bugün

1994 luc besson yapımı aksiyon-suç ve drama filmi.

Mathilda (natalie portman), 12 yaşında bir kızdır: babası uyuşturucu işinde, belalı bir adamdır ve küçük erkek kardeşi, üvey ablası ve üvey annesiyle yaşamaktadır. Bir gün babasının başı uyuşturucu ticareti yapan dea ajanları stansfield ve tayfasıyla belaya girince stanslar mathildaların evini basıp bütün aileyi kurşuna dizer, olaydan sadece o an markette olan mathilda kurtulur.

Mathilda eve döndüğünde ve kapının önünde silahlı bir tip görünce olayı ayıkarak yan kapı komşusu leon’un (jean reno) kapısını çalar. Leon kapıyı açar ve mathilda’nın hayatını kurtarmış olur. Mathilda ve leon’un hikayesi de böylelikle başlamış olur.

Mathilda ve leon ikilisinin ilişkisi aslında bir sahnede çok güzel özetlenir:

«Léon: You need some time to grow up a little.

Mathilda: I finished growing up, Léon. I just get older.

Léon: For me it's the opposite. I'm old enough. I need time to grow up.»

Mathilda erken büyümüş 12 yaşında bir kızdır. leon ise yaşça büyümüş ancak abd’ye geldiği 19 yaşından beri hayatını sadece hayati fonksiyonlarını devam ettirmekle geçiren bir adamdır. Zaman, birisi için hızlı birisi için yavaş akmış ve iki karakteri aradaki büyük yaş farkına rağmen ortak bir temada buluşturmuştur. ikili birlikte mutlu olmayı, eğlenmeyi ve en önemlisi “sevgi”yi öğrenmiştir.

Sevgi demişken filmin en çok eleştirildiği konuya, yani pedofiliye gelelim. Mathilda; leon’a duyduğu hayranlığı aşka dönüştüren bir kız. Burada bir baba-kız ilişkisi yerine neden işin romantizme döküldüğüne ben de anlam veremedim. Bir noktada yönetmenin gerçekçi bir senaryo adına, mathilda’nın leon’a duyduğu hayranlığı gayriahlaki bir aşka yorduğunu yansıtmak istediğini düşündüm ancak bu senaryoda bir noktada mathilda’nın, ortadakinin romantik bir ilişki olmadığını net şekilde kavraması ve bunun seyircilere de açık şekilde yansıtılması lazımdı. Lakin bunun tersine iş bazı noktalarda romantizmi de aşıp cinsel çağrışımlı sahnelere (mathilda’nın ilk sexini leon ile yapmak istemesi, onu öpmeye çalışması…) ve hatta son sahnelerde leon’un da -açık olmasa da- romantik cümleler kurmasına kadar vardı. Besson, bunun tek taraflı bir ilişki olduğunu ve bu sebeple romantik sahnelerde kontrolü tamamen Natalie portman’a verdiğini iddia etse de filmde net bir romantizm reddi olmadığı ve bu durumun da gayriahlaki olduğunu ifade etmek zarurettir.

Filmin karakter gelişimi konusunda da sınıfta kaldığını düşünüyorum. Leon’un bütün değişiminin son sahnelere saklanması ve filmdeki kötülerin (stan ve old tony) safi kötü olup karakter alt yapılarına sahip olmamaları bunun sebebi. Bu konuda görece iyi olan mathilda karakterinde de en azından ilk cinayet sonrası bir iyi-kötü sorgulaması görmek, filmin drama yönünü kuvvetlendirirdi.

Aksiyon kısmı başlarda fena olmamakla birlikte son baskın sahnesini abartı buldum. O kadar kuvvetli bir polis timi, elbet baskın yapacakları binanın havalandırmasını da hesaba katarlardı bence. Yine leon’un tavandan sarkıp 3-5 tane makineli tüfekli adamı indirmesi de fazlaya kaçılmış bir sahneydi, karşısındaki adamlar sokak serserisi değil özel bir tim sonuç olarak.

Bence filmi taşıyan şey, film çekimlerinde 11 yaşında olan Natalie portman’ın fevkalade oyunculuğu. Benim için filmi taşıyan nokta bu oldu. Leon’un kapıyı açmasını beklerkenki ağlama sahnesi, şarap içtiklerindeki kahkahaları, sorgularken yaptığı boş bakışları filme gömlek atlatmış.

