bugün

muhteşem bir mehmet emin yurdakul şiiridir.öyle bir şiirdir ki insanı ağlatır..

- ana ana, hişt, hişt!....
- o kim?
- oh, sen misin, ödüm koptu...
- yeri nerde? kalk göster!
- çıldırdın mı çocuk, bende para nerden olacak? benim gibi bir dul kadın kimden para alacak?
- miras yedin....
- onu baban sağlığında bitirdi; vur patlasın, çal oynasın, karılara yedirdi; param olsa el dikişi diker miyim? böyle ben? bir kör mumum.....
- o masalı başkasına anlat sen; kalk, para ver!....
- sarsma oğlum, haktan korkun yok mudur?
- sus dırlama....
- bir anaya kalkan eli......
- sus dırlama....
- vurma, dur; beni dinle, hangi ana para vermez oğluna? vallahi yok, olmuş olsa feda olsun yoluna.
- kalk diyorum. para, para! şimdi seni vururum...
- billahi yok.....
- ah vuruldum, aman aman omuzum.
oğul, oğul, beni vuran elin yere döşene....
hain evlat, beğendin mi yaptığını? bak ananın haline
ben senden son vaktimde evlatlıklar beklerken
beni böyle al kanların içersine koydun sen!....
ben senin için doğmuş idim, ben senin için yaşardım;
sendin benim her düşüncem, sendin benim her derdim;
bir parçacık benzin uçsa, bir kerecik; 'of' desen,
ah ne ölüm azapları çeker idim o gün ben.

işte artık senin için çarpan yürek duruyor;
ağlayan göz kapanıyor; gülen dudak kuruyor;
çalışan el uyuşuyor; rahat olsun her yerin!...

kim derdi ki, o koynumda büyüttüğüm ellerin
benim şu ak, şu kınalı saçlarımdan tutarak
acımadan, titremeden bana bıçak vuracak?....
bu ne yürek?.. para için insanlıktan geçiyor;
bu ne alçak susayış ki ana kanı içiyor;
seni böyle kimler etti, kanlı cellat, canavar?....

hayır, hayır, onlarda da senden pek çok duygu var;
senin elin, bir celladın bıçağından duygusuz;
senin elin, bir kaplanın tırnağından duygusuz;
senin elin, kan dökücü her bir şeyden haindir,

ah, bir cellat senin gibi kanlıları gebertir;
bir kaplan da anasından başkasını pençeler.

haram olsun, o uykusuz bıraktığım geceler;
bugüne dek emeklerim dursun iki gözüne;
kan yerine irin olsun emdiklerin.....
o kan ne?
o damlayan kimin kanı, avucunun içinde?
yoksa beni vurur iken, bana bıçak saplarken,
kesildi mi ellerin?
of, sızlıyor omuz başım, yaralarım pek derin!
kaç buradan oğul, seni şimdi gelip burda tutarlar;
zincir vurup o karanlık zindanlara atarlar;
kaç buradan bir kuş gibi!
ben kanımı helal ettim, sen de affet ya rabbi!...