bugün

sadece parayı bulmamışlardır, dünya üzerindeki ilk kültürel faaliyet olan tiyatroyu ve sahnesinide onlar bulmuşlardır, yunan mitolojisin sonradan yazılan bazı kısımları lidya halkının inanışlarından derlenip yunan mitolojisine aktarılmıştır.

sanata olan düşkünlükleri ölülerini koydukları mezarlardan bellidir, lahit olarak adlandırdığımız bu mezarları bu gün bile yapacak ustalar bulunmamaktadır.

lidya kavmi malesef günümüze kadar varlıklarını bir bütün olarak sürdürememişlerdir, sanıldığının aksine yok olmuş bir kavim değildir, dünya üzerinde hala 15 000 kadar lidya lı olduğu yapılan araştırmalarda kesinleşmiştir.

türkiye de yaşıyan lidyalı sayısı 500 ün üzerindedir, ben ve ailem bu sayının içindedir.
iç Batı Anadolu da kurulmuştur.
Ticareti geliştirmek amacıyla Kral yolunu yapmışlardır.
Madeni parayı ilk defa kullanmaya başlamışlardır.

bu kültüre ait en önemli kalıntılardan biri olan Sard harabeleri Salihli/Manisa'dadır *
"parayı bulunca götleri kalktı"
(bkz: cem yilmaz)
parayı bulunca götü kalkan uygarlıktır.
kralının adı "kabbafi" olan devlet.

(bkz: kralı gelse tanımam)
parayı bulup başımıza bela etmiş a..na kodumu uygarlığı.
ne bok varda parayı buldunuz? rahat mı baktı? bakın sizin yüzünüzden kaç milyar insanlar parasız, aç ölüyor.

tarih elbet sizi "tarihin en aptal topluluğu lidyalılar!" diye yazacak.
parayı buldu tamam ama kredi kartını bulan ibneden daha günahsız bir millettir lidyalılar.
Lidyalıların son kralı Krezus hemen hemen Anadolu'daki tüm kıyıları ele geçirdikten sonra bir kahinin yanına gider ve ondan akıbeti hakkında bir şeyler öğrenmek ister. Kahin de "Eğer Kızılırmak'ı geçersen büyük bir imparatorluk yıkılacak." der. Bunun üzerine kral Kızılırmak'ı geçer ve perslerle karşılaşır. Lidyalılar bu savaşı kaybeder ve büyük bir imparatorluk yıkılmış olur.
Lidyalılar - Devam...

Halikarnas balıkçısı Cevat Şakir Heraklid sülalesini şu şekilde anlatır.

Efsaneye göre Herakles, kahramanca işler peşinde dünyayı gezerken Lydia'ta varmış. Lydia Kraliçesi dünya güzeli Omphale'yi orada görmüş ve aşık olmuş. Bu aşk ile kahramanca işler yapmaktan vazgeçip kendini Omphale'ye bırakmış. Bir süre sonra 3 oğulları olmuş ve bunlar Lydia'nın Heralid sülalesini kurmuşlar.

Heraklid sülalesinin son kralı Kandaules'tir. Kandaules (köpekboğan) yaşlanıp bunadıktan sonra karısına yeniden âşık olur. Mızrak taşıcılarından biri olan Gyges'e sürekli karısından bahseder durur. Bir gün Gyges'e "Ben karımın güzelliğinden bahsederken bana inanmıyorsun. Ama onu çıplak olarak görmen gerek" der. Gyges önce kabul etmek istemez ama kralın buyruğuna uymak zorundadır. Kral onu yatak odasına gizler. Kandaules'in karısı Gyges'in onu soyunurken izlediğini görür. Ertesi gün Gyges'i yanına çağırır ve kralı öldürmesini söyler. Bu emri yerine getiren Gyges Kraliçe ile evlenir. Böylece Lydia'da 3. Sülale olan Mermnadlar dönemi başlar.

