bugün

kpss de, ygs de başka insanların emeğini hiçe sayarak kopya çekmekten çekinmeyene ama sordunmu dindarlıkta en önde giden cemaatçilerdir.

edit:akp=cemaat değildir.cemaatin noolduğu bellidir.
edüt2: aslında başlık kul hakkı yiyen sahte dindarlar olmalıydı.
dindar kimse kul hakkı yemiyeceği için böyle bir olasılıkta söz konusu değildir.
akp= dindar olarak algılayanların aklını s.
dindar değil dincidir.
savunmları "kafirler o mevkilere geleceklerine biz gelelim"dir. ben bunu duydum.

neticede bu yazmış olduğum savunma tekrarlanmıştır. az alta bakın siz de görün.
dindar falan değildir.

"Şehidin, yere dökülen ilk kanıyla birlikte, kul hakkı dışındaki bü­tün günahları bağışlanır." (Hadîs No: 2829)
(bkz: deniz feneri)
(bkz: keriz feneri)
(bkz: dindar ile dinci arasındaki farkı anlayamamak)

(bkz: dinci vs dindar)
kul hakkı yemeyen kafirlere göre başımızın tacıdır. o kafirlerin yaptıkları tüm hayırlar boşa gitmiştir. dindar bir müslüman, yediği kul hakkının, yetim hakkının hesabını verecektir ama sonunda necat bulacaktır.

teorik olarak tüm müslümanlardır denilebilir. herkesin az çok yemiş olduğu kul hakkı vardır.
dinin ne demek istediğini anlayamamış
ihaleci
taşeron yal düşkünü insanlardır.
bunlara dindar demek dine hakarettir aslında.
dindar ailelerde yetişmiş, takım tutar gibi davranan olmaz olası insanlardır.
ateistler inanmaz ama o hakları çatır çatır geri verecek dindarlardır.

ben sordum kul hakkı yiyen dinsizlere misilleme yapmışlar. günahları boyunlarına
kul hakkı yiyen dinsizlerden farksızdırlar. mesele dinli veya dinsiz olmak değildir burda. ana tema kul hakkıdır.
yoktur. onlar olsa olsa din soytarılarıdırlar.
kul hakkını ancak kul helal eder. etmezse mahşerde hakkını talep eder. allah muhafaza.
ülkemizi yöneten cemaat verilebilecek en güzel örnektir.
(bkz: kul hakkı yiyen dinciler)
fazla konuşmamak gerek tabii bu arada malum konuşanı içeri aldırıyorlar anında.
edit: kaçın burda da var onlardan!
evet böyleleri vardır.
fakat sırtlan cibilliyetliler bunun günahını da dine kesmekten utanmazlar.
(bkz: hacca giden hırsız)
size bu tenyaların en bariz türlerini tecrübe ettiğim olaylarla anlatayım.

kopya skandallarının en yoğun şekilde ortaya çıktığı ve geçiştirildiği 2009 kamu personeli seçme sınavı'nda ığdır merkezli olmak üzere ismini hatırlayamadığım bir kaç şehrin de içinde bulunduğu bir kopya şebekesinin mağduru olmuştuk. ığdırlı gençler alınmasın. sınava girecek adayların, hatta ığdırlı olmayanların bile akın akın şehre gelmeleri valiliğin dikkatini çekmiş, şebeke de bu şekilde tespit edilmişti.

"sınav iptal edilecek", "kopyacılar da tercih yapabilir" yönündeki haber başlıkları veya kopyacıların hangi cezaya çarptırılacağına karar verememeleri, olayın geçiştirilmeye çalışılması beynimizi kemirip durmuştu.
gerekli mercileri e-posta yağmuruna tuttuk.
çaresizlikten arkadaşlarla feysbukta guruplar kurup kurduğumuz gurubu beğendik.
devletin yetkili organlarına güvendik, çok geçmeden çalışan yetkili organların bağırsaklar olduğunu öğrendik.

