bugün

insan hak ve özgürlüklerinin meta haline getirildiği bir sistemde , kapitalist ideolojinin burjuva yozluğundan ve ahlaksızlıklığından oluşan eşitsizlik - tutsaklık - adaletsizlik değerleridir. Mahkum bırakıldığımız bu ahlaksızlık kısırdöngüsünde dilenciye sadaka verirken , parası olmadığı için hırsızlık yapmak zorunda kalanı döverken , farklı düşünceleri ırksal ve dinsel homojenleştirme adına sansürlerken , insanları savaşa gönderip ölümleri üzerine göz yaşı dökerken , eğitim diyerek öğrencilere yüzyıllık dogmaları aşılarken , sağlıklı yaşamın önemine değinirken insanlara sürekli hormonlu ve kanser yapıcı gıdalar satarken , anti-emperyalizmin siyasetini yaparken gizlice çaresizlik duygusu yaratacak tablololarla insanları umutsuzluğa sevk ederken ve sosyal devlet diyerek oligarşinin kapitalist tekellerle olan göbek bağını Atatürkçülük'e zeval gelmesin diye saklarken , eşit işe eşit ücret ilkesi karşısında kısa yoldan zengin olabilmeyi gençlere bir başarı felsefesi olarak sunarken , doğamızı ve yaşam alanımızı zehirlerken , ormanlarımızı keserken televizyon ekranlarında sırıtarak bu katliamlardan ülkemizin para kazandığını iddia ederken sesimizi çıkarmadan oturmak ve kapitalist ahlakın yozluğunda kaybolup gitmek kapitalist ahlakın özünü oluşturur.

Arabesk kültürün şovenizmi ile şikayet ettiğimiz normların , eleştirdiğimiz yaşam tarzının , metalaştırdığımız temel hak ve özgürlüklerin kitlelerin sessizliği yüzünden yeniden ve daha güçlü olarak üretildiği bir sistemin ahlakıdır.
tanımı desteklemek gerekir ise,

kapitalizm mantığı:
paran var mı?-tamam aramıza hoş geldin
paran yok mu?-öl geber defol

kapitalizmin favori sözü:
büyük balık küçük balığı yer.
(bkz: protestan ahlak)
bencilliğin meşru olduğu, fayda esaslı düşünce mantığı. ahlak falan değil aslında, bildiğin puştluktur. isteyerek ya da istemeyerek, hepimiz bir şekilde içerisindeyiz, o ayrı.
- "benim de kendimi dusunmem gerek.": vicdani savunma ahlak kıvamında.

- "ekmek aslanın agzında be yavrum. beni de dusun bak hala arabayı yenileyemedim.": anlayıs! anlayıs!

- "biz rusvet degil bahsis alıyoruz": dogruluk.

- "buyuk balık kucuk balıgı yer": doga ile uyum anlayısı.

- "simdi ben bu malı piyasaya yuzde 300 kar ile koymasam baskaları koyacak, o yuzden yani..": gunah ustlenme erdemi.

- "tamam yuzde 300 ama benim calısanlarımın da karnının doyması gerek": kalkınma projesi.

- "bukemedigin eli opeceksin": mutevazı yaklasım felsefesi.

goruldugu gibi oldukca iyi niyetli, erdemli, guvenilirdir.
kapitalizm sözkonusu olduğunda varlığından bahsedilemeyecek tek şey : AHLAK . Zira ahlaksığın sistemidir kapitalizm . ahlaksızlığın anasıdır .
"Bu sorunun cevabı, insanı tanımlamaktan geçer. Objektivizme göre insanın tanımlayıcı özelliği akılcılığıdır. Akıl, insanın varkalmasının ve öğrenmesinin başlıca aracıdır. insan, en basit ihtiyaçlarını bile düşünerek giderir. Yiyecek yetiştirmeyi, avlanmak için silah geliştirmeyi düşünerek bulur. Hayvanlar gibi sadece içgüdüsüyle varkalamaz. içgüdülerimiz bizi yağmur yağarken bir mağaraya saklanmaya yönlendirebilirler ama en basit bir barınak yapmak için düşünmek zorundayız. içgüdü, bize ateş yakmayı, yün eğirmeyi, tekerlek yontmayı, apandisit ameliyatı yapmayı, keman çalmayı öğretmez. Aklını kullanmak veya kullanmamak kişiye kalmıştır. Düşünmeyi reddeden bireyler, ya başka bireylerin keşfettikleri ürünleri taklid ve tekrar ederek, ya da, bunları talan ederek varkalırlar. Tercihleri hangi yönde belirirse belirsin, insanın yegane varkalmak aracı akıldır ve aklını kullanmayanın aklını kullanana müdahalesi kabul edilemez. insan aklının temel gereksinimi özgürlüktür. Üretim, insan aklının varkalmak sorunsalına uygulanmasıdır. insan, akılcılığı ölçüsünde kazanır veya kaybeder. Varkalır veya yeryüzünden silinir." (bkz: ayn rand)
şunun üzerine kuruludur:
para para para
binaenaleyh malı böyük olanın ahlagı da böyük olur.
(bkz: kaypak ahlak)
osuruğunu bi(m)le pazarlar; ama götün piyasa malı olmasından korkar.
maddi ,manevi herşeyi insana tükettirme üzerine kurulu ahlak.en sonunda insan neslini yine insana tükettireceği aşikardır.