Heraklid Sülalesi'nin son kralı gerçekten de Kandaules'tir. Eski Çağ yazarları onun Mermnad sülalesinden Gyges adında birisi tarafından tahttan indirildiği konusunda hemfikirdir. Böylece Lydia'nın yükseliş dönemi de başlamış olur. Bu döneme kadar Maionia olarak anılan bölgenin adı Lydia olarak değişir ve Hyde denilen başkent Sardes olarak anılmaya başlar.

Gyges Lydia'nın Mezopotamya ve Doğu Anadolu ile Ege kıyıları arasındaki coğrafik konumundan yararlanmak amacı ile ticaretin gelişmesine ve bölge topraklarının verimli olması nedeniyle de tarıma önem vermiştir. Ekonomik gelişmede barışın önemini kavrayarak doğuda Asurlular'la, batıda iyonyalılarla iyi ilişkiler kurmuştur. Topraklarının güvenliliğini sağlayarak Lydia'yı doğu ve batı arasında bir köprü durumuna getirmiştir.

Güçlü bir ordu kuran Gyges, Frigya'yı yıkıp Lydia'ya yönelen Kimmerler'in ilk saldırısını püskürtüp liderlerini esir almayı başarmış ancak ağır demir kılıçlar ile saldıran Kimmerler'in 2. Saldırısına dayanamamıştır.

Savaş alanında ölen Gyges'in yerine oğlu Ardys tahta çıkmış ve Kimmerler'e karşı Asur Kralı Asurbanipal'den yardım istemiştir.

Daha sonraki Lydia kralları da Gyges'in politikasının izinden gidip ülke sınırlarını sürekli genişletmişlerdir. Kral Alyattes döneminde iran'da Med imparatorluğu güçlenmiş, Kızılırmak (Halys Irmağı) boylarına kadar ilerlemiştir. Böylece o dönemin iki büyük gücü karşı karşıya gelmiştir. 5 yıl süren savaş, 28 Mayıs 585'te gerçekleşen güneş tutulmasının her iki devletçe tanrılar tarafından yollanan bir barış çağrısı olduğuna yorumlanması ile sona ermiş ve Kızılırmak (Halys) iki devlet arasında sınır kabul edilmiştir.

Lydia tahtına Alyattes'ten sonra oğlu Kroisos geçmiştir. Lydia'nın son kralı ve Mermnadlar'ın 5. Kralı olan Kroisos, devraldığı güçlü ve zengin devletle ününü kısa sürede tüm ilkçağ devletlerine duyurmuştur. En zengin dönemini bu kral ile yaşayan Sardes, eski yunan kültürü ve sanatının en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Kroisos'un dillere desten zenginliğinin kaynağı, bağlı bölgelerden haraç olarak alınan vergiler, ticaret gemileri ve ülkenin doğal zenginlikleridir. Bu gelir kaynaklarından en önemlisi altın madenleriydi.

Kroisos krallığının ilk yıllar hemen hemen tüm Ön Asya'da barışın hakim olduğu bir zamana rastlar. Bu tarihlerde Ön Asya Med, Lydia, Babil ve Kilikya devletleri arasında paylaşılmıştı. Ama iÖ. 547 yılında Perslerin başına geçen Kyros, Med kralı Astyages'e karşı isyan çıkarıp onu tutsak edince tüm siyasi düzen bozulur. iÖ. 6. Yy.da gelişen bu pers tehlikesini zamanında fark eden Kroisos ilkbahar aylarında Kapadokya'ya doğru yola çıkar. Bu süre içinde Persler de Kızılırmak kavisi içine gelmiş bulunuyordu.
Perslerin teslim olması durumunda ona satraplık vereceği teklifini çok gurur kırıcı bulan Kroisos bu teklifi reddeder. Bir türlü sonu gelmeyen savaşta kış şartlarını da düşünen Kroisos, ordusunu Lydia'a geri döndürür ve büyük kısmını bir sonraki bahara kadar terhis eder. Pers kralı Kyros ise ordusuyla Halys Çayı'nı geçer ve Sardes yakınlarında gelir. 14 günlük kısa savunmanın ardından Sardes düşer ve Lydia krallığı da son bulur.

