bugün

sadece 1 konserLik için tekrardan bir araya geLEcek oLan gruptur.. bonzo oLmadan yapıLacak bu konser biraz sönük geçecek oLsada zeppeLin hayranLarını bir hayLi sevindirmiştir.. konser tarihi 26 kasım 2007'dir.. bu konseri kaçırmak istemiyorum ama vize aLamamın imkansız oLduğu aşikardır.. ne yapaLım.. yapıLacak konserin dvd'sinin çıkmasını bekLeyeceğim.. ayrıca; konserin geLiri ahmet ertegün vakfına bağışLanacaktır..
efsane rock grubudur. rock müziğin bugünkü konuma gelmesinde büyük bir pay sahibidirler. her parçaları ayrı bir güzeldir.
nedense türkiye de hep deep purple ile kıyaslanmıştır,bir nevi ekürisidir.
ama bence aralarında tarz-tavır anlamında epeyce bir fark vardır.
dahası led zeppelin müziğinin kültürel-coğrafi skalası daha geniştir.
(bkz: bunu senin için yaptık ahmet)
http://www.ntvmsnbc.com/news/419792.asp
blackdog isimli efsane parcalari hala her sabah beni uyandiran asmis,olmus,bitmis,"once in a life time" ilahlarin biraraya gelmesine verilen isimdir kanimca.
benim gözümde dünyanın bir numaralı rock grubudur. henüz onlar gibisini görmedim ne kadar burada kıyaslama yapacak olsak da efendim bu grup kendi türünde efsanedir, bir tanedir.
''she's just a woman''la benim nezdimde bu işi aşmışlardır.
biraz geride kalmış çok da bilinmeyen ''good times bad times'' da en güzel led zeppelin parçalarından sadece biridir.
"she's just a woman" mısrası "living loving maid" adı parçalarında geçen, dünyanın en büyk rock grubu.ayrıca sözü geçen şarkı nedendir bilinmez konserlerde-benim bildiğim kadarıyla- hiç çalınmamıştır.**
benim baktığım yerden bakınca, gelmiş geçmiş en iyi rock / blues grubudur. since i ve been loving you adlı başyapıtın sahibi grup.
hayatım boyunca dinlemekten asla vazgeçmeyeceğim gruptur.
rock müzik tarihinde en çok plak satan grupların başında olmaları kadar, icra ettikleri müziğin modern duruşunu zaten kendilerinin belirlemiş olmaları da led zeppelin'in sadece grup değil, ne kadar büyük bir müzikal akım olduğunu açıkça gösteriyor.
ayrıca hipodromlarımızda koşan bir at.
http://www.sabah.com.tr/h...47A690A8A4FB535BBA29.html

eğer herzamanki gibi sallama bir haber değilse, vay halimize.
7 temmuz 2007 tool konserine kadar adını dahi duymadığım hatta sırf lazım olur diye fotoğraf çekildğim sonradan da bende o fotoğrafı bayrak yapıp göndere çekme isteği uyandıran rock grubu. * **
(bkz: whole lotta love) ***
(bkz: kashmir)
bursa'da bir rock cafe. çok gereksiz tipler takılmaktadır. örnek: tipler kendilerini punk sanmaktadır. işte boyalı saçlar, değişik renkte converseler, rozetler filan. bir arkadaş geyiğine sordu punk nedir diye ve müthiş cevap ''böyle sağdan soldan para isteyip şarap alıp sokakta içerler, hiç bir şeye para harcamazlar, özgürdürler filan.''
ecnebi bir siteden alınan habere göre, yeni kayıtlar için stüdyoya girmiş olan grup. umarım keklenmiyoruzdur.

kaynak: http://www.gqmagazine.co....ws/default.aspx?sid=53088
şarkılarının insanı sigara içmeye teşvikini kimyasal olarak kanıtlayacağım grup.
beğenilmeyecek hiç bir yanı olmayan grup. neresinden tutsanız mübarektir. her kesime hitap eder, yaz için de kış için de şarkıları vardır. ölümsüz bir gruptur.
led zeppelin, müziğin öncü dörtlüsü, ekim 1968'de ingiliz gitarist jimmy page (d. james patrick page, 9 ocak 1944, heston, middlesex, ingiltere) tarafından, önceki grubu yardbirds'ü dağılmasından sonra kuruldu. john paul jones (d. john baldwin, 3 haziran 1946, sidcup, kent, ingiltere; bas, klavye), tanınmış besteci ve müzisyen, çekirdek kardrodaki chris dreja'nın yerini aldı. birlikteliğe terry reid'i de vokalist olarak katmak istiyorlardı, ama o alçakgönüllü bir tavırla robert plant'i (d. 20 ağustos 1948, west bromwich, west midlands, ingiltere) tavsiye etti. o zamanlar hobbstweedle'da olan plant de sonradan, davula john bonham'ı çağırdı (d. 31 mayıs 1948, birmingham, ingiltere, ö. 25 eylül 1980) asıl çağırılan b.j. wilson'ın procol harum ile kalacağını söylemesinden sonra. "new yardbirds" ismiyle bir süre idare ettikten sonra, led zeppelin ismini aldılar. beklentileri ve becerilerini tartışırken acımasızca gelen "muhtemelen kurşun bir zeplin gibi dibi boylayacaksınız" sözü üzerine seçilmişti bu isim...

