bugün
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- allah yerine hızır'dan yardım istemek10
- erkek çocuk için isim önerileri13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması11
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- keki kabarmayan sözlük kızı22
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay15
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı28
- anın görüntüsü11
- düşün ki o bunu okuyor17
- galatasaray13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni19
- deniz gezmiş16
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- iğrenç bir his tarif et26
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- en yaşlı özelliğiniz9
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
görsel
görsel
Efsanevi fizikçi Isaac Newton’ın yeniden keşfedilmiş el yazmasında belirtildiği gibi, birtakım gizemli malzemeleri belirli miktarlarda bir araya getirirseniz herhangi bir metali altına dönüştürme özelliğine sahip Felsefe Taşı’nı yapabilirsiniz.
Yıllarca özel bir koleksiyonda tutulmuş, 17. yüzyıla ait bu belge şu an, kâr amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluş olan Kimyasal Miras Vakfı’nın elinde. Ekibin el yazmasını şubat ayında satın aldığı, şu an ise yazmadaki dijital imgeleri ve transkripsiyonları, Newton’un simya ile ilgili bu metin üzerinde yaptıklarını daha fazla insanın incelemesine fırsat vermek için online bir veri tabanına yüklemekle uğraştığı belirtiliyor.
Tarifte, Felsefe Taşı’nın ana malzemesi olarak görülen “sophick civa”sının nasıl yapıldığı şifreli olarak anlatılıyor. Taşın, kurşun gibi baz metalleri altın gibi değerli metallere dönüştürebileceğine inanılıyordu.
Newton’un sophick civası elde ettiğine dair kesin bir bilgi yok, ancak Indiana Üniversitesi’nden bilim tarihçisi William Newman’a göre el yazması, araştırmacıların Newton’un genellikle ciddi ölçüde şifrelendirilmiş simya tariflerini nasıl çözdüğünü anlamalarına yardımcı olabilir. Yazma ayrıca, modern fiziğin babası ve calculusun modern anlamdaki bulucusu sayılan Newton’un simyadan ve simyacılarla yaptığı iş birliklerinden büyük ölçüde etkilendiği vurguluyor.
Newton maddenin doğasını daha iyi açıklayabilmek için kadim bilgilerden yararlanmak ve muhtemelen köşeyi dönmek umuduyla hayatı boyunca simya hakkında sayfalarca yazı kaleme almıştı. Ancak, simya gerçek dışı ve güvenilmez işlemlerle dolu mistik bir sözdebilim olarak çoğu zaman dışlandığı için akademisyenler Newton ve simya arasındaki bağlantıyı uzun süre göz ardı etmişti.
Newton’un 1855 tarihli biyografisinde yazar “böylesine büyük bir deha”nın “bir aptalın ve düzenbazın işi olduğu bariz” bu uğraşı nasıl ciddiye aldığını sorguluyor. Sophick civası tarifi şu an yalnızca kısmen yenilenebiliyor zira Newton’un mezun olduğu okul, Cambridge Üniversitesi 1888’de Newton’un simya tariflerinin arşivleme fırsatını reddetmiş. Metinler 1936 yılında bir açık artırmada toplamda 9.000 ingiliz sterlininden fazla bir paraya satılmış. Bu metinlerin birçoğu özel koleksiyonlarda dolayısıyla araştırmalara tabi tutulamıyor.
Newman, “Newton’un simyası çok çok uzun yıllar dokunulmaz sanıldı” diyor. Fakat, Newman ve diğer tarihçiler artık simyacıları, malzemeleri üzerinde incelikle çalışmış, bin bir zorlukla kazandıkları bilgilerini korumak için tariflerini mitolojik sembollerle kodlayarak sayısız not tutmuş dikkatli teknisyenler olarak görüyor.
Hayat ağacı
Yeniden ortaya çıkarılmış bu tarif aslında diğer tariflerden farklı değil: Newton, daha çok Eireanus Philalethes (“gerçeğin uysal aşığı”) takma yazar adıyla bilinen, Amerika doğumlu 17. yüzyıl simyacısı George Starkey’in elyazmalarındaki ilginç bir metni kopyalamış.
Çağdaş araştırmacılar tarafından tercüme edildiğinde, Starkey’in sophick civası tarifinin civayı müteakip kereler distile etmeyi ve ardından altınla birlikte ısıtmayı kapsadığı görülüyor. Nihayetinde bu işlemle hassas, ağaç dalına benzer oluşumları olan bir alaşım elde ediliyor.
