bugün

görsel
"Sinema mesleğim olmasaydı, büyük bir ihtimalle akıl hastanesinde yaşıyor olurdum" diyen ve bugün 100. yaşına girmiş üstad.
- Dinliyor musunuz?
+ dinliyorum.
- ben bilgi istiyorum! inanç ya da varsayım değil, bilgi. Tanrı’nın kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum. Ama o suskun. Karanlıkta o’na sesleniyorum. Ama sanki hiç kimse yok.
+ belki de kimse yoktur.
- o halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
+ çoğu insan ne ölümü ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
(#37319308)

Hayran olmamak elde değil.
görsel
" Çok garip. Her zaman doğru kelimeIeri söylüyor, doğru şeyleri yapıyorsun; ama sonuç yine de yanlış oluyor. "
" Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. "
ingrid bergman ı anımsatan ancak hiç alakası olmayan yönetmen.
seven birini bulursam cebimde evlenme teklifim hazır.
insanı derin düşüncelere gark eden filmlere imza atan yönetmen.
filmlerini izlerken var oluşa dair tefekkürde bulunmanın, pratik hayatta eylemde bulunmayı kaçırmakla at başı gittiğini hissettim. yani düşünümde bulunurken, hayatı deşerken, yaşamanın kendisini ister istemez unutmak. bilmiyorum.
O karamsar filmlerinin ardında sempatik biri var.

görsel
"Dil hep ağrıyan dişi yoklar. insan acıyı hep aklında tutar."
kendisine sormuşlar; Gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak? "Utanç" demiş.Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir.

görsel
Bu isveçde jung'dan gelen psikoloji alanında bir hakimiyet vardı. Kendisi mesela kubrick gibi bir sinema efsanesi olmamasına rağmen, çok fazla yenilik getirmemesine rağmen, yazar burada persona'yı dışarda tutar, işlediği konuları derinlemesine ele alışıyla geçmiştir sinema tarihine. Psikoloji konulu filmleri tekrar tekrar izlenilesