bugün

insan özünde lavuktur. *
bakış açısına göre değişen durum. eski halime sorsaydım iyi derdim şimdiki halim kötü diyor.
(bkz: insan doğası iyi midir kötü müdür)
Hiç bir insan kötü yaratılmamıştır kendisi kötü olmayı seçer kötü olur hatta şeytanlaşır. Ama özünde iyidir yani.
insan toplumda yaşayan bir varlık olduğuna göre, toplumda genel itibariyle nasıl bir insan tipi biçimlendiriyorsa, insan da öyle biçimlenir.

kapitalist toplum, "özü" "kötü" olan insan üretme üzerine kuruludur.
ikisi de değildir ve zannımca ideolojiler de burada yanılırlar. insan Kur'an da da belirtildiği üzere nankördür.
iyilik ve kötülük şahsın düşünce ve kişilik yapısına göre değişir. öyleyse bu iki kavram bize çevrece öğretilmiştir. çevre ise insanlardan oluşur. insanlar ise kusurludur. algılarda öyle. demekki dış dünyaya karşı kesin bir bilgi elde edemeyiz. sonuç olarak hiç bir şey yok, hepimiz matrix... neyse gençler iyi geceler.
özünde insan iyidir fakat çevresi kötüdür.
Kurban olduğum yüce rabbim insanı öyle yaratmış olabilir lakin bu böyle değildir. Benim Errorlamam bu kadar.
kotudur; dini, vicdani, toplum ahlakini cikarin insan hayatindan bakin ne oluyor.
bu kişiden kişiye değişir. her insanın özünde iyilik ve kötülük vardır. ama her zaman bir taraf daha ağır basar. en iyi dediğimiz insanlar bile yeri geldiğinde kötü biri olabilirler keza tersi durum da söz konusudur. sözün özü mutlak iyi ve mutlak kötü yoktur, hangi taraf ağır basıyorsa kişi genelde o karakterdedir fakat bazı durumlarda tam zıttı bir karaktere bürünebilir.
iyi ya da kötü kavramı insan icadıdır. o yüzden insan iyi midir kötü müdür anlamsız bir sorudur.
eğer din olmasaydı insanlar birbirini keser ve tecavüz ederdi demek tam olarak doğru değildir.

bildiğim kadarıyla texas'ta (dindarların çok olduğu bir eyalet) polisler bir olay sonrasında bir gün işe gitmeme kararı almışlar (eylem yapıyorlar işte). o gün bir çok soygun, cinayet ve tecavüz vakası gerçekleşmiş.

yani dini ve vicdanı bütün olan insan tabi ki insanlara zarar vermez, iyi ve sevap bildiği şeyleri yapar. ancak insanların çoğu yasalar ve cezalar olmasaydı bir çok şey yapardı. misal, şöyle azılı islamcı olsam ve yasalar kalksa, alırım sniper'ımı kafir avlarım.
iyi insansa kötü müdürdür.
kötü insansa iyi müdürdür.
insan aslında eşref-i mahlukattır. ama ne oldu da bu hale geldi anlamak güç açıkçası.
nötrdür bence. şartlara göre yaşanmışlıklara göre şekillenir kişiliği iyiliği veya kötülüğü.
(bkz: çıplaktır)
insan bugün vardır yarın yoktur.
iyilik ve kötülük kavramı bir takım değişkenlere bağlıdır. din, ahlak, toplumsal değerler, kurallar, sistemler vb. tüm bu değişkenler bile kendi içinde sayısız değişenle var olmuşken insan özünün iyilik ve kötülüğünün bu verilere dayanılarak belirlenmesi hiç bir zaman mutlak sonucu vermeyecektir. doğada bu kavramlar yoktur. tek gerçeklik yaşamın kendisidir, bunu sürdürme içgüdüsüdür. ilk insanlarında böyle kaygıları yoktu. yaşamak ve ölmek vardı. güçlü ve zayıf vardı. insan kendi doğasından uzaklaşmaya başladıkça bu kavramlar gelişti. iki kavram da olaylar ve nesnelerin insana verdiği duygu ile belirlendi basit haliyle. acı hissettirenler ve zevk verenler. insan nesneleri kıyaslayarak ve sonra da kendi hissettiği duyguyla bağlantı kurarak bu kavramları anlamlandırdı. sonuç olarak sanırım söyleyebileceğimiz insan özünde ne iyi ne de kötüdür, çünkü öz doğaldır ve doğa nötrdür.
her ikisi de.
meyillidir.
Hiç olabilirse ikisinin de önemi kalmaz.
çocuklara bakılırsa görülecektir.
(bkz: homo homini lupus)
siyasi akımların ayrımına kök teşkil eden sorudur. ideal toplum nasıl olmalı, mutlak özgürlük gibi konularda insanın varoluşsal özellikleri masaya yatırılır. muhafazakar toplumların baskıcı ve bütüncül olmasının nedeni insanın kötü yaradılışta olduğu fikrinden ileri gelir. yani töre gibi gelenek gibi yazılı olmayan kanunlarla sarmalanmayan bireyler suça meyilli ve topluma zararlıdırlar muhafazakar fikriyyata göre.

kötünün varlığını sorgulayarak bahisi artırabiliriz. mesela bir hırsızı veya katili sorgulayacak olursak yaptığı işe kendince mantıklı ve onurlu bir açıklama getirebilir. örneğin baklava çalan bir çocuk sadece kendisini değil toplumu da 'iyi' oluşuna ikna edebilir. bir kanunsuz ben suç işledim diyerek yaptığının kötü olduğunu bile söyleyebilir. fakat ikinci önermede araya toplumsal kanaat girmiştir. bebekliğinden beridir öznemiz olan toplum dışı 'öteki'
içseli olmayan kuralları özümsemiştir. her bireyin 'kötü' tanımı vardır. toplumların da keza.

genel iyiye bakacak olursak çocuğuna terbiye veren ebeveynleri örnek verebiliriz. özellikle de bizim toplumumuzda en büyük erdemlerden, 'iyi'lerden olan vatana millete hayırlı evlat yetiştirmek bütüncül fiilini biraz irdelersek eğitilen her bireyin ne kadar kendine yabancı olduğu sonucuna varabiliriz. sahip olduğu ilk ve yegane şey olan içgüdüleri ile dünyaya gelen bebek, her ağlayışı ve mama isteyişi ile muhtaç ve açgözlü durumuna düşer. temelde anne ve baba gelecek zaman kipinde gizli çıkarları ile büyütüp besler, ihtiyacını karşılar bebeğin. çocuk ise bu sürecin sonunda dış dünya etkileşimi babadan, iç dünyasını ise anneden oluşturur. yani belli ölçülerde her çocuk ebeveyninin hayatını yaşar. kendisinin doğruları ve yargılarından önce ebeveynlerinin kanaatleri ile yetişir. kendisi yetersiz ve yanlıştır.

iyi miyiz kötü müyüz net bir cevabı yok. fakat iyi kötü arasında titreyen bir yolda ilerlediğimiz kesin.
insan özünde saftır. insanı iyiye veya kötüye sürükleyen etkenler, hayattaki bakış açısına bağlıdır.