bugün

"Uyku iyi bir şeydir" dedi. "Yatarak yapılan aktiviteler, hep iyi ve rahatlatıcıdır. Uyumak, sevişmek, ölüm."
görsel
"Bazen her şey anlamsızlaşıyor, her şeyi sorguluyorum. Nefes almak bile anlamsız geliyor ve böyle zamanlarda beni heyecanlandıracak bir şeyler yapmak istiyorum. Fotoğraflarını açıyorum bir de o şarkıyı."
Tarih içinde Zamanımızın Paradoksunu şöyle sıralayabiliriz:
* Daha yüksek binalarımız, ama daha az sabrımız var.
* Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
* Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz.
* Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
* Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz var.
* Daha çok ev gereçlerimiz, ama daha az zamanımız var.
* Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
* Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
* Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
* Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
* Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
* Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
* Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
* Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var.
* Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
* Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
* Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
* Atoma hükmettik, ama ön yargılarımıza edemedik.
* Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
* Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
* Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir.
* Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir.
* Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.
* Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.
Sizdekinin büyük çoğunluğu insan, daha büyük çoğunluğu henüz o bile değil.
Biçimsiz bir pigme sadece, uykusunda sisler içerisinde yürüyüp kendi uyanışını arayan.

Ermiş
“bütün dehâlar gençliklerinde parladılar ve bütün davalar gençler elinde yürüdü!..” demek ki, ezbere bilgi ile fikrini hüviyetinin makyaj malzemesi gibi yanında gezdiren ve malik olmadıkları manânın sahibi görünmeye bayılan soytarılarla gerçek bir fikir adamı arasındaki fark, en küçük çaplarda bile belli oluyor!..

salih mirzabeyoğlu - bütün fikrin gerekliliği
“Kim olduğumu keşfettiğim an, özgür olurum”
Görünmez adam, Ralph Ellison
Bir mi­mar eski bir kemeri güçlendirmek istediği zaman kemerin üze­rindeki yükü arttıracaktır, çünkü böylece parçalar daha sağlam bir şekilde birleşir. Bu nedenle terapistler, hastalarının ruh sağlığını güçlendirmek istedikleri takdirde, kişinin kendi yaşamının anlamı doğrultusunda, yeniden yöneliş yoluyla belli ölçülerde gerilim yaratmaktan korkmamalıdır. insanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şey, gerilimsiz bir durum değil, daha çok, uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçilen bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir.

insanın anlam arayışı - ViKTOR E. FRANKL
“Her şeyden biraz kalır”
Diyor birileri, çoğulluk haklılıktır
Kavanozda biraz kahve
Kutuda biraz ekmek
insanda biraz acı.
“Ona karşı duyduğun arzu senin sonun olabilir.”

Tolkien - lotr
“içimde ona karşı tarifi imkansız bir şefkat vardı. Yatağında nasıl uzandığını, nasıl ağır ağır nefes aldığını, saçlarının yastığa nasıl serildiğini tasavvur ediyor ve hayatta bu manzarayı görmekten daha büyük bir saadet olamayacağını düşünüyordum.”

Kmm - sabahattin ali
Belki de bizim gibilerin elinde kalan son şey salakça bir umut.
Kafeste doğan bir kuştu ve özgürlük hissini bilmediği için konfor alanında mutluydu.

Kanatlarındaki gücün farkına varamadan ömrü o kafeste geçti.
saadetim kitaplık çapta bir fikir cehdini omuzlamaktan geliyor... evet kitaplık çap.
kitap büyük mesele.

necip fazıl kısakürek - batı tefekkürü ve islam tasavvufu
“Ve bir gün her şey bitti.. O kadar basit, o kadar kati bir şekilde bitti ki, ilk anda işin azametini anlamak benim için mümkün olmadı.. Yalnız biraz şaşırdım, bir hayli üzüldüm; fakat bu hadisenin hayatım üzerinde bu kadar büyük, bu kadar değişmez bir tesiri olacağını asla düşünmedim..”

Kmm-sabahattin ali
bekliyorum, hiç kimsenin benim kadar beklemediği bir şafak vaktini!..
ömrümün bütün girinti ve çıkıntılarını kendisine mahsus bildiğim büyük zuhur… muazzam bir islâmi zuhur…
başıma ne geldiyse, bu yüzden!..

salih mirzabeyoğlu - istikbal islamındır
“Aklı başında olan hiçbir insan, ömrünün üçte birini yastığa bağışlamaz.”
işkence, işkence... dava adamını bilemekten başka ne işe yarar?.. intikam duygusunu
beslemekten?..
dava, ona katılanların kanları ve canlarıyla denendiği zaman, gerçek
hayatiyetini de gösterir!..
dava, dava adamından, her şart altında mânâsını su yüzünde tutup
boğulmamasını ister...

salih mirzabeyoğlu - işkence
her siyasi olay bir sosyal olaydır ama, her sosyal olay siyasi bir olay değildir; olaya siyasilik karekterini veren şuurdur..
hadiseye yanaşan insan şuuru.
olunması gereken’e bir fikir ve imajın olduğu yerde, “gerektiği yerde gerekeni yapmak” vardır..
salih mirzabeyoğlu - üç ışık
"Zaman! Zaman!
Onun bitmek tükenmek bilmez feryatıydı zaman."
"Geçmişi kontrol eden geleceği kontrol eder. Bugünü kontrol eden geçmişi de kontrol eder." 1984, George Orwell..
" (...) kusursuz olmak, kararlarını desteklemek için hayatını tehlikeye atmak, sonra o kararları yerine getirmek için elinden gelenden fazlasını yapmaktır.

hiçbir şey için karar almıyorsan, hayatınla gelişigüzel bir şekilde kumar oynuyorsun demektir!.."

salih mirzabeyoğlu - telegram sf:196
"Bir güzellik yaratmak istedin,
ama güzellik hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl yapacaksın bunu?"

Canım Martin.
Her insan, bir an geliyor, yaşamında bir tragedyanın ortaya çıktığını görüyordu. Bu, bir kentin yıkılması, bir çocuğun ölümü, kanıt gösterilmeden yapılan bir suçlama onu yaşamı boyunca sakat bırakacak bir hastalık olabiliyordu. işte o an da tanrı onu kendisiyle boy ölçüşmeye ve sorduğu soruya cevap vermeye çağırıyordu; "bu kadar kısa ve acılarla dolu bir yaşama neden böylesine asılıp duruyorsun? Verdiğin bu savaşın anlamı ne?"
"Söz sessizlikte, ışık karanlıkta, yaşam ölürken; bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca"
-EA'NIN YARADILIŞI.