Lydia'nın Pers egemenliğe girmesi Anadolu'da şok etkisi yaratsa da bir süre sonra Tüm Anadolu Pers egemenliğine girer. Kroisos'un akıbeti hakkında çeşitli söylenceler vardır. Kimine göre öldürülmüş, kimine göre de kendini yakmak istemiş ancak başarılı olamamıştır.

Tarihte paranın ilk olarak kimler tarafından bulunduğu bilinmese de taşınabilir ilk para da Lydialılar tarafından bastırılmıştır. Altın ve gümüş karışımı olan sikkeler saklanabiliyor ve hafif olduklarından kolaylıkla taşınabiliyorlardı. Bu büyük icat sayesinde ilk çağ dünyasının ekonomik gelişimini büyük ölçüde etkilemiş hatta tarihin akışını bile değiştirmiştir.

Lydialılar'ın dini ile ilgili pek fazla bilgi olmamakla birlikte Ana Tanrıça "Kybele" ye karşı büyük saygı gösterdikleri bilinmektedir. Manisa yakınlarındaki Spylos Dağı'nda bulunan iÖ. 13.yy.a ait bir kabartmadan, Ana Tanrıça'ya bölgede 2000 yıldan beri tapıldığını anlamaktayız.

Lydialılar'ın en büyük saygıyı gösterdikleri tanrıçalardan birisi Artemis idi. Lydia kral ve soylularının ölüleri de Friglerde olduğu gibi yığma toprak tepeler (Tümülüs) altına gizlenen odalara gömerlerdi.

Sardeis'in kuzeyinde ve Hermos Irmağı'nın öte yakasındaki bugün "Bin Tepeler" denilen bölgeye en çok ve en büyük Tümülüslerini yapmışlardır. Bu mezarlardan büyük boyutlarıyla ayrılan iki tanesinin, doğudan batıya doğru Mermnad Sülalesinin krallarından Alyattes ve Gyges'e ait oldukları sanılmaktadır.

Lydia dili Yunan ve Frig alfabelerine benzeyen 26 harfli bir alfabeyle yazılmış yazıtlara dayanır. Yazıtların çoğu mezar stellerine (mezar taşlarına) aittir. Hint- Avrupa dil grubunun Hitit- Luvi dil yapısına girmektedir.

Not: entry tamamen ders notlarımdandır.
paranın mucidi halk.
Parayı bulup bizi ayakta sikenler. Sizinde aq
Lidyalılar dan çok çekdim ben.

Lisede çok vasat bir tarih sınavı anım var her ne kadar utansamda anlatıcam ulan.
Tarih hocasını pek sevmemişdim, lisedede asiyiz ya sınavınıda çalışmadım. Sanıyorum ki; ilk tarih sınavıydı.

Soru: Parayı kim bulmuştur.
Cevap: Napolyon

Bitmedi hoca bunu, sınav sonuçlarını okurken herkese anlattı. Sınıf koptu ben nakavt.
Lidyalılar - bölüm 1

ilkçağda kabaca bugünkü Gediz ve Küçük Menderes vadilerini kapsayan bölge'de kurulan bir uygarlıktır.

Ülkenin kuzey sınırı ise Hermos grabeninin kuzey kıyısından Temmos Dağı (bugünkü Demirci Dağı) ve Dindymos (bugünkü Murat Dağı) kadar uzanmaktaydı.

Batı sınırını Magnesia ad Sipylos (bugünkü Manisa) kenti oluşturmaktaydı. Bunun batısında Ionia bölgesi vardı.

Güney sınırını Aydın Dağları (Mesogis) oluşturmaktaydı. Bu dağların güneyinde ise Maiandros Irmağı (bugünkü Büyük Menderes) ve Karia bölgesi uzanıyordu.

