bugün

bir gün büyüyecek olacağını bilmek.
Boyumun kısa olmasıydı. Nerden bilebilirdim hep kısa kalacağım. *
Monoloğa dökersek işi;
-Mutlu muyum?
-Evet, mutluyum len!
alkol alamamak.
küçükken öyle şimdiki gibi süper emici primalar yoktu.aslında vardı da biz alamıyorduk. naylon bezler vardı annemiz öyle bi bağlardı ki onu belimize öyle bi yakardı ki o canımızı resmen etimizi keserdi. o zamanlar bundan daha rahatsız edici bişey yoktur diye düşünmüştük. *
anne-baba kavgası.
babamın biriyle konuşurken; nasıl gidiyor gibi sorulara "bir yaramazlık yok" diye cevap vermesi.
bende bunu hep "çocuklarda şu an bir yaramazlık yapmıyorlar" şeklinde anlardım. sonrada neden herkese yaramazlık yapıp yapmadığımızı söyliyorki, diye kızardım. çocukken insan bi salak oluyor ya.

ek olarak: (bkz: okul nasıl gidiyor)
bardakta ki meybuzun ilk önce altını yeme amaçlı yapılan takla attırma aşamasında meybuzun elinizden kayması sonucu yere düşmesi.
(bkz: çiş)
büyüklerin hep sen küçüksün deyip ortamdan dışlaması.
bol pantolonlar.
insanların yüzümü okşaması. vıcık vıcık öpmeleri. sinir olduğumu belli ettiğim halde ısrarla yapmaları. bir koşu yüzümü yıkar gelirdim gene yapardı eşşolu.
zorla yemek yedirilmeye çalışılmak.hayır ikna edemiyosun tok olduğuna.
her söyleneni yapmak zorunda olduğunu bilmek.
teyzelerin sana kızımı vercem demesi (şimdi demezler tabi ).
sevgilin var mı sorusu ya da iması. çok utanırdım lan. şimdiki aklım olsa sorduklarında 8-9 tane var amk sanane derdim. mal gibi kalırlardı.

cidden lan ben utanıyom diye sorarlardı ha. ne ibne heriflersiniz siz be!
özellikle dedem ve nenemin gözlerimi ve yanaklarımı vakumlayarak öpmesi sonucu yüzümün muhtelif yerlerine kalan tükürük.
erken uyumak.
anne: cee eee
çocuk: güleyim de boşa gitmesin.
hafta sonu çizgi film izlemek için erken kalkarsın, hemen tv'ye gidersin ama o ne? anne, baba senden önce uyanmış tv'yi kapmışlardır bile.

çok sinir olurdum beyler çok.
sürekli misafirlerin yanın da 'hadi yavrum teyzenlere bize söylediğin şarkıyı söyle yok efendim halası 23 nisan da şiir okuyacak hadi oku yavrum 'gibi zoraki yaptırılan eylemler.
dışarıda oyun oynarken annenizin balkondan 'hadi eve gel yemek yiyeceğiz' diye çağırması.
pazar akşamları.
arkadaşların tarafından dışlanmak.
küçükken insanı rahatsız eden şey karanlıktır.
karne zamanı gergin bekleyiş. aynı zamanda kötü gelen karne sonunda anne ve babaya açıklamayı nasıl yapacağını düşünürken sırtından akan soğuk terler.
anne zoruyla* yalan rüzgarı izlemek zorunda kalmak, büyüyünce ne olacaksın diye sorularla karşılaşmak, komşunun einstein olarak addedilen çocuğu, eksik olan bardak, çatal, kaşık, tuzluk gibi şeylerin sürekli büyükler tarafından getirtilmesi ve daha bir sürü şey...