bugün

Dünyanın en güçlü bankeri.

John Pierpont Morgan kimdir? (1837 - 1913)

Babası Junius Spencer Morgan (1813-1890) gibi banker olan J.P.Morgan, 1871'de New York'ta Drexel, Morgan, Company'nin ortağı oldu ve kısa sürede ABD yönetiminin en önemli mali destekçisi haline geldi, 1895'te J.P.Morgan and Company adını aldı ve dünyanın en güçlü bankerlik kuruluşları arasına girdi.

ABD'deki para tröstü'nün başı olarak önde gelen şirketlerin ve mali kuruluşların iplerini kısa zamanda eline alan Morgan'ın yerine 1913'te şirketin başına oğlu John Pierpont Morgan Jr. (1867-1943) geçti

J.P.Morgan Jr. I. Dünya Savaşı sırasında Müttefiklerin ikmal ve kredi gereksinmesinin karşılanmasında önemli rol oynadı

Yani özetle bu Morgan ailesi tam bir Amerikan emperyalizmi mahsulü ve Amerikan çıkarları için her şeyi yapan özel görünümlü fakat devlete çalışan bir paravan şirket

J.P.Morgan(Şirketi) 2007 seçimlerinden sonra (neyin karşılığında ise artık onu da siz düşünün) 2010yılında %53 hisse ile bir Türk kuruluşu olan Netaş'ı satın aldı

NETAŞ hisseleri 6-18TL civarında seyrederken satılıyor, satım 83buçuk milyon dolara gerçekleşiyor, satış sayesinde üzerinde hak sahibi olduğu arsanın değeri 180milyon TL yani 22 Aralık 2010 kuru hesabıyla 120milyon dolar sadece arazi değeri, sonra bir anda ne hikmetse satıştan önce 6-18 lira arasında seyreden hisseleri 300liraya kadar fırlıyor ve J.P.Morgan muhteşem bir kar elde ediyor bu satın alımdan

NETAŞ'ı kimin sattığını, 2010yılında başta kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde? Daha pek çok milli kuruluşu bedavaya satan Akp'nin NETAŞ'ı da çekirdek pahasına sattığını anlamış oldunuz böylece

Peki nedir bu NETAŞ? Ne işe yarar? Hemen onu da açıklayalım

NETAŞ
Bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren Türkiye'nin şirketlerden birisi, 45 yıllık tecrübeye sahip MiLLi bir kuruluş olan NETAŞ, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla savunma iletişim ağının modernizasyonunda da çok önemli bir rol oynuyordu

ŞiMDi GELELiM iŞiN ÖZÜNE
Bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu söylememle az çok bağlantıyı anlamışsınızdır, düşündüğünüz gibi evet, Türkiye'de seçimleri yapan ve pek çok anketi yapıp ''Akp'nin ekonomi karnesi güzel, Türkiye mükemmel gidiyor'' gibi sonuçlar yayınlayan o şirket J.P.Morgan'dan başkası değil

1- Bir Amerikan Bankası olan J.P.Morgan Türkiye'deki seçim sonuçlarının sanal ortamda aktarılması için Türkiye'ye kredi sağladı.
2- Sistemi Sun Microsystems adına yerel ortağı Koç kurdu.
3- Sun Microsystems'in benzer bir yazılım programı için Yunanistan'da da ihaleyi kazandı, ancak Yunan hükümeti "Bu şirketin Amerika'daki seçimlere hile karıştırdığı yolunda bilgiler var" gerekçesiyle ihaleyi iptal etti.
4- Amerika'da ki seçimlere hile karıştırdığı iddiası olan Sun Microsystems ve Koç ile Türkiye'de seçimlere girdi.
5- AKP % 46 oy oranına sahip oldu.

Seçimlerden sonra mail gruplarında dolaşan bir haber şöyle: ''Seçimlerde kullanılan bilgisayar yazılımı sertifikasız çıktı'' YSK, ''Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi'' için, yetkili tek kurum olan istanbul Teknik Üniversitesi Ulusal Yazılım Sertifikasyon Merkezi’nden sertifika almamış.

UYSM, sertifikalı yazılım eserlerinin üst düzey güvenlik koşulları altında kaydının tutulmasını ve geriye dönük hukuki inceleme yapılabilmesini sağlıyor.

Yazılanın muhatabı elbette YSK, verecekleri cevabın önemi var
Seçim programı SEÇSiS’in sertifikası olması gerekiyor mu? Sertifikası var da, birileri bulanık suda, balık mı avlamaya çalışıyor?
Şeffaf Türkiye denildiğine göre, böyle bir sorunun cevabı mutlaka vardır. Peki kim verecek bu soruların cevabını? Bu güne kadar kimse verdi mi?

Kesin nüfus ve seçmen sayısı bilinmeyen bir ülkede yaşıyoruz ve normal seçimlere bile hile karışırken, seçimler internet üzerinden yapılmaya başlanıyor, bunu da Batı destekliyor tabi ki, Batı'nın desteklemesindeki amaç açık değil mi? Kumanda J.P.Morgan veya diğer seçimlerde onun yerine geçecek herhangi bir şirket sayesinde Abd'nin elinde, istedikleri gibi tek tuşa basarak seçim sonuçlarını ayarlayabilirler, değiştirebilirler, üstelik kesin bir seçmen sayısı belli olmadığından bir sağlama bile yapılamaz, birileri de çıkıp ''Halkın iradesi bizden yana!'' der istediği gibi

Tayyip Erdoğan'ın nasıl başa geldiği, gelmeden önce ne vaatler ile o mevkiye getirildiğini bilmeyenler ise Erdoğan'ın 2002yılında seçimlerden hemen sonra dönemin Abd Dışişleri Bakanı Paul Wolfowitz'e yazdığı mektubu okuyarak bir şeyleri anlayabilirler
(bkz: jp morgan)