En iyi oyuncu: Natalie portman (mathilda)
Puanım: 7/10
az önce bininci kez bitirdiğim film.
brawl stars varlığını bu karaktere borçludur net.
izlemediğim ve izlememekte ısrar ettiğim filmlerden biri. Yalnız şarkısı çok hoş.
"Sanırım burada rahat edeceğiz, Léon" repliği üstüne Shape Of My Heart girer ve o an ağlamaktan başka bir şey yapamayız.
Tam ismi leon the professional olan filmdir. Bir mucize olsa da ikinci filmini de çekseler.
bana kattığı en harika düşünce şu oldu:

"intikam iyi bir şey değil, Mathilda. inan. Unutmak daha iyi."

aklıma her geldiğinde hüzünle karışık gülümseten on numara yapımlardan biri.
akimbo snakeshot kullanan hiledir.

yakışmadı leon.
cidden sağlam araba içi baya konforlu motoru iyi ama fiyatları baya arttı beklemek gerek biraz.
Sırf kaktüsümü balkondan balkona güneş görsün diye taşıdığım için benzetildim xd.
görsel
ilk seferden sonra izlemeyi içimin kaldırmadığı, ciddi ciddi üzüldüğüm için bir daha izleyemediğim film.
ama şu anda açıyorum çünkü kaybedecek bir morâlim, düşecek bir modum zaten yok.
görsel
şişirilmiş bir balondur desem çok mu ayıp ederim bilemediğim ama övüldüğü kadarda beğenmediğim film.
Uyku umurumda değil. Ben aşk istiyorum ya da ölüm.
Sevdigim filmler arasinda ilk ona girer.
Keşke Pedofili öğeler içeren bir film olmasaydı da içimize sindirerek izleyebilseydik.
Leon’un devamlı surette süt içmesi sinema tarihinin önemli alegorilerinden biridir.
Eski sewimin en sevdiği filmdi. Ben çok etkilenmedim bu filmden ama gary oldman yine döktürmüştü valla.
vay vay vay vaayy ciger bu cigerr.
görsel
Kim ne derse desin, oyuncuların rolleri, filmin hikayesi ve ince ayrıntıları bal gibi olan, insanları final sahnelerinde ağlatan, duygusal bünyeleri 1-2 gün/hafta bunalıma sokabilecek ve gayet net bir mesaj veren bir filmdir.

Film için maalesef ki yanlış yorumlar yapılmış, film içinde olanlar film içinde kalsın. Biz filmden ne çıkarıyoruz ona bakalım,

1. Sigara ve uyuşturucu zararlıdır. Uyuşturucuya bulaşırsanız bir gün kapınızın deliğine sakız yapıştırıp sonsuzluğa yolcu olarak gidebilirsiniz.

2. Sevgi, insana her şeyi yaptırabilir. Filmin ismi boşuna sevginin gücü değil tabi ama illa birilerini vurmanıza, dünyayı ayağa kaldırmaya gerek yok. Kendince fedakarlık gösterebilirsin. Zaman ve mutluluk olabilir.

3. Her zaman kendinden de sağlam birisi olmalı hayatında. Yanlışlarını düzeltmek için değil, gerektiğinde yol göstermeli.

4. Aşk, her şeyi mahvetmek için güzel bir sebeptir. * Kurulu bir düzenin vardır, ev-iş veya okul arasında gidip gelirsin, maziden arkadaşlarla buluşursun bazen yada tek takılırsın. Kafan eserse istediğini yaparsın. Gel gör ki birisini seversen hatta canından çok seversen işler bir tökezlerse az önce saydığımız şeylerin hepsi de gider. Ama neden güzel sebep diyoruz çünkü birisi bir zamanlar, "aşksız geçen ömrüme yazıklar olsun" dedi. * (bkz: batsın bu dünya)

5. Son olarak, hayat kısa. Evvet, ne kadar uğraşıp dursak da hayatın kısa olduğunu unutuyoruz ancak çok yakınlarımızdan birisi vefat ederse kısa olduğu kadar acı bir gerçek olduğunu da hissediyoruz. Bu filmde leon'un ölmesine üzülmeyen yoktur sanırım, adam hayatını yaşasa üzülür müydük? Bu yüzden hayatı güzel yaşayalım. Yaşadığımız olayları güzelleştirelim. Bunu çok basit şekilde yapabiliriz.

izledikten yıllar sonra niye böyle bir entry girdim, bir arkadaşım doğum günümün 2 hafta geçmesine rağmen hediye olarak bana bugün Mathilda ve leon'un karşılaştığı bir tablo yollamış. Kendimi onun yanında Mathilda gibi hissettiğim doğrudur. *
luc besson'un en sevdiğim filmi. film cok tutulduğu için daha sonra benzer bir senaryo ile wasabi'yi çekmiş ancak başarılı olamamıştır.
Hala izlemediğim filmdir.
Her şey bir yana sadece gary oldman’in oyunculuğu için bile izlenmesi gereken bir filmdir.