Ülkenin doğu sınırı kesin olarak bilinmemektedir. Herodotos Lydia ile doğudaki Frygia arasındaki sınırın Karrura denen bir yerleşmede olduğunu ve Lydia kralı Kroios'un buraya sınırı belirten bir taş diktirdiğini söylemektedir.

Son yıllarda Lydia ülkesinin sınırlarını Lydce yazıtlar ve Lydialılar'ın soylu ölülerini gömmede kullandıkları yığma mezar tepelerinin (Tümülüs) dağılımıyla saptama yoluna gidilmiştir.

Lydialılar'ın bu bölgeye ilk varış tarihleri bilinmez. Kimileri Lydialılar'ın tunç çağı sonlarında, Frigler ile aynı zamanda (iÖ. 1200) Anadolu'ya geldiklerini söyler. Kimileri de Lydce ve Hitit dili arasında benzerlikler olduğunu ve Anadolu'ya iÖ. 2000 yılları başlarında geldiklerini söyler. Lydialılar ise kendilerini güney komşuları Karialılar ve Kuzey komşuları Mysialılar ile aynı kökene dayandırırdı.

Anlaşıldığı üzere Lydialılar'ın köken sorunu hala çözümlenebilmiş değildir. Ancak bütün bu karmaşaya rağmen onların Hint-Avrupalı bir kültüre sahip olduğunu bilmekteyiz. Lydia Uygarlığı ise Anadolu'ya dışarıdan gelen Hint Avrupa kökenli insanların Anadolu'nun yerli halkı ile kaynaşması sonucu doğmuştur.

Ana Lydia bölgesi doğal kaynaklar açısından son derece zengin bir bölgedir. Ulaşıma elverişli olmayan fakat balığı bol Hermos ve Kaystros ırmakları tarafından sulanan yeşil vadilerde yağmurlar sürekliydi ve toprak çok verimliydi. Dağlar ormanlarla kaplıydı ve bu ormanlardan ev yapmak ya da ateş yakmak amacıyla keresteler elde edilebiliyordu. Kerpiç ve çanak çömlek yapımında kullanılan kil yatakları oldukça zengindi. Lydia vadileri geniş otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık ve tarıma elverişliydi. Tmolos Dağları'nda (bugünkü Bozdağlar) şarap yapımında kullanılan üzümler yetiştirilirdi. Yine bu dağlardan parfüm yapımında kullanılan safran elde edilirdi ve üretilen parfümler Mısır'a, Lübnan'a kadar verilirdi.

Maden bakımından da zengin olan bu bölgeden gümüş, bakır, boya yapımında kullanılan arsenik ve kozmetik yapımında kullanılan antimuan çıkartılırdı. Aynı zamanda boyacılıkta kullanılan sarı renkli aşı boyası ve yünleri yumuşatmakta kullanılan kükürt yatakları da vardı.

Lydia krallığının iÖ. 7-6. Yy.da siyasal bakımdan önemli bir yer durumuna sokan olay, Hermos Irmağı'nın Tmoloslar'dan çıkan bir kolu olan Paktalos Çayı'nın (bugünkü Sardçay) taşıdığı alüvyonlarda altın olmasıydı.

Paktalos Çayı'nın altın taşıması Bir Frig mitinde şöyle açıklanır.

Efsaneye göre; şarap tanrısı Dionisos'un yoldaşı Satiros, Frigya'yı gezerken Midas'ın gül bahçesinde uyuyakalmış. Satiros'u bulup, on gün on gece sarayında ağırlayan Midas'ın konukseverliğinden etkilenen Dionisos, kralın bir dileğini gerçekleştireceğini söylemiş. Kral Midas da her dokunduğunun altına dönüşmesini ve böylece daha zengin olmayı istemiş. Ancak yemek için dokunduğu yiyecekler, içecekler ve ünlü gül bahçesi bile altına dönüşünce, kral Dionisos'dan bu uğursuz gücü geri almasını istemiş. Midas'ın durumuna acıyan tanrı Dionisos krala Paktalos Irmağı'nda yıkanmasını söylemiş. Bu ırmakta yıkanan Midas, her tuttuğunun altına dönüşmesinden kurtulmuş. Ve o günden bugüne bu ırmakta bulunan altın parçacıkları bu efsaneye bağlanmıştır.

