bugün

tarantino filmlerinin başı çektiği sinemada kendiliğinden oluşmuş underground oluşum. Bu filmlerin en belirgin özellikleri arasında kameraya kan sıçraması, klasik müzik eşliğinde ağır çekimlerle verilen kurbanına giden kurşunlar, bıçaklar ve diğer can almaya yönelik nesneler, kurban ve avcı arasında izleyiciye bir seçim yaptırarak, izleyicinin kendisini bir karakterle özdeşleştirmesi sonucu öldürme yada ölme hissini kısmende olsa yaşamasıdır.

bu türün en ileri yönetmenleri arasında david lynch ve quentin tarantino günümüz sinemasından da Ruben Fleischer örnek gösterilebilir.
(bkz: nefes)
(bkz: pathology)
(bkz: the brides of dracula)
(bkz: les vampiros)
(bkz: awake)
(bkz: hellraiser)
(bkz: kill bill)
ilk örneklerinden biri stanley kubrick'in the shining'idir. sabit çekimde kapılardan sel basarmışcasına otele dolan kanı hatırlayınız.
Tabii ki sinema klasiği Testere,

O kadar ki, kana susamış, doymamış, 6. filmi de sinemadaki yerini almıştır.
kana susamak, tdk'ya göre "öldürme hırsına kapılmak" anlamına gelmektedir.

bir filmin öldürme hırsına kapıldığını söylemek, biraz garip duruyor bu yüzden. ben lise 1'de eğitim hayatıma son verdiğim için ara sıra deyim ve atasözlerine bakıyorum böyle. yaşım da henüz 16. bak dandik bir ankettir diyerek tanımı da yapmış olayım.