bugün

ulan kim bulmuşsa getirmiş... vermiş dezzeme,

bir gece misafirlikteyken, dezzemi ağzıma toprak depiştirmeye çalışırken yakaladım elini...
imana döniiim diye.
lan dedim bu ne?
toprakmış bu mezardan gelmiş.

dedim teee allaam yaaa.
"Sana gül ile dokunan ümid eder mi mağfiret
Gonce-i gülşen-seray-ı Mustafa'sın Ya Hüseyn".
görsel
Kerbela muaviyenin oğlu yezid döneminde yaşandı.
hz hüseyinin şehit edileceği günü gecesinde gecenin karanlığında evlerine dönen 200 civarı sahabenin pişmanligidir.
orası üzüntülü, tasalı, mihnetli ve belalı bir yerdir, Kerb-ü beladır, orası Kerbala’dır.
An itibariyle 20 milyon üzeri insanın erbain merasimi için bir araya geldiği ırak şehri. Bu kadar önemli bir olayı hiç bir tv kanalının yayınlamaması medyanın da mezhepçi olduğunun kanıtıdır.
insanların erbain için akın ettiği ırak şehri.

görsel
resmi açıklamalara göre 29 milyon kişinin erbain ziyareti için misafir olduğu şehir. Ve bu kadar insanı hiçbir ücret talep etmeden ağırlayan şehir.
şuan milyonlarca kişinin yaya olarak akın ettiği, içinde hz imam huseyn aleyhisselam'ın mezarının bulunduğu şehir.
Peygamber soyuna bir damla suyun çok görüldüğü topraklardır.
efendimizin torununa bir damla suyun çok görüldüğü fıratın dibi.
sana bir yudum suyu çok gördüler ya biz her gün susuzluktan kırılıyoruz nur yüzlü insan.
arapça iki sözcüğün bileşiminden oluşur.

Kerab: tahribat veya harap olma
Bela: dert, keder ya da felaket.
bomba yüklü araçla saldırı düzenlenmesi sonucu 6 kişinin öldüğü kutsal kent.

http://www.ntv.com.tr/dun...li,UQi6bdXV10OGn5fuhvBehQ
Türkiye Cumhuriyetinin bugün içerisinde bulunduğu durumdur. Şehit Polisi, askeri, Fırat gibi şehit öğrencisi, Ali ismail Korkmaz gibi hükümet tarafından sokak ortasında döve döve katledileni, iş kazası adı altında patronların katlettiği madencileri inşaatçıları, fakirlikten çocuklarına et alamayan, çocuklarını yarı aç yatıran babanın psikolojisi ve nicesi. Milyonlarca evde Kerbela ülkemizde. Kimisi o Kerbela'yla susuzluktan ölüme yol almakta kimisi ise hala ne olduğunun farkında değil.
bugün harbiye muhsin ertuğrul sahnesinde izleme şansı bulduğum oyun. imkanınız varsa ve bilet bulabilirseniz izleyin. bileti yaklaşık bir ay önce aldık, daha sonradan bulmak zor. zaten salonda yer yoktu. olay başlı başına çok duygusal ama oyunda da o duyguyu müzikle, kostümlerle, ışıkla, oyunculukla veriyorlar. kesinlikle izlenmesi gerekiyor. sakine'nin "su, amca su" feryadı, abbas'ın kolsuz haliyle küçük sakine'ye su getirmek için düşmana saldırması, hz.hüseyin'in son sözleri kulaklarımdan gitmiyor.

lanet olsun yezide!
"Göz akıldır, kulak da gönül..
Akıl Hasan'dır.
Gönül de Hüseyin.
Alem sanır ki, Kerbela'da suya hasret can verdi canım Hüseyin'im..
Yok, yok su değil; 'Hak'tı onun istediği..
Haktan vazgeçseydi, Fırat da onun olurdu dicle de.
Ama o "hak" dedi, kevser'i seçti..
Hak yoksa Fırat irin olur, Dicle de zehir;
Hak varsa kevser'i seçersin, ne yanarsın ne de susarsın.."
ankara simurg oyuncuları tiyatrosunun yeni sezon oyunu...
ağlatan olaydır. peygamberin torunu öldürülmüştür.
su an icin ankaradan daha guvenli olan yer, yalansa soyleyin.
Iki gün sonra gitmek için yola çıkacağım aşk mekanı.
Irak'ta bir bölge adı olup islam tarihi literatürüne kerbela katliamı, kerbela savaşı adıyla geçmiştir. islam tarihinin en büyük katliamlarından biridir ve o günden bu yana birçok tartışma ve ayrılığın temelini teşkil eder.

Olayın zemini hz.hasan'ın hilafeti muaviye'ye devrettikten sonra şehid edilmesiyle başlar. Birçok şii kaynakta hz.hasan'ı zehirleyen kişinin muaviye olduğu yazar. lakin asıl itibariyle zehirleyen kişinin kim olduğu belli değildir ve bununla ilgili bir malumat yoktur. Keza muaviye hilafette kaldığı sürece ehli beyt mensupları ona biat etmişler, herhangi bir menfi tepkide bulunmamışlardır.

