğuna mı .
libido olmasaydı insanlık biterdi.
immanuel kant: insan zihni boş bir levhadır. tek bunu hatırlarım. ama dersler verimli geçiyordu.

edit: onu da yanlış hatırlıyormuşum la. *
derse ilgi az olunca derse nasıl gelsem ilginiz artar sorusuna dansöz kıyafeti ile cevabı alınca alınmış sevimli hocam kalmış aklımda.
Öykü Yarışması. Provaları vardı hem de her hafta felsefe dersi saatinde. Benim için inanılmaz bir mutluluktu dersten yırtmak. Çünkü hoca sürekli dini sorgulayıp insanı küfre götürecek şeyler söylüyordu. Bir dersine girdiğimde tartıştık hoca ile. Bir kaç hafta din konusunu açmadı. Sonra da provalar başladı zaten dersine girmedim.
Her şeyde bir hikmet var, o sene daha iyi anladım. Öykü Yarışmasına Hocamın ısrarı ile giren ben, felsefeden yasal olarak firar edeceğimi hiç düşünmemiştim... *
"hiçbir şey yoktur. olsa da bilinemez. bilinse de aktarılamaz" gorgias
Derste yazilida yemek yemek sakiz cignemek serbesti. Birde yazilida ogretmen kopya kagitlarimi aldi sonra felsefe kitabini sonra arkadasimla kagitlari degistirince sinavi iptal etmisti.
her görüş mantıklıdır ama hiçbirinin kesin doğruluğu yoktur.
tuvalete gittiğinizde duvara bakacağınıza o 10 dakikayı felsefe testi çözerek geçirin. ygs'de soru kaçırmazsınız.

(bkz: davut diri)
Lisede ergenlikle birlikte değişen hormonların sayesinde ne Immanuel Kant ne de Descartesin sözleri kaldı aklımda. Tek aklımda kalan; yeni mezun hocanın dipdiri dolgun göğüsleridir.
platon un eflatun diye bi lakabi oldugu.
tesekkurler makina.
göte giren şemsiye açılmaz.
sayisalcilar olarak hiç bir halt anlamadigimiz felsefe dersinden müthiş bir kopya organizasyonuyla gecmemiz.
hangi sandalye.
sayısalcı olmama rağmen yüksek notlar alıyordum.hatta bir keresinde okulda 2 100lük kağıttan biri benimkiydi.hoca kopya mı çekiyorsun diye sormuştu?
Düşünüyorum öyle varım, sözünün gerçekten ne anlattığı.
her felsefe dersinin başında hoca bir hikaye anlatırdı biz de ne olduğunu söylerdik.