bugün

"… tek bir yerde duramayız bir türlü - çeşitli parçalara bölünmüş, bazen dağınık, bazen toparlanarak; ama hep yeniden dağılarak, birkaç koldan ilerlemeye çalışırız.
Tek bir yön tutturamamış olmanın acısını çekeriz hep, ama aslında o tek yön olsaydı - bulunsa, bulunabilseydi - sonumuz olurdu. "
en başta zordur.

her şey,
en başta,
her zaman,
zordur.


-miyamoto musashi
görsel
Yukardayken, yalnız buluyorum kendimi hep. Kimse konuşmuyor benimle, yalnızlığın
ayazı titretiyor beni. Ne işim var yükseklerde ?

Buyurdu zerdüşt. Evet.
görsel
Askı alelade bir vücuda sahip olmak sanıyordu insanlar. Oysa bir ruhu başka bir ruha aktarmak kimsenin yapacağı bir şey degildi.

Rahmi Vidinlioğlu-Şizofreni yalnız oynanmaz
Eğer herhangi bir edebiyat eseri, bir oturuşta okunamayacak denli uzunsa, izlenim bütünlüğünden sağlanacak son derece önemli etkiden severek feragat etmek zorundayız.

Yazının Felsefesi, Edgar Allan Poe

sanırım bunu yazarlar girilerinde de dikkate almalı.
doğaları gereği bu bodur, dar omuzlu, geniş kalçalı ve kısa bacaklı cinse, "cins-i latif" ismini verebilen sadece cinsel güdüleri nedeniyle mantığını yitirmiş yahut ufku kararmış olan erkeklerdir, çünkü kadın cinsinin bütün güzelliği bu cinsel güdülenmeye dayanır. Onlara, çekici ve güzel demek yerine estetikten yoksun cins demek daha doğru olurdu. ne müzik, ne şiir, ne de güzel sanatlar için gerçek anlamda bir duygu ve duyarlılığa sahiptirler; hoşça vakit geçirme arayışlarına yardımcı olsun diye eğer böyle bir şeye soyunacak olsalar bu her ne ise onu alaya yahut hafife almaktan asla öteye geçemez. işte bu nedenle, herhangi bir şeye tamamen temiz bir düşünceyle ve özel olarak, nesnel bir ilgi gösterme yeteneğinden yoksundurlar. bunun nedeni bana şu şekilde görünmektedir: Bir erkek, şeyler üzerinde ya onları anlayarak yahut zorlayarak doğrudan hakimiyet kurmaya çalışır. fakat bir kadın, her zaman ve her yerde dolaylı, yani bir erkek aracılığıyla hâkimiyete yönelir; onun kurabildiği ya da teşebbüs ettiği tüm doğrudan hâkimiyetler sadece erkekle sınırlıdır. dolayısıyla, kadınların mizacında, doğalarının en derinlerinde her şeyi erkeği elde etme aracı olarak görme düşüncesi köklüdür. başka herhangi bir şeye ilgisi her zaman gerçekten uzaktan öykünme ve taklitten ibarettir. sahte bir ilgidir. amaçlarına eriştirecek her şey, yapmacık ve kandırmacadan oluşan dolambaçlı bir yoldan başka bir şey değildir. nitekim rousseau bile bu konuyu şu şekilde ilan etmiştir: "kadınlarda genellikle her hangi bir sanata yönelik bir sevgiye rastlanmaz. onlar herhangi bir şey hakkında doğru ve gerçek bilgi sahibi değillerdir. dehadan yoksundurlar."
görsel
görsel
iyi geceler sözlük, iyi geceler gerçek insanlar..
Nesrin, öteki genç subay hanımları gibi, ökçeli ayakkabıları elinde, çorapla, Y. Kadri ve Yüzbaşı Faruk'la konuşa konuşa yürüyordu. Niye Ankara'ya gittiğini merak eden Y. Kadri'yi kısaca cevapladı:
"Bu vatan yalnız erkeklerin değil ki efendim. Mutlaka benim de payıma düşen bir görev vardır..."
Y.Kadri heyecanlandı. Bu yepyeni bir sesti.
(bkz: şu çılgın Türkler)
"kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar? beni kim kurtaracaktı? “kurtuluş” dedim “ankara'da bir mahalle.” fazlası değil. belki bir de bob marley'in en iyi şarkısı. daha fazla düşünmeye gerek yok. adı her yerde, kendisi yok. kurtulmaya gelmiyoruz bu dünyaya. daha da saplanmak için buradayız. dibine kadar. onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce. mısırlılar uğraşmış efendileri kurtulsun diye. ama nafile. çaresi yok. kurtuluşu beklemek yararsız. gelmez çünkü. kontenjan dolmuş. biz daha çok kötülüğün sınırını zorluyoruz. mucizeler bitti. doğmak yeterince mucizevi. başka bir tane daha beklemek aptalca. ölmek de ikincisi. bunların arasında da bir şey yok. kimse beklemesin..
"burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi"
emrah serbes - her temas iz bırakır
tezer özlünün sözü.
görsel
görsel
Bazen kitaplarda ona rastlarsınız
Hele burada da mı beni buldun be meret dersiniz ya...
Çiziverin orayı.
kızlarda roman mı okurmuş ?" diye karşılık verdi 'neden kıza okutmuyorsun ? diyen babasına .sen okuyorsun ya dedi babası, kızların erkeklerden ne farkı var ? yeni bir şey öğrenmişti lise öğrencisi mustafa .öyle ya kızlarda insandı .

(bkz: bir bilim adamının romanı)
''Kendi kendime gece gündüz düşünüyorum:Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi?Evet bilim.işte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz.Karanlığı okuyup öğrenmekle,kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.''

Eşekli Kütüphaneci, Fakir Baykurt (Sayfa 40)
görsel
Neden kızıyorsun? Neden şikayet ediyorsun? içinde seytan dedigin o şeyin en kıymetli tarafın olmadıgını nereden biliyorsun? Sizin gibi bes hissinden baska duygu vasıtası olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar. Asıl sebep ve illetlere varabilseniz göreceksiniz ki en zayıfımız dısımızdadır. Gözümüzü kör eden yedi renktir, kulağımızı sagır eden sesler, agzımızı paslandıran yediklerimiz, kalbimizi önce costurup sonra durduran sonsuz koşmalarımızdır. Yüksek insan dısına degil, içine kıymet verendir.
içimizdeki şeytan - sabahattin ali.
Ece Temelkuran/iç Kitabı.
görsel
görsel
Pazar günü şiir dozunu da alalım.
"imkansız olanı elediğinde, her ne kadar olasılık dışı gibi görünse de, elinde kalan gerçektir.’
"insan yüreği bir sarkaç gibidir. istediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar. "

oğullar ve rencide ruhlar
"Açken Tok olduğumu söylemiyeceğim."

(bkz: yer altından notlar)
görsel