bugün

resulullah'ın vasiyet yazmasının engellenmesinin tarihteki ismi. Olay şöyle gerçekleşiyor.
Peygamber efendimiz ölümüne beş gün kala perşembe günü yanına toplanan ashabına bana bir kalem kağıt getirin benden sonra yoldan çıkmamanız için size bir vasiyet yazayım diyor. Ömer bin hattab buna itiraz ederek haşa bu adam sayıklıyor hastalık ona galip gelmiş ne dediğini bilmiyor aramızda allahın kitabı var o bize yeter diyor. Bir grub ömer'i destekleyip kalem kağıt getirilmesine itiraz ediyor bir grup da kalem kağıt getirilmesini ve peygamberin vasiyetini yazmasını istiyor odada sesler yükselince peygamber efendimiz benim yanımda tartışma olmaz diyerek ashabı dışarı çıkarıyor.
Yüce kuran'da allah şöyle buyuruyor
O (Peygamber) keyfine göre konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler (söylediği her şey vahye dayanır). Bu ayete göre resulullah'ın o vasiyeti yazmasını allah emretmiştir. Buna engel olanlar allah'ın emrinin yerine gelmesine engel olmuşlardır.
Başka bir ayette şöyle buyuruyor.
Ey iman edenler! Seslerinizi o Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin! Kiminizin kiminize bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü yükseltmeyin! Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider.
olayın doğruluğu ve ya yanlışlığı konusundaki uzun tartışmaya şimdilik girmemek kaydıyla şu kadarını söylemek önce insan sonra da müslüman olmanın vazifesidir diye düşünüyorum. bir üstümdeki entrydeki namussuzun son satırda utanmadan dile getirdiği gibi peygamberin ölümünü bir cinayet olarak göstermeyi nereye koyabiliriz? hem de peygamberin eşi hz aişe'nin peygamberi zehirlediğini söylemeyi. hem de hiç utanmadan.

yani bu namussuz diyor ki peygamberin katili eşi aişedir.

gerçek şu ki yüzyıllardır ehlibeyt adını sömürüp allah'ın dininde ve müslümanlar arasında fesadı yaymayı görev edinmiş namussuzlar hep vardı ve var olacaklarda. ifk hadisesindeki müşrikler bile belki bu kadar ileri gidememiştir. ama kendine şii diyen bu utanmazlar gidebiliyor. kaldı ki bunların alimleri mehdi aksu'dan selahattin özgündüz'e kadar mantıkları her birinin aynıdır.

şimdi ise akıl ve vicdanla nazar etmek kalıyor geriye.

ya bunlar gibi lanet edici olmak gerek ya da allah'tan bu utanmazların ıslahını dilemek.
ömer bin hattab'ın peygamber efendimiz ölüm döşeğindeyken vasiyet yazmasını engelleme olayı. Ömer tam olarak "bu adam sayıklıyor. elimizde Allah'ın kitabı var o bize yeter" Demiştir. Şimdi birileri tek başına kuran yetmez. Bu düşünce sapıklıktır Diyorlar. Şimdi tarihte ilk bu sapıklığı yapanı tanıdınız mı?
Bu olay peygamberin istediği gibi seyretdeydi acaba şimdi nasıl bir dünyada yaşıyor olurduk. Tam bi kelebek etkisi.
öncelikle ömer bin hattab denilen kişi bildiğiniz halife ömer. fevri ve sert bir kişiliğe sahip olduğu, sağlam içtiği, içince sapıttığı ve canlılara zarar verdiği bilinen hatta alkol yasağının sırf onun kararında içmeyi bilmediğinden geldiği dillendirilen kişi. Şu kadınlara bela olan örtünme konusunun da kendi isteği ve ısrarı ile muhammed peygambere dayattığı söylenen kişi. Yani muhammed peygamber üzerinde etkisi olan biri.
bu olay öncelikle muhammed peygamber okuma yazma bilmezdi o sebeple ayetleri uydurmuş olamaz iddiasını çürütür.
ömer in neden engellediği sorusuna verilen en kuvvetli cevap ise muhammed in ali'yi vekil olarak tayin edeceğini bildiği ve bunu engellemek istemesi... zaten ali karakteri şu sözde asrı saadet denilen devirde ortalığın bir daha düzenlemeyecek kadar dağimasına ve müslümanların gruplara ayrılmasına sebep olan baş karakterlerden biri ayşe ve ömer ile birlikte...
muharrem ayındayız, Yani imam huseyn ve ashabının şehid edildiği, zulme uğradığı dönemlerdeyiz. Kırtas olayı iyi incelenmeli! O olay günü atılan ok gitti kerbela'da imam huseyn'in göğsüne saplandı. Vay olsun bu olayda parmağı olanlara.
ŞiiLERiN ŞÜPHESiNE CEVAP