-bu kopyacı, hak yiyici insanlar öğretmen olacak, başardım ve hak ettim diye zevk alabilecekler mi? öğrencilerini, sınavda kopya çekeni yakalarsam kağıdını alırım, diye uyarmaya utanmayacaklar mı? falan filan. hala merak ederim kopya çeken öğrencilere karşı tutumları nedir diye. en büyük trabzonspor bu arada.

neyse ki o pislikler arasından sıyrılabilmeyi başarmış, onlara rağmen hakkımı almıştım onlar da hakkı olmayanı... peki diğer madurlar?
insan yaşayınca daha çok araştırıyor, dikkat ediyor, takip ediyor ve daha çok nefret ediyor.
özellikle bu yıllarda sınavlara hazırlanmış öğretmen adayları bilirler yeşil sermayenin dershanesi olan, kpss eğitimi ve kaynaklarıyla alanında uzman bir kurumun ösym sınav havuzundaki sorulara sahip olduğu dedikodusu çıkmıştı.(isim vermek istemem reklamını yapmayayım şerefsizlerin, yoksa akın akın öğrenci kazanacaklar çünküm içimizdeki tenyalar demiş mustafa denizli.)
bu her sene ortalıkta dolaşan bir efsane olarak bilindi, dikkate alınmadı ta ki 2009'da çıkan fiili skandala kadar.

çok net konuşabilmemin bir sebebi de 2008'de kpss'ye giren ev arkadaşımın, bu dershanenin ankara şubesinde eğitim gören arkadaşından "eğitim bilimleri sınavında talim ve terbiye kuruluyla ilgili soru çıkacak ona çalış" diye uyarı aldığını anlatmasıdır. nitekim eğitim bilimlerinde bulunmayan, dikkate alınmayan bu spesifik bilgi sınavda yerini aynen almıştır. (2008 kpss mağdurları da buraya içlerini dökebilirler)
buna benzer bir kaç sorudan daha bahsetmiş. bu kadar yakın bir örnek ve 2009'daki kopya skandalının geçiştirilmesi, kopyacıların akıbetlerinin bilinmemesi, sonraki yıllarda çıkan aynı kepazeliklerin sözde dindarların kuyruğuna kadar uzanınca kul hakkı yiyen dindarlar başlığına bu olayı paylaşmayı bir borç bildim.

polislik sınavlarında artık herkes işlerin nasıl döndüğünü biliyor.
bu yüzden insanlar en yakın dershaneye değil cemaate kaydolmaya başladı.

polislik mevzusunu çok kurcalamak istemem malum ağzımın ortasına cop inebilir, ama paylaşmadan geçemeyeceğim, popüler bir cemaatin popüler olmayan bir üyesinin bana söylediği söz şuydu;
"devletin bu kurumlarına dindar insanlar gelmeli, yapılan haksızlık gibi görünse de iyi bir amaca hizmet ettiğinden kul hakkı diyemezsin"

tabii rüya avcısı hiç altta kalır mı yapıştırmış cevabı: "insanlar suç işlemeden önce vicdanlarını sustururlar"
bu lafı ziya gökalp mi yoksa jeremy bentham mı ya da anneannem mi söyledi tam hatırlayamıyorum bilenler affetsin, ama sözdeki gibi, yaptıklarını vicdanlarını susturduktan sonra haklı çıkarmaya çalışan dincilere kul hakkı yiyen dindarlar denir. hayatımda bu kadar net bir tanım yapmamıştım.
dindarlar kul hakkı yemezler,kul hakkı yiyenler dincilerdir.dindarlar iyi dinciler kakadır.
dindar değildir onlar münafıktır.
not:deistim.
görünümde dindar olan kişilerdir.
(bkz: doğan görünümlü şahin)
(bkz: hacca gitmiş dini bütün patron)
"toz tanesi kadar kul hakkı yiyen cennete giremez" hadisini bilmezler ya da bilmemezlikten gelirler.
tinercilerden daha kötü durumda olan zavallılardır.
şu an başımızdaki kişilerdir.
tarihe bakıldığında din denen şeyin nasıl kullanılarak, istismar edilerek insanların inançlarının, duygularının, düşüncelerinin hiçe sayıldığı bir gerçektir. tıpkı akp nin hükümet olduğu süreç boyunca süper bir sistemle aynı şeyin yapılması gibi. maalesef bizim insanlarımız da bunu göremiyor...
en çok "ticaret yapmak" kılıfıyla yaparlar. "pazarlık sünnettir" de ikinci oltadır.