atlantic records ile masaya oturmanın verdiği heyecanla bir anda hiç beklenmedik bir atağa geçtiler. amerikayı turladılar. ilk çalışmaları led zeppelin, "good times, bad times", "communication breakdown", "dazed and confused", "how many more times?" ve "you shook me" gibi sıradışı çalışmaları da içeriyordu. page'in dehası plant'in davetkar sesiyle birleşiyordu. led zeppelin ıı , fazla gecikmeden çıktı. topluluk amerika'da şimdiden en çok konuşulanlar arasındaydı. bu son albümleri de yerlerini pekiştirdi.

tanıtım parçası "whole lotta love", -willie dixon 'in "you need love" parçasının biraz değiştirilmişiydi- bir klasik oluvermişti. "livin' lovin' maid" ve "moby dick", bonham'ın da katkılarıyla grubun ilk başlardaki repertuvarının büyük kozlarındandı. ayrıca "thank you" ile "what ıs and what should never be" led zeppelin ııı'te daha çok karşımıza çıkacak olan bir tarzın habercisiydi. "that's the way", "tangerine", "the ımmigrant song", "gallow's pole" led zeppelin'i düyanın önde gelen müzisyenleri arasına katmaya yetti, bununla da kalmadı.

konserlerde plant'in seksi pozları adonisvari tavırları, page'in efendi, uslu hareketleriyle tam bir zıtlık oluşturuyordu. gitaristin ve solistin uyumu da bununla birleşince -belirtmek gerek ki sahneyi çok iyi paylaşıyorlardı- izleyenlere ayrı bir keyif veriyordu. led zeppelin ıv, diğer isimleriyle "dört simge", "runes albümü" ya da "zoso" (albümün adı kelimelerden oluşmuyordu, dört simge vardı, bu yüzden bu kadar çok ismi var), "stairway to heaven" parçasını içeriyordu... o şarkı ki hala ödüller kazanmaya devam ediyor. led zeppelin'in gerçekten tanındığı albüm olarak nitelendirilebilir. "stairway to heaven", albümdeki diğer şarkıları geri plana itmişti, evet, ama "when the levee breaks", "black dog", "rock 'n' roll", "the battle of evermore" (sonuncusu sandy denny'nin katkılarıyla) geç de olsa ilgi toplamayı başardı.

zoso (bu isim en çok yakıştırılan olsa gerek) mart '96 itibariyle onaltı milyon adet satmıştı. nedense bu albümü beğenenler, "houses of the holy" gelince sustular. eleştirmenler yine iyi notlar veriyorlardı ama tatmin olmamış gibiydiler. amerika turnesi bütün rekorları altüst etti. ordan gelen parayla 1976'da "the song remains the same" isimli bir konser filmi de yapıldı. topluluk kendi plak şirketini kurdu: swan song. "bad company", "the pretty things" ve "maggie bell" de hemen katıldılar bu yeni şirkete.

böylece led zeppelin "custard pie" ve "sick again"de görülen sert müzik ile "kashmir"deki deneysellik arasında kendi istediği gibi gelip gidebiliyordu, yaratma özgürlüğü kazandı. "trampled underfoot" ve "ın my time of dying"e gösterilen ilgi çok büüyktü. blues müziğinde ilerleme anlamına geliyordu bu çalışmalar. bunu sahne çalışmaları izledi, dünya turuna da çıkılacaktı ama plant bir araba kazasında bir çok yerinden yaralanınca 1975 ağustos'unda tur iptal edildi.

