bugün

“insan, kendisiyle karşılaşmadıkça, kendisine yönelmedikçe, kendini pek iyi hissetmez; ruhsal sıkıntılarla yüz yüze gelmedikçe, kendi yüzeyinde kalır; kendisiyle çarpıştığı anda, darbeden hemen sonra, huzur verici yararlı bir izlenim edinir” diyor ‘insan ruhuna yöneliş’ kitabında carl gustav jung.

başkalarında yaşamak insanın kendinde olmamak için bulduğu modern bir çare... hep başkalarına bakmak, onların hayatına ilişik olmak, onların konuştuklarında oyalanmak, onların gündemiyle yaşamak, onlarda bir karşılık bulmaya çalışmak... kendimize, kendimizden uzakta bir hayat kurabilmek için ne çok şey yapıyor, ne çok çabalıyoruz. kargaşanın içinde yara almamak, sağlam kalabilmek için yapıyoruz bütün bunları belki de. öyle olmuyor ama; daha kırılgan yapıyor böyle şeyler bizi. yarayı nereden aldığımızı bilemediğimiz için durduramıyoruz bu derin, kangrene dönüşmesi muhtemel kanamayı.
Zor olan yüzleşmedîr.
Hiç kimse hatalarını kabul edecek kadar cesaretli değildir. (Nadiren bu kişilikte insanlar çıkıyor karşımıza ) buna ben dâhil.
göt ister !..
yüzsüz insanlar beceremez...
Her insanın kolay kolay yapamayacağıdır. Hatta daha doğrusu, başaramayacağıdır.
Doğruculuk oynamaktır.

Nasıl mı, çeker insan kendisini karşısına.
Fazla içtiği bir akşamın kuytusuna yada yalnız ve iddiasız dinlediği kalbinin ortasına.

Sonra pat, sorar. Yanlışları, hak edip etmediğin kayboluşları.

Bır resim çizer ve boyar yüzdüğü yağmur damlalarının taşırdığı mutsuzluğa.

Bağırır, nedin senin derdin der ahmak ahmak ve kendince cevaplar.

Inandırıcılığını kaybeder kendi kendine.
genelde geceleri bu saatlerde olan yüzleşmedir. çok canını sıkmamak için fazla derinlere inmeden kendinle iyice arayı açmadan bitirilmesi tavsiye olunur.
Yüzleşmeyi bırak 10 sene önceki halimle karşılaşsam ağız yüz döverim peşin peşin döveyim de erkenden kendine gelsin.
Aslında her an olan. Çoğunlukla vicdanın susturulmasıyla biten iç hesaplaşma.
Özeleştiri haaa... Herkes yapabilse keşke ancak çoğunda teşebbüs halinde kalıyor sonra ego araya girip tüm girişimleri bir anda yok ediyor.
Kendine bir gün bile olsa kötü gözle bakabilmektir. Kendini aşağılamaktır, dürüst olmaktır. Bir kere bile olsa sınırda durabilmektir.
yüzleşmeden galip ayrılıyorsanız, farkındalığınız artıyorsa ne mutlu.
Kendine bir gün bile olsa kötü gözle bakmak, aşağılamak, dürüst olmak ve bir kere bile olsa sınırda durabilmek.
insanın kedisiyle yüzleşmesi diye okudum.
Ne kadar ödlek biri olduğumu söylüyorum devamlı kendime.

Ağlıyorum karı gibi ne kadar aciz olduğumu fark edip.

Artık intihar etmeye de taşağım yok eskisi gibi. Zaten acısız bir intihar yolu da bulamadım. Daha evvelki denemelerim neticesinde kemiklerim kırıldı bir defasında. ilaç içerek denediğim Diğerinde de yoğun bakımda midem yıkanmış halde açtım gözlerimi.

Eskiden olduğu gibi aynanın karşısında kafamı yumruklamaya başladım.

Artık intihar etmemenin benim için daha büyük acı olduğunu biliyorum. Bunun için hayatın bütün acısını kahrını ızdırabını yaşayıp eceli gelince var olmanın bizzat kendisinden şu an olduğundan çok daha fazla iğrenerek ölmeyi bekliyorum.

Dünya bok çukurudur.
Yapılırken dikkatli olunulması gereken eylem. Bir bakmışsınız kendime dürüst oluyorum ayağına kendinize haksızlık etmeye başlamışsınızdır.
ciddi bir olgunluk gerektirir. hangi yaşta olursanız olun, ruh sağlığı ve olgunluk...
insan hangi yaşında olursa olsun hep geçmişte yaptıklarından pişmanlık duymaya meyilli bir yapıda. Bu çoğunlukla gelecekte çok daha az hata yapma çabasına girmemize neden oluyor ancak bu beklenti insana daha çok hata ve daha çok pişmanlık getiriyor.
biraz bencilce oluyo yine de eremedik o kadar.
17 yaşımla anlaşırmıyız bilemiyorum.
çirkin çıktığım fotoğrafları düzeltirdim.
her zaman acı veren bir eylemdir. zaten keyif veren bir şey olsa yapmak zorunda kalmaz insan bunu.
kendimle yüzleşmeye kalkarsam zaman kaybederim ve işin içinden çıkamam. hayatım daha da boktan bi hal alır. uğraşamam.
kimse kendisiyle yüzleşmezken gereksizdir. siz mi kurtaracaksınız dünyayı ?