Starkey’in notlarından, çarpıcı biçimde ağaca benzer bu yapının ona sophick civasının böylelikle hayat bulduğunu, gücünü ve önemini ortaya koyduğunu düşündürdüğü anlaşılıyor. Ancak bu simyasal “ağacı” üretmiş olması bir kenara, Newton’un Starkey’in tarifindeki şifreleri doğru şekilde çözdüğüne dair herhangi bir kanıt bulunmuyor.
Newman, belgenin asıl öneminin arkasında, Newton’un Felsefe Taşı yapma uğraşlarının büyük bir bölümünü kaplamış olan, kurşun cevherini simyasal olarak süblimleştirmeye dair kendi işlemini karaladığı yerde yattığını söylüyor.
Newman’a göre, Newton’un Starkey tarafından resmi olarak yayımlanışından yıllar önce ele geçirdiği bu tarif, Newton’un diğer simyacılarla kurduğu, optik ve ışığın doğası üzerine yaptığı çalışmaları etkilemiş olması muhtemel iş birliklerine dair daha fazla kanıt sunabilir. Simyasal öğretiler, Newton’un beyaz ışığın farklı renklerin birleşiminden oluştuğuna dair çığır açan buluşuna ilham kaynağı olmuş olabilir.
Newman, “Bileşimlerin kendilerini meydana getiren bileşenlerine ayrılabileceği ve bu bileşenlerin daha sonra tekrar bir araya getirilebileceğini ilk fark eden simyacılardı. Newton bu durumu beyaz ışığa uyarladı, böylelikle beyaz ışık bileşenleri olan farklı renklere ayrılabiliyor, bu renkler birleştirildiğinde ise beyaz ışık ortaya çıkıyordu. Bu simyanın Newton’a kazandırdığı bir şey.” diyor.
Bu noktada, eğer simyacı Newton olmasaydı fizikçi Newton’un en ünlü keşiflerinden bazılarının hiç var olmayacağını söylemek doğru olabilir.
》 https://arkeofili.com/isa...a-tarifi-yeniden-bulundu/
görsel
Efsanevi fizikçi Isaac Newton’ın yeniden keşfedilmiş el yazmasında belirtildiği gibi, birtakım gizemli malzemeleri belirli miktarlarda bir araya getirirseniz herhangi bir metali altına dönüştürme özelliğine sahip Felsefe Taşı’nı yapabilirsiniz.
Yıllarca özel bir koleksiyonda tutulmuş, 17. yüzyıla ait bu belge şu an, kâr amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluş olan Kimyasal Miras Vakfı’nın elinde. Ekibin el yazmasını şubat ayında satın aldığı, şu an ise yazmadaki dijital imgeleri ve transkripsiyonları, Newton’un simya ile ilgili bu metin üzerinde yaptıklarını daha fazla insanın incelemesine fırsat vermek için online bir veri tabanına yüklemekle uğraştığı belirtiliyor.
Tarifte, Felsefe Taşı’nın ana malzemesi olarak görülen “sophick civa”sının nasıl yapıldığı şifreli olarak anlatılıyor. Taşın, kurşun gibi baz metalleri altın gibi değerli metallere dönüştürebileceğine inanılıyordu.
Newton’un sophick civası elde ettiğine dair kesin bir bilgi yok, ancak Indiana Üniversitesi’nden bilim tarihçisi William Newman’a göre el yazması, araştırmacıların Newton’un genellikle ciddi ölçüde şifrelendirilmiş simya tariflerini nasıl çözdüğünü anlamalarına yardımcı olabilir. Yazma ayrıca, modern fiziğin babası ve calculusun modern anlamdaki bulucusu sayılan Newton’un simyadan ve simyacılarla yaptığı iş birliklerinden büyük ölçüde etkilendiği vurguluyor.
Newton maddenin doğasını daha iyi açıklayabilmek için kadim bilgilerden yararlanmak ve muhtemelen köşeyi dönmek umuduyla hayatı boyunca simya hakkında sayfalarca yazı kaleme almıştı. Ancak, simya gerçek dışı ve güvenilmez işlemlerle dolu mistik bir sözdebilim olarak çoğu zaman dışlandığı için akademisyenler Newton ve simya arasındaki bağlantıyı uzun süre göz ardı etmişti.