onun bu sıkıntılı günlerinde de yeni bir albüm için çalışmalar sürdü. öngörülenden geç çıkabilen bu albüm henüz çıkmamışken bile aldığı siparişler ona bir platin kazandırmaya yetiyordu. ama bu kadarla yetinmek zorundaydı topluluk, ingiltere satışları sonucunda hayal kırıklığına uğramışlardı. on dakikalık "achilles last stand" kayda değer bir çalışmaydı, diğer parçalar ise pek tanınmadı ve başarıyı yakalayamadı. 1977'de beklenen birleşik devletler turnesi geldi. robert plant'a da acı haber bu sıralarda geldi.

altı yaşındaki oğlu karac, kaptığı bir virüs nedeniyle ölmüştü. grubun dağılacağı yönündeki dedikodular arasında kalan konserler iptal edildi. bir yıldan fazla bir süre hiç bir şey yapmadılar, ta ki 1978'in sonlarına doğru abba'nın stockholm'daki polar stüdyosuna gidinceye dek. öncekiler gibi değildi ama "ın through the out door" john paul jones'un önemli rol oynadığı güçlü bir koleksiyon oldu. ingiltere'nin knebworth festival'indeki iki konser topluluğun punk müziğe biraz daha yaklaşacağı bir avrupa turnesinin ilk adımları oldular.

bu turne de bir amerika turnesi için yarıda kesilmişti ki 1980 eylül'ünde hayranlarını şok edecek bir gelişme olmuştu, bonham ölü bulunmuştu. ölüm nedeni aşırı alkol idi. bu inanılmaz haber topluluğun tarihindeki en önemli olaylardandı elbette. 4 aralık'ta swan song, arşiv niteliğindeki "coda" piyasaya sürülse de topluluğun resmen emekli olduğunu açıkladı. jones daha sonraları "mission" ile çalışarak başarılı bir yapımcı oldu, plant ise solo geçmişinin üzerinde bir de "pictures at eleven" kayıtlarını ekledi. page "death wish 2"yi çekti, plant ile kısa bir süre için tekrar bir araya geldi. honeydrippers çalışmasıyla 1984'te paul rogers ile yine kısa süreli "firm" için çalıştı. daha sonra atlantic'in düzenlediği "25. yıl konseri"nde babasının bıraktığı davula oturacak oğul jason bonham ile "jimmy page band"i kurdu.

topluluğun "remasters" ile gözler önine serilen yenilenmiş, eskisinden tamamen farklı ilgi alanlarına rağmen birarada kalmak için sarfedilen çaba büyüktü. bir türlü "buraya kadarmış, herkes kendi yoluna" diyemiyorlardı. yine de bu kolay olmayacaktı. 1994'te page ve plant bu birliktelik için gidilmesi gereken yolun yarısından fazlasını aşarak, ismi nazire yaparcasına "unledded" konmuş çalışmaya katıldılar, yokluğuyla dikkat çeken john paul jones unutulmuş gibiydi...

1998'de ikili yeni işlerini ortaya dökerek bir page ve plant albümü çıkardılar. ticari açıdan sorgulanmayacak kadar başarılı oldular. led zeppelin haklı olarak rock tarhini en çok, en derinden etkileyen topluluklar arasında sayılıyor.

edit : kendilerine ait en geniş bilgi budur.
Başta Kashmir olmak üzere bir çok gerçek ötesi yapmayı başarmış, nice gencin Robert Plant çığlığı atma, onun gibi bağırabilme yolunda kendini ve boğazını harab ettiği, doğaüstü grup, ilahlar topluluğu.
wembley konseri izlenmediği takdirde ne derece manyak olduklarını çözmenin imkânsız olduğunu düşündüğüm müzik grubudur. benim favori şarkım için (bkz: black dog)
bir zamanlar aptal basın tarafından, yazdıkları şarkı sözlerinin tersten okunduğu taktirde şeytana övgü dolu sözlerin ortaya çıktığı iddia edilen efsanevi grup. ulan adamlar sen ters çevirip okuyasın da şeytana tapasın diye bu kadar güzel şarkı sözleri yazacaksa bırak yazsınlar amına koyim. hem manyak mısın ters çeviriyorsun sözleri, adam gibi okusana. adam gibi dinlesene şarkıyı gavat.

(bkz: ey edip adanada pide ye).
her şarkısında ayrı bir hikaye barındıran, müziğin tanrılarından oluşan grup. hayatımın grubu.
eğer yaptıkları şarkılar düzden ayrı tersten ayrı çaprazdan ayrı anlamlar barındırıyorsa daha da saygı duymamız gereken müzisyen üstü yaratıklar..müziğe boyut katmışlar daha noolsun.
70'lerin efsane grubu. Stairway to Heaven'ın tersi ile satanik mesajlar verdiği iddia edilen gruptur ayrıca.