Şüphe : "Hz. Ömer Resulullahın son mektubunu yazmasına engel oldu."

ibn Abbas (r.a) rivayet ediyor ki, Resulullah ölüm ayağındayken evde birçok kişi vardı. Ömer de onların arasındaydı. Peygamber (sav) dedi : "Gelin sizin için bir yazı yazayım ki benden sonra yolunuzu kaybetmeyesiniz." Ömer (ra) dedi : "Peygamberin ağrıları çoğalmış. Kuran mevcuttur, Allahın kitabı bize yeterlidi." Evde buluunanlar bu konuda fikir ayrılığına düştüler ve tartıştılar. Bazıları (kalem, kağıt) getirin yazsın diyor, bazıları da Ömerin dediğini diyorlardı. Onlar Peygamberin huzurunda fazla ihtilaf ve gevezelik ettikte Peygamber onlara" dışarı çıkın" dedi. [1]

Şiiler bu hadisi tahrif ederek diyorlar ki Ömer "Peygamberin terk olunması gerektiğini, onun hezeyan ettiğini" demiştir [2].
Bu ise Ömerin adına uydurulmuş bir yalandır, Ömer öyle birşey dememiştir. Sahihayn ve diğer kitaplarda nakledilen rivayetlere asasen Ömer şöyle demiştir : "Peygamberin ağrıları çoğalmıştır". O sırada Peygamberin ölüm öncesi ağrıları şiddetlenmişti.

Olayları daha iyi anlamak için Aişeden (ra) rivayet edilen hadise bakalım : Resulullah bayıldıktan sonra kendine geldiğinde sordu " Cemaat namazı kıldı mı?". Aişe dedi : "Ey Allahın Resulü, onlar seni bekliyorlar." Sonra Peygambere yıkanması için su getirdiler. Peygamber yıkandıktan sonra ayağa kalkarak namaza yürümek istediğinde bayılarak yere düştü. Daha sonra kendine geıdiği zaman sordu : "Cemaat namazı kıldı mı?". Dediler : "Ey Allahın Resulü, Onlar seni bekliyorlar". Peygamber dedi : "Bana su getirin." Su getirdiler ve O yıkandı. Sonra ayağa kalkarak namaza yürümek istediğinde kendisini kaybederek düştü. Üçüncü kez bayıldıktan sonra uyandığında sordu :"Cemaat namazı kıldı mı?". Dediler : "Ey Allahın Resulü, Onlar seni bekliyorlar." Peygamber dedi :"Ebu Bekire söyleyin cemaate namazı kıldırsın." [3]

Abdullah ibn Mesud (ra) Peygamberin şiddetli ağrılar yaşadığını gördüğünde sordu "Ey Allahln Resulü, sen çok ağrıyorsu." Peygamber dedi : "Ben sizlerden iki kişinin ağrısı kadar ağrıyorum."... [4]

Peygamber "gelin sizin için bir yazı yazayım..." dediğinde Ömer ona şefkat göstererek "Peygamberin ağrıları çoğalmış, Allahın kitabı bize yeterli" demiştir. Ömerin bu sözleri Peygamberin fazla ağrılar içerisinde, eziyet çekerek birşeyler yazmak için kendisini zorlamaması için şefkat nedeniyle söylenmiş sözlerdir.

Resulullah demiştir : "Allaha yemin olsun ki, Allaha ve Cennete yaklaştıran öyle bir amel yoktur ki onunla ilgili size malumat vermeyeyim. Allahın emrettiği öyle bir şey yoktur ki, size onu emretmeyeyim. Allajın yasak kıldığı öyle birşey yoktur ki, sizi ondan sakındırmayayım." [5]

Peygamberin din konusunda bizlere ulaştırmadığı birşey yoktur. Peki, Peygamberin o sırada yazmak istediği şey neydi? imam Ahmed, el-Müsned eserinde Ali bin Ebu Talib'in (r.a) şöyle dediğini rivayet ediyor :" Biz Resulullahın yanında idik. O bana kendisinden sonra ümmetinin yolunu kaybetmemesi için yazı yazmak için birşeyler getirmemi emretti. Ben Onun öleceğinden korkarak dedim : " Ey Allahın Resulü, ben iyi ezberliyorum. " Peygamber dedi : "Ben size, namaz ve zekata devamlı olmayı, itaatinizde olan kölelere karşı iyi davranmanızı tavsiye ediyorum." [6]

Eğer şiiler, ashabın Peygamberin emrine karşı gelerek ona yazmak için birşeyler getirmediğini söylerlerse, onlara cevabımız bu olur : Burada ashabı suçlayacaksanız Aliyi de suçlamanız gerekir. Peygamberin isteiğine karşı çıkanlardan ilki Aliydi. Peygamber yazmak için birşeyler getirmesini Aliye emretmişti.

