bugün

insanlar intiharın bir anlık cinnet haliyle gerçekleştiğini düşünüyorlar. Aslında kısmen haklılar, böyle bir şeye ancak anlık sinir patlamasıyla cesaret edilebilir. Fakat unuttukları en büyük şey düşünme faktörü. O bir anlık sinirle hayatına son veren kişi kim bilir kaç yıl, kaç gece düşündü intihar etmeyi de ancak o zaman cesaret edebildi...
korkan yeterince ölmek istemiyordur, mutsuzdur sadece. ölme isteğinin üstünü örtmesi için yaşayacağı bir sevince bakar. oysa gerçek anlamda ölmek isteyen en mutlu anında bile aklında ölümü bulundurur. bu istek böyle ara sıra gelmez, kişiyle birlikte yaşar.

bunu arzulayan da öyle bir çöküşte ve boşvermişliktedir ki, hayatta ardında kalanları düşünecek mecali olmayacağı gibi, ölümden sonrasını da düşünecek hali kalmaz. o belirsizlik, meçhullük, müphemlik bile öyle başını döndürür ki insanın, korku yerine rahatlama gelir.
korktuğum ise ölüm değil, intihar. başarılı sonuç vermeme ihtimali, sonraki hayatımı öncekinden beter yaşama düşüncesi.

kısacası bekliyoruz ölümü işte. korkmadan, kapımız açık şekilde. intihar edemeyecek kadar cesaretsiz, ölümün yolunu gözleyecek kadar da cesuruz.
psikolojisi bozuk insanın içinden geçirdiği duygu. *
saçmalıktır. az sabret zaten doğal yollarla öleceksin.
edit: bininci entrymi seni intihardan vazgeçirmek için girdim amk. sonra beni seven yok depresyondayım falan deme.
Düşünmek, eylemin önündeki en büyük engeldir.
her şeyin anlamını yitirdiğini anladığımızda içimizde düşünmeye başladığımız bir eylemdir. tabi dışarıdan bakan için kötüdür. şahsın uzun bir süredir aklındadır intihar mesela, ama içindeki aile bağları her şeyin önüne geçer.

yok ki kimseler, hiç kimseler yardım edemez.
Hiiiçç düşünmeyin derim.. Daha bu dünyada ağzına s.çacak bi ton insan var.. Gitmeyin savaşın..
6-7 ay önce sürekli düşünüp, sonunda yaptığım eylem. 2 ay kadar hastanede yattım.
hep düşündüğüm şey.
amına kodumun dünyasında 6 yaşından beri (1993) hastalık çekiyorum.
o tarihten 11 yıl sonra yani 2004 te böbreklerim iflas etmiş, 9 sene haftada 3 seans diyaliz tedavisi gördüm. böbrek nakli olup diyalizden kurtuldum ama 5 yıldır sontayla yaşıyorum. işe giremiyorum bu haliyle. askerlik hiç yapamadım.
yüzde 82 engelli raporum var, maaşa bağlanma istediğim kabul edilmedi.
8 aydır sontadan kurtulma ameliyatını bekliyorum. yoğunluktan dolayı sıra gelmiyor hastanede.
sağlıkta devrimmiş siksinler öyle devrimi.
bu zamana kadar intihar etmemiş olmam ölüm korkusu ve ailemin perişan olmamasıdır.
eskiden derdim, düşünüyorsanız sıkıntı yoktur; insan, intihar etmeyi düşündüğünde ne kadar yanlış bir iş yapacağını bilir ve vazgeçer diye. ama düşünmekte yanlışmış.
çünkü düşününce, insan hemen araştırır internetten bir yerden. az ya da çok ama illa ki, intihara yönelim bulgularını bulabilir kendine uyumlu olan. bütün kriterleri karşılıyorum ben düşüncesine kapılabilir. ki bu çok tehlikelidir. yani, ha intihara teşvik eden biriyle konuşmak, ha böyle kriter bulmak; ister istemez kapılabilir insan. o yüzden düşüncesi bile yanlış.
ya zaten şu sosyal medyada intihar etmeyi düşünmeyen yok amk. her gün en az on başlıkta ben düşünüyorum, yapacağım, hayat çok anlamsız diyorlar bir öleni görmedik.
bence bu biraz sosyal medyada dikkat çekmek için abartılmış yalan.

herkes ölecek amk. görende hayatı enlerde yaşıyor sanacak. sabah kalktığında annesi ekmek almaya gönderiyor gelmiş burada atar yapıyorlar.

vay amk.
arada düşündüğümdür. Henüz 17 yaşındayım ama saçmasapan sebeplerden kaynaklanmıyor bu düşüncem. Bazen çok yoğun olarak düşünüyorum bunu. Ama öte yandan daha okunmamış binlerce kitap ve öğrenilmeyi bekleyen çok fazla şey var. Ve Shakespeare'in de dediği gibi:
"Bezdim işte bunlardan ve hiç durmam bana kalsa.
Ölmek, sevdiğimi bir başına bırakıp gitmek olmasa."
sana diyorum intihar etmek isteyen adam veya kadın. acıdan başka hiçbir şey yok. tüm bedenine sirayet eden tüm vücudunda voltalar atan acıdan başka hiçbir şey yok. masal felan değil bu hayat. doğduktan sonra jiletle kesilen bebekler var kuşatılan bir şehre ateş kusan kruvazörler var, yaratılan enkazlarda ölü bebekler doğuran kadınlar var. açlıktan ölen çocuklar var. birkaç kişinin tecavüz ettiği kadını taşlayarak öldürenler var. bitmeyen acı çekme seansları var 7/24'lük işkence fasılları... ve mutluluk yok! rüyalarında bile yaşayamaz senin mutluluk. güneş ışığı bile senin için ikinci sınıf bir illüzyon.

dünya leş gibi kokuyor ve sen artık burununu mandalla tıkıyamıyorsun. bitirmek için sabırsızlanıyorsun ama umut denen bir şeyler var içinde at onu gitsin düzelmeyecek hiç bir şey biraz sakinleştirici al yüksek bir yere çık bir falez felan olabilir ve zaman doğrusunu ortadan ikiye ayır bu küreden bozma geoite kendini çarparak hayatın sağlamasını yap ve bitsin her şey sakın bekleme!
aylardır kafamı kurcalıyor bu düşünceler her an hayattan çekip gitme isteği,yok olma arzusu...
belki de umutlarim, heyecanlarim tükendiği için bu saplantılı düşüncelerin beni ele geçirmesine maruz mu kaldım,bilemem.ama şunu iyi bilirim ki;zerre miktarda bile yaşama arzum yok,ne olucaksa olsun düşüncesi beni ele geçirmiş durumda...

doğru düzgün hayatımız mı oldu be sözlük, sürekli kaybeden ben oldum, bir kere bile kazanamadım, derdimi, artık yaşadıklarımi özgürce, korkmadan anlatmak, haykırmak istiyorum ama olmuyor işte utanıyorum.
Sözlük yazarları bana nickalti girmeyince benim düşündüğümdür. Eğer bana bisi olursa sorumlusu sizsiniz. Günlüğüme de yazdım.