Koyun, keçi ve atların otlaması için çok sayıda otlak vardı. Bu bölgenin atları Frig atlarıydı ve hızlı, dayanıklı ve güçlü atlardı.

Lydia bölgesinin doğal kaynakları bunlardı. Ve bu kaynaklar bölgenin yaşamaya elverişli olmasını sağlamış ve zaman içerisinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapmasına neden olmuştur.

Herodot'a göre Lydia'da üç ayrı kral sülalesi birbiri ardına hüküm sürmüştür. Bunlar Atyadlar( Attis'ten gelen soy), Heraklidler/Tylonidler (Herakles'ten gelen soy) ve Mermmadlardır.

2. binyılın 2. Yarısında Lydia'da yaşadığı ileri sürülen Atyad ailesi ile ilgili elimizdeki bilgiler oldukça efsanevi niteliktedir. Lydia'da böyle bir sülale var olduysa bunun Büyük Hitit imparatorluğu Kralı 4. Tuthaliya zamanında yaşamış olması gerekir. Nitekim Hitit imparatorluğu'nun güçlü krallarının sonuncusu olan 4. Tuthaliya'nın bu bölgede yer alan Assuwa Konfederasyonu'na karşı düzenlediği seferlerden söz eden çiviyazılı tablette adı geçen prens Malazatti'nin Lydia'lı Xantos'un kayıtlarında geçen Meles ile aynı olması olasıdır.

Sardeis'teki ilk yerleşme ile ilgili yeterli bilgi yoktur. Çok dar bir alanda kazı yapılmış ve akropol iyi incelenmemiştir. Bununla birlikte Sardeis'in Tunç Çağının sonlarında bir Anadolu köyü özelliklerini taşıdığı tespit edilmiştir. Tunç Çağı sonlarına ait tabakalardan ölülerin yakılıp küpleri içinde gömüldüğü keşfedilmiş, ağaç dalları, kamış ve çamurdan yapılmış, daire biçiminde bir kulübe bulunmuştur.

Amerikalı arkeologların Sardeis'te yaptığı sondaj çalışmalarından detaylı veriler elde edilemese bile bu halkın Yunanistan ile kültürel bağlarının olduğu söylenebilir. Bulunan geç Miken türü seramik parçaları bu kültürel bağın ispatıdır.

Sardeis, Tunç Çağı'nın sonlarında bir düşman saldırısı sonucu yıkılmıştır. Bunun 1200 yıllarındaki Trak kavimlerinin saldırısı sonucu olduğu düşünülebilir. Yıkımdan sonraki yıllarda Sardda başa geçen Heraklid ya da Tylonid Ailes'nin Trak kökenli olması bu görüşü destekler niteliktedir. Ancak bu yıkımın Hitit imparatoru 4. Tuthaliya tarafından da yapılmış olması olasıdır. Çünkü bu dönemde bölgeye Hitit Saldırılarının olduğu bilinmektedir. Manisa yakınlarındaki Sipylos Dağı'ndaki (bugünkü Sipil Dağı) Hitit kaya kabartmaları Hititlerin etkilerinin batıya doğru genişlediğinin kanıtıdır.

Herodot'un verdiği bilgiye göre aralarında Friglerin de bulunduğu Traklar'ın göçleri esnasında Lydia'da bir sülale değişikliği olur. Atyadlar'ın yerini Heraklidler alır. Yunanlılarca Tanrı Herakles(Herkül) ile bağlantı kurularak Heraklidler denen bu sülaleye Lydialılarca Tylon adlı bir kahramana atfen Tylonidler denilmiştir.

NOT: entry tamamen ders notlarımdır.
(bkz: sardes)