Muaviye henüz hayattayken kendi taraftarları ve hicaz ahalisinden oğlu yezid'e biat etmelerini istemiş lakin her iki taraf da oğlu yezid'biat etmemişlerdir. Bunun üzerine muaviye biat etmelerinden vazgeçti. Ama vefat ettikten sonra hilafeti veraset yoluyla oğlu yezid'e devretmiştir. Sünni cephede bu eleştirilir ve isabetli bir karar olarak görülmez. hilafete daha ehil liyakat sahibi kişiler vardı ve sahabenin birçoğu hayattaydı. Bir şura komisyonuyla halifenin seçilmesi münasip olandır. (şiilerin bu olaya olan tepkilerini dile getirmeye gerek dahî duymuyorum). Fakat bu ona karşı bir isyan gerektirmez. Sahabe ve tabiunun büyükleri de böyle bir isyana gitmemişlerdir.

Bir kısım rivayetler muaviye'nin oğluna; hilafete geçince ilk olarak abdullah b ömer, hüseyin b ali, abdullah b zübeyr'in biatini almasını söylediğini nakleder.
Yezid hilafete geçince bu kişilerden kendisine biat etmelerini ister. Abdullah b zübeyr ve hz. hüseyin biat etmez ve mekke'ye giderler.
Bu sırada hz. Hüseyin'in mekke'de olduğunun haberini alan kûfe ve basra'daki Ali taraftarları hz. Hüseyin'e biat mektupları gönderirler. Bu mektuplarda kendisine biat ettiklerini ve gelip hilafet makamına geçmesi gerektiğini yazarlar. Rivayete göre mektupların sayısı 18.000 e ulaşmıştır.

Diğer taraftan hz. Hüseyin'in etrafındakiler kûfe ve basra'dakilere güvenmemesi gerektiğini, onların sözlerinde durmayan insanlar olduğunu, daha önce babası ve kardeşini de yarı Yolda bıraktıklarını, kûfe'ye gitmemesi gerektiğini söylerler.

Hz. hüseyin önce müslim b akil'i ortamın buna müsait olup olmadığına bakması için gönderir. Müslim b akil kûfe'ye gider ve hz. Hüseyin'e ordaki durumun müsait olduğuna dair bir mektup gönderir.
Fakat hz. Hüseyin'in yanındakiler ısrarla ona gitmemesi gerektigini telkin ederler:

-hz.ali'nin diğer eşinden olan oğlu muhammed b hanefiyye gitmemesi gerektiğini söylüyor.

-abdullah b abbas gitmemesi gerektigini söylüyor ve çok isabetli bir tavsiyede bulunuyor: "eğer kûfeliler gerçekten sözlerinde samimilerse kûfe valisini sürsünler. Yine illa gideceğim diyorsan en azından aileni, çocuklarını götürme.

-abdullah b zübeyr: "gitme, mekke'de kal. Babana ve abine yapılanları ıraklıların gaddarlıklarını unutma. Sen babana ve abine ihanet etmiş bir topluluğa gidiyorsun." diyor.

-abdullah b ömer biri mektupla biri bizzat konuşarak olmak üzere iki kere hz. Hüseyin'i gitmemesi yönünde uyarıyor.

-ebu said el hudri ve şâbi de gitmemesini söylüyor. Ebu said el hudri hz. Ali'den kûfe halkı için şu sözleri işittiğini belirtiyor: "vallahi ben onlara küstüm, kızdım. Onlar da bana küsüp kızdılar"

-cabir b abdullah: "allah'tan kork. iki kitleyi karşı karşıya getirme." diyor.

-meşhur şair ferazdak da temim vadisinde hz. Hüseyin'le karşılaşıyor ve "halkın gönlü seninle ama kılıçları sana karşı" diyor.

Bu şekilde tesbit edildiği kadarıyla tam 17 kişi hz. Hüseyin'i gitmemesi yönünde uyarıyor ve farklı öneriler getiriyorlar.

Peki hz. Hüseyin'in bu kadar istişareye ve gitmemesi yönündeki telkinlere rağmen neden kûfe'ye gitti?

-hz. hüseyin'in tabiatı sert ve haksızlığa tahammül edemiyor. Bir karar alıyor ve derhal uyguluyor.

-yezid hilafete uygun birisi değil ve benim biatimi haketmiyor, diyor.

-ehli beyt dışındakilerin veraset yoluyla halife seçilmesini reddediyor. Ya ehli beyt ya da şuradan çıkacak karar.

(Muaviye kendi hilafeti zamanında ehli beyte karşı fiili bir zulüm uygulamamış hatta beytül malden cömertçe vermiştir. Yani yezid'e kadar bir zulüm yok.)

