bugün

küçükken resim yaparken yaptığım hatalar daha yeni dikkatimi çekti. mesela hava güneşli çiçekler böcekler falan ama bacadan büyük bir heyecanla dumanlar çıkıyor. aklıma gelenlerden bir tanesi.
evi çizince içine kocaman bir lamba yapılması, eskilerden hatırladığım soba yapılırdı evin içine. çocukluk işte... *
-güneşe ağız burun çizmek.
-koca kafalı insanlar.
-dağın tepesinden akıp gelen su.
-kafası 180 derece dönen frenkeştaynvari kuzular.
-koca bacalı evler.
-dağlar havada.
savaş temalı resimde güleryüzlü askerler çizmek.
-kuşları martıdan ibaret sanduğımdan yada genellediğimdendir herhalde "M" ile kuş çizmek.
-aynı yöne bakan çöpadamlar
-güneşin sürekli dağlar arasında olması

sayılabilir.
bulutlari mavi yapardik
(bkz: teletubbies deki güneş)
ayakların paso ayrık durması.
çöp adamlar. (çöp adam mı kaldı artık bütün dünya obez!!)
Ağaçların ve çiçeklerin ev kadar olması bunlardan biridir.
her zaman insanları saçlı çizerdik oysa kel insanlarda var. büyük hata.
Dört parmaklı hatta bazen direkt parmaksız boks eldiveni şeklinde eller, vücudu bize dönük bir kadının topuklu ayakkabılarının yandan çizilmesi ve kadının üstü bize alt tarafı yana dönük tuhaf bir pozisyonda durması, nereye bastığı belli olmayan, bazen bir elma ağacı, ev veya bir papatyayla aynı boyda olan insanlar, ceviz büyüklüğünde yağmur damlaları da bu hatalar kapsamındadır.
Cin ali nin kafası ne yönde olursa olsun, kafasından aşağıda kalan bölümünün hep bize dönük olmasıdır.
öğretmen kurban bayramı konulu resim çizin demişti, bende bir resim çizmişim kurban var başında bir adam var elinde bıçakla daha kurban sapasağlam dururken kan akıtmışım. aldım düşük puanımı oturdum aşağı. bu arada annemde resim öğretmeni.
güneşten güneşe dik olacak şekilde büyüklü küçüklü doğrular çizerek güneş ışınlarını belirtirdik. şimdi anladım ki güneşten ışınlar toplu şekilde çıkarak dünyaya ulaşıyormuş yani çizgi çizgi değil de küme şeklinde.
Kızların bacak arasında yarık olması.

Hıcbır arabanın soforu olmaması.
bir de benim için güneş hep sağ tarafta tepede, köşede olurdu. insanların kollarıda havada olurdu hep, bir kutlama havası yaşatıyormuşum demek.
iki bisküvi arasına konmuş kare lokumun karşıdan görünüşünü andıran gözler çizmek.
evin penceresini duvarın köşesine yapışık çizmek.
üçgen çatılı bir ev çizip onun yanına da o evden daha büyük insanlar çizmek.
güneş çizip illa ki o güneşi gülen bir surat haline getirmek.
bizim -akdeniz bölgesinde yaşayanlar- evlerimiz çatılı olmadığı halde,hatta hiç çatılı ev görmediğimiz halde çatılı ev çizmemiz. bu yaratıcılığımızın kısıtlanmasından kaynaklanıyor.sonuç tek tip çocuk.
karlı havada meyve vermiş ağaçlar. ağaçlarda ki çilekler.
sözde dışarıdan görünen tek boyutlu evimin içindeki tüm eşyaların, yemek yapan anneneden, televizyon seyreden babadan tutun da yerdeki halının desenine kadar hepsinin gözükmesi.
özel hayat kalmamış.
hava güneşli olurdu ne hikmetse de evin hep bacası tüterdi.
(bkz: perspektif)
evden daha büyük ve yanlış yere çizilen soba bacaları.hep te tüterdi,ne hikmetse hep te kıştır yalnız o resimlerde.