bugün

"bugünlerde, o paramparça, o bölük pörçük, o hep eksik kalan, hep aşık olduğunda sonsuz acılarla yıkılan ve her yıkılışında büyük hazlar yaşadığım ruhumla değil, yıllardır küçümsediğim gündelik hayatın sorunları karşısında ezilen dostlarım için ayakta kalmaya çalışıyorum.

ve bu ayakta kalma çabası, bana büyük bir yaşama hissi veriyor. ve yıllar sonra anlıyorum ben, aslında o gündelik, basit geçim sorunlarını küçümsemekle, hayatın kendisini küçümsemişim.

edit: imla
adem özbay - gelmesem de bekle beni

--spoiler--
Şehre herkes yakışıyor şimdi. işportacı delikanlılar, tuzu kuru tüccarlar, öğrenciler, dilenciler ve yalancılar. Şehre bir ben yakışmıyorum. Çünkü, sensiz bir şehrin toprağında ayak izim öksüz duruyor. Sensiz, penceremde gün ışığı mahzun. Sanma ki yolcular sadece bavullarını alarak giderler bir şehirden. Giderken bana verdiğin güvercin ürkekliğini götürdüm, yağmur ferahlığını, kardelen cesaretini… Kavuşmaya yüzümüz olsun diye, ağlamadım. Unutmamaya kavlimiz olsun diye, mahzun dokunmadım kirpiklerine. Sen ağlama kirpiklerin ıslanır, ağlama, bekle yalnızca. Emanetlerini yerli yerine, yani bakışlarını Zühre yıldızının burcuna, sıcaklığını mezarımın başucuna ve aşkını hüzzam bir yağmurun dudağına koymaya ahdetmiş bu adamı bekle, gelmesem de…
--spoiler--

edit: sentaks
"Ne de olsa hepimiz başkasının gözünde ifşa etmeyi seçtiğimiz sırlardan ibaret değil miyiz? ifşa etmediklerimiz ise kendi bildiğimiz kişiliğimiz ya da bilmeyi göze alamadığımız…"
(bkz: nokay eçege)
''Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.''

(bkz: tehlikeli oyunlar)
“Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar.” Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne yazık ki doğru… Doğru, lakin eksik. Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir.

Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan…

Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim, kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Şimdi bilmiyorum…"

elveda güzel vatanım- ahmet ümit.
değeri bilinmeyen her lütuf, felakete dönüşüyor.''
paulo coelho (bkz: simyacı) sayfa:76
"'Beni ya şımartın, ya kapı dışarı edin!' diye bağırırdı. 'Yarı içtenliğe dayanmam zor benim.'"
OGUZ atay.
"Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum." Diyor orhan pamuk.

Buram buram instagram postu gibi...
Çift tıklayıp 3 saniye icerisinde yukari kaydırmalık paylasim zira 3 saniyeden fazla olan her zaman diliminde düşünmekle mahkum oluyorsunuz.

Bir gün annenizin elinden hazırlanmış yemeği son kez yiyeceksiniz aynı masada ve bunun son yemeğiniz olduğunu bilmeyeceksiniz. Son kez sarilacaksiniz kiyamadiklariniza ve hiç birinin son olduğunu bilmeden yasayacaksiniz anı. Nice nice son kez yaşadığınızı bilmediğiniz anılar biriktireceksiniz.

Ben sevmiş olduğum kadını son kez gördüğüm tarihi, yeri, anı hatırlamıyorum. Sanırım bunu bilmek icin bile pek çok şey verirdim.
ölçülemeyen hiçbir şeyi yönetemezsiniz.
aklımda yer tutmuş bir boka da yaramıyor.
“...ornament is crime” adolf loos
"bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.. ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu. insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."

(bkz: albert camus)
(bkz: düşüş)
görsel
Selçuk aydemir- liseden arkadaşlar
Sayfa:13 - Küsürat yayınları 1.baskı
1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım

(Bundan daha ötesini görmedim).
"korkuyoruz.
düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz.
insan olmaktan korkuyoruz."

tutunamayanlar.
Öfken ve duyguların sakın aklını gölgelemesin. işte o zaman daima kazanırsın.
iki ayaklılar düşmanımız dört ayaklılar kardeşimiz. Artık o söze bile güven kalmadı.

Hayvan çiftliği.
“Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı.”
Her şey insanın elindedir. Fakat insanın korkaklığı yüzünden çok şey kaybeder.
insanları en çok korkutan şey ise yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemektir.

Dostoyevski/suç ve ceza.
“Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. Sanki ne yaşarsak yaşayalım hep gurbetteyizdir. Büyümek, gurbete çıkmaktır.”
"Hayatımın en mutlu anıymış,bilmiyordum" .
Ölülerin ölü kalması herkes için daha iyidir.

Hayvan mezarlığı/Stephen king.
"bu bizim şu anda ilgilenmemiz gereken bir konu değil."

- martin heidegger
sen senin için değilsen kim senin için?
sen sadece senin içinsen sen kimsin?
görsel
bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.