Yezid'e müslim b akil'in kûfe'ye gittiği haberi geliyor ve derhal kûfe valisini değiştiriyor. Eski vali mülayim ve ehli beyti seven biri olduğu için yerine şeytani fikirlere sahip ubeydullah b ziyad'ı getiriyor.

Müslim b akil önce muhtar es sakafinin evinde kalıyordu ama sonra hane b urve'nin evine geçti. Hz. Hüseyin'e biat edenler de müslim b akil'in etrafında toplandılar.

Ubeydullah b ziyad'ın şeytani bir zekaya sahip olduğunu söyledik. ilk olarak bir kölesini müslim b akil'in içlerine sokuyor ve ondan sürekli haber alıyor.
nitekim en son ubeydullah b ziyad, hane b urve'yi çağırıyor ve türlü eziyetler ediyor.

bunun haberi müslim b akil'e gelince beyat edenlerle beraber ubeydullah b ziyad'ın konağına yürüyor. Yürüyüşe ilk başladıklarında yanında binlerce kişi varken konağa vardıklarında 300 kişi kalıyolar. Konağın önünde bir çarpışma oluyo ve 70 kişi kalıyorlar. Mübarezeden sonra yakınlarda bi camiye giriyolar namaz kılmak için müslim b akil namazını kılıp arkasına döndüğünde yanında duran kimseyi göremiyor ve tek başına kalıyor.

Yaralı haliyle bir kadının evine sığınıyor ama kadının oğlu ubeydullah b ziyad yandaşı olduğu için ihbar ediyor nitekim müslim b akil ubeydullah b ziyad'a teslim ediliyor.

Öldürüleceğini anlayan müslim b akil birine vasiyet ediyor:

-hüseyin gelmesin.
-öldükten sonra bedenime müsne yapılmasın
-700 dirhem kûfelilere borcum var ödensin.

Müslim b akil şehit ediliyor ve cesedi kûfe sokaklarında sürükleniyor.

Hz. Hüseyin'e bunun haberi geliyor ve hata yaptığını anlıyor. Kûfe yakınlarında hz.hüseyin'le beraber 70 kişiyi durduruyolar. Hz.Hüseyin onlara 3 seçenek sunuyor:

-beni ve ailemi bırakın, geri dönelim.
-beni yezid'e götürün biat edeyim.
-beni bir cepheye gönderin orada cihad edeyim.

Ubeydullah b ziyad biati almak için gidiyor ama hz.hüseyin yezid'le muhatap olmak istiyor. Bunun üzerine ordaki 70 kişiden birkaçı hariç hepsi şehid ediliyor.
Ubeydullah b ziyad hz.hüseyinin cesedine hakaret ediyor (şia kaynaklarında bu kişi yezid olarak geçer. Aynı şekilde şia kaynaklarında hz.hüseyin ve yanındakilerin susuz bırakıldığı geçiyor lakin bu haber sahih değil).
Yezid'e hz.hüseyin'in mübarek gövdesinden ayrılmış başı götürülüyor. Yezid bunun üzerine ubeydullah bin ziyad'a lanet ediyor ve "ya rabbi ben bu işten beriyim ben öldürülmesini istemedim" diyor. (Tabi ki bu sözleri onu kıyamette azabtan kurtaramayacak.)
Peki bu facianın müsebbibi kim?
1. Tabi ki yezid.
2. Ubeydullah b ziyad
3. Kalleş, yalancı, güvenilmez kûfe halkı.

Bu katliamdan sonra ehli beyt siyasetten uzak durmuştur. 12 imamın hiçbiri siyasetle ilgilenmemiş ve herhangi bir isyanda bulunmamışlardır.

Bu olay farklı gruplarca farklı şekillerde değerlendirilir:
Şiiler: tamamen bir yas ve kin törenine dönüştürürler.
Nasıbiler: bir bayram olarak kutlarlar.
Ehli sünnet: bu olayı lanetler ama bir nefret ve kin haline getirmez. yapılması gereken bu katliamdan ders çıkarmaktır.

Her sene 10 muharremde insanların sözde o acıyı yaşamak adına kendilerine yaptıkları eziyetler ya da sanki bu facianın müsebbibi sünnilermiş gibi bi tavır almaları kin ve nefret beslemeleri kimseye hiçbir şey kazandırmaz. Kerbela sünnilerin de şiilerin de ortak acısıdır. islam tarihinde kara bir lekedir. ortak bi acıya sahipken bu faciadan ibret alınması gerekirken her sene özellikle muharrem ayında şiilerin sünnilere karşı sergiledikleri tutum yersiz ve haksızdır.
gelip geçmiş en büyük faciaya tanıklık etmiş yer. kan çölü.

--spoiler--

hüseyin düştü atından sahra-i kerbelaya
cebrail yetiş haber ver dedesi resulallah'a

--spoiler--
..imam hüseyin şehit oldu
Gül bahçemde güller soldu
Topraklar kan ile doldu
Kerbelada kerbelada...
Her yer Najaf,
Her yer Kerbela.