Newton’un 1855 tarihli biyografisinde yazar “böylesine büyük bir deha”nın “bir aptalın ve düzenbazın işi olduğu bariz” bu uğraşı nasıl ciddiye aldığını sorguluyor. Sophick civası tarifi şu an yalnızca kısmen yenilenebiliyor zira Newton’un mezun olduğu okul, Cambridge Üniversitesi 1888’de Newton’un simya tariflerinin arşivleme fırsatını reddetmiş. Metinler 1936 yılında bir açık artırmada toplamda 9.000 ingiliz sterlininden fazla bir paraya satılmış. Bu metinlerin birçoğu özel koleksiyonlarda dolayısıyla araştırmalara tabi tutulamıyor.
Newman, “Newton’un simyası çok çok uzun yıllar dokunulmaz sanıldı” diyor. Fakat, Newman ve diğer tarihçiler artık simyacıları, malzemeleri üzerinde incelikle çalışmış, bin bir zorlukla kazandıkları bilgilerini korumak için tariflerini mitolojik sembollerle kodlayarak sayısız not tutmuş dikkatli teknisyenler olarak görüyor.
Hayat ağacı
Yeniden ortaya çıkarılmış bu tarif aslında diğer tariflerden farklı değil: Newton, daha çok Eireanus Philalethes (“gerçeğin uysal aşığı”) takma yazar adıyla bilinen, Amerika doğumlu 17. yüzyıl simyacısı George Starkey’in elyazmalarındaki ilginç bir metni kopyalamış.
Çağdaş araştırmacılar tarafından tercüme edildiğinde, Starkey’in sophick civası tarifinin civayı müteakip kereler distile etmeyi ve ardından altınla birlikte ısıtmayı kapsadığı görülüyor. Nihayetinde bu işlemle hassas, ağaç dalına benzer oluşumları olan bir alaşım elde ediliyor.
Starkey’in notlarından, çarpıcı biçimde ağaca benzer bu yapının ona sophick civasının böylelikle hayat bulduğunu, gücünü ve önemini ortaya koyduğunu düşündürdüğü anlaşılıyor. Ancak bu simyasal “ağacı” üretmiş olması bir kenara, Newton’un Starkey’in tarifindeki şifreleri doğru şekilde çözdüğüne dair herhangi bir kanıt bulunmuyor.
Newman, belgenin asıl öneminin arkasında, Newton’un Felsefe Taşı yapma uğraşlarının büyük bir bölümünü kaplamış olan, kurşun cevherini simyasal olarak süblimleştirmeye dair kendi işlemini karaladığı yerde yattığını söylüyor.
Newman’a göre, Newton’un Starkey tarafından resmi olarak yayımlanışından yıllar önce ele geçirdiği bu tarif, Newton’un diğer simyacılarla kurduğu, optik ve ışığın doğası üzerine yaptığı çalışmaları etkilemiş olması muhtemel iş birliklerine dair daha fazla kanıt sunabilir. Simyasal öğretiler, Newton’un beyaz ışığın farklı renklerin birleşiminden oluştuğuna dair çığır açan buluşuna ilham kaynağı olmuş olabilir.
Newman, “Bileşimlerin kendilerini meydana getiren bileşenlerine ayrılabileceği ve bu bileşenlerin daha sonra tekrar bir araya getirilebileceğini ilk fark eden simyacılardı. Newton bu durumu beyaz ışığa uyarladı, böylelikle beyaz ışık bileşenleri olan farklı renklere ayrılabiliyor, bu renkler birleştirildiğinde ise beyaz ışık ortaya çıkıyordu. Bu simyanın Newton’a kazandırdığı bir şey.” diyor.
Bu noktada, eğer simyacı Newton olmasaydı fizikçi Newton’un en ünlü keşiflerinden bazılarının hiç var olmayacağını söylemek doğru olabilir.
》 https://arkeofili.com/isa...a-tarifi-yeniden-bulundu/
Bu bilinmeyen bir şey değil. Newton yobazlık derecesinde dindar biriydi. Bugün anladığımız manada pozitivist bilim anlayışına Hiç sahip olmadı. Bilimsel çalışmalarını çoğu zaman tanrısal iradenin ispatı için yapardı ve daha da önemlisi vaktinin çoğunu simya gibi son derece akıl dışı uğraşlarla doldururdu. Telling the truth about history kitabında bunlar detaylıca işlenir. Modernist dünya görüşünün pozitivist-evolusyoner teleoloji kurmacadan ibarettir. Pozitivist bilim sanıldığı kadar seküler değildir. idealize edilen bilim insanlarının çoğu bize yanlış tanıtılmaktadır. Bu yüzden idealize edilmiştir zaten. Modern teleoloji tersten bir tür yobazlıktır.
güncel Önemli Başlıklar