dünya sermayesinin yerleştiği ülkelerde başta amerika ve avrupa olmak üzere gözlenen en önemli konu son 50 yıldır yaşanılan ahlaki değerlerde zayıflama ve artan suç oranları.

yine sermayenin pazar olarak gördüğü eskiden sömürge diye tabir edilen asya ,afrika ülkelerinde de benzer bir ahlaki yozlaşma olduğu görülebilir.

sermaye sömüreceği toplumları önce tüketim toplumu haline getirir.bu toplumların bireyleri geleceğini ,çevresini ,çocuklarını düşünmeden ,sermayenin kendi ülkelerinin erkleri ile işbirliği yaparak sunduğu herşeyi yine ülkelerinin işbirlikçi medyasının gazı ile tüketir , tüketmek için gerekli olan para sermaye tarafından kurulan bankacılık sisteminin kredileri ile sağlanır.

tüketim için gerekli olan herşey , tüketilecek malzeme ,tüketmesini özendirecek medya gazı , yasalar ve para sermaye tarafından tüketicinin ayağına getirilir.

bu şekilde yaratılan tüketim toplumlarında insanlar mutludur , çünkü hayat kolaylaşır herşey ayaklarına kadar getirilir.(günümüze ne kadar benziyor değil mi?)

bunun karşılığında ise o ülkenin bütün benliği ,vicdanı köreltilir ,arazileri ,kıyıları ,ormanı ,akarsuyu yeraltı ve yerüstü bütün zenginlikleri yağma edilir.

nefsi arzuları tatmin etme uğruna toplum kendi geleceğini yine sermayenin pazarlaması ile tüketir. inanç ,aile ,insan hakları ,şeref ,namus ,komşuluk ,kültür ,sanat vs. herşey insanların gözünde tüketilecek şeyler haline getirilir.

sonuç olarak sömürülen insanlarda sadece üreme ve açlık dürtüleri üzerine kurulu nefis merkezli şuursuz maneviyattan uzak bir ahlak yaratılır.

çaldığı minareye kılıfı hazır olan kapitalizm , bu durumda boş durmaz , kendi yarattığı ahlaksızlığı üzerine yıkacak günah keçileri bulur , bazen dindarlar suçlanır ,bazen ahlaksızlığın hesabı solculara kesilir , bazen sermaye ters psikoloji uygular ,kapitalizmi ve kendisiyle işbirliği yapan medya ve siyasetçileri gündeme getirir.
bu suçlu arama ve bulma çabasında insanların gözünden asıl suçluyu kaçırır ,çünkü asıl suçlu kendisinin asıl işbirlikçisidir.

buda içimizde köreltemediğimiz nefistir. insanın kendisine asıl zarar veren , asıl düşmanı kendi içinde kontrol edemediği dürtülerdir.
kapitalizm bir neden değil sonuçtur, kapitalist bir ahlaktan değil, farklı etik anlayışlar ve ahlaki değerlerin sonucunda oluşmuş farklı kapitalizmlerden söz edilebilir. örneğin batı türü kapitalizmin çarkları dünyayı yok etme pahasına dönmektedir.
Ekonomiye dayanan ahlak. Paran varsa ahlak. Yoksa yoktur.

Ahlak, herkesin kendi sınırları içinde yaşadığı şeydir. Başkasının istemediği şeyleri yapmadığın sürece özgürsündür.
ahlak finansal bir şey değildir aslında, toplumsal bile değildir. tamamen kişisel bir mevzudur.

insan gün gelir dünyanın en ahlaksız işini yapar, ki bu ona göre ahlak tartışmasının yanında bile geçmez. gün olur, üstüne vazife olmadan hayat kurtarır; ona da dönüp bakmaz.

ahlak, adalet, adalet duygusu, etik... bunların çoğu aslında bireyin kendisinde biter.

sadece vicdan ve hukuk farklıdır. vicdan insanlıkla, hukuk yasayla sabittir.

tartışması olmaz.

dolayısıyla bu konuların parayla alakası olduğunu düşünmüyorum.

esasında kapitalizm/sosyalizm/sosyal demokrasi/komünizm aklınıza ne gelirse bunların konuşulmaya gerek olmayacağı kadar eskidiğini düşünüyorum.

-izmle iş yapma devri bitti bence.

herkes bunu sscb'nin çöküşüne bağlar, bana göre tamamen silikon devrimi.

çip, internet, sosyal medya, gerçekten konuşulmaya değecek tek cümlenin bile mutlaka konuşulması.

bugün gördüğünüz birtakım eski usûl insanların 20 sene sonra kopyası bile kalmayacak.

her şey değişiyor.