Bu konuda ashabı tenkid etmek yanlıştır.

1. Ali diyor : "Ben Onun öleceğinden korkarak dedim "Ben iyi ezberliyorum". Peygamber dedi : "Ben size, namaz ve zekata devamlı olmayı, itaatinizde olan kölelere karşı iyi davranmanızı tavsiye ediyorum." Buradan görüyoruz ki Peygamber yazmak istediği şeyi diliyle söylemişti.
2. Peygamberin yazmak istediği şey onun için vacip birşey miydi yoksa müstehap mı?. Eğer bunun şeriatta tebliğ edilmesi gereken vacip birşey olduğunu söylersek o zaman Peygamber'in dini tam şekilde ulaştıramadığını iddia etmiş oluruz ki bu da küfürdür ve Allaha karşı iftiradır. Yüce Allah kitabında diyor "Bu gün dininizi sizin için kemale erdirdim.." (Maide 3).

3. Ashabın bu konuda itirazı Peygambere asilikten değil, ona karşı şefkatten ileri geliyordu. Onlar peygamberin ağrılar içerisinde kendisine zorluk vererek yazmasını istemiyorlardı, Peygamber de ne yazacağını zaten diliyle söyledi.

[1] Buhari, Kitabul-ilm, 114. Muslim, 1627
[2] Şii yazar Ticani Buhari hadisini tahrif ederek oraya bu eklemeleri yapmış ve bunu utanmadan Buharinin adına yazmış. bkz : Fesalu Ehle'z Zikr, s144 ve179
[3] Sahih Buhari, Kitabül Ezan, 687. Muslim, Kitabus Salat, 418.
[4] Sahih Buhari, Kitabül Merda, 5648. Muslim, Kitabul Birr ves sile, 3571.
[5] Albani, Silsiletü'l Ehadis' is-Sahiha: 4, 417. 1890cı hadisin şerhi
[6] Müsnedi Ahmed. 2, 161, 165

https://www.youtube.com/watch?v=hj9xPkJctLg
Vay be Ömer ne kadar şevkatliymiş peygamber efendimiz yazı yazınca eziyet olmasın diye kağıt kalem getirmemiş. Ya sen buna inanıyor musun? inanıyorsan zaten geçmiş olsun yapacak bir şey yok. Allah diyor ki o kendinden bir şey söylemez söyledikleri vahiyledir. Yani hattabın oğlu sadece peygamber efendimizin değil Allah'ın da emrine karşı gelmiştir.
Olaya şöyle bakalım. Bir insanın yakını ölüm döşeğinde ve vasiyetini yazmak istiyor. Bir insan bunu neden engeller? O insanın işine gelmeyen şeyler yazacağı için. Olay bu kadar basit.
yani hz muhammed en başından okuma yazma biliyordu ki hakkında söylenen çoğu şey yalanlanıyor. ya da gerçekten bilmiyordu ve bu olay yalanlanıyor. arada bir yerlerde, hicretten falan vakit buldukça öğrenmiş demek ki. hay allah.
Peygamber kağıt kalem istemiş vasiyetini yazacakmış ama engellenmiş? iyi de peygamberimizin okuma yazma bilmediği, "ümmî " olduğu ayetle sabit. Okuma yazma bilmeyen biri nasıl olacak ve vasiyetini yazacak hiç düşünmüyor musunuz?

“Onlar, yanlarındaki Tevrat ve incil’de vasıflarını yazılı buldukları o ümmî nebî olan peygambere tâbi olanlardır. O (peygamber), onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır…"

"De ki: 'Ey insanlar! Şüphesiz ki ben sizin hepinize, göklerin ve yerin hükümrânlığı kendisine ait olan, kendisinden başka hiç bir ilâh olmayan, hayat veren ve öldüren Allah’ın gönderilmiş elçisiyim. O halde Allah’a iman edin. Allah’a ve kelimelerine iman eden ümmî nebi olan elçisine de iman edin ve ona uyun ki, doğru yolu bulmuş olasınız.' ”(A'raf, 7/157-158).

“Sen bundan önce ne bir Kitâp okuyor (tilavet ediyor), ne de elinle onu yazıyordun. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar elbette şüpheye düşerlerdi.”(Ankebut, 29/48)
Adam okuma yazma bilmeyen bir peygamberi olduğuna inanıyor daha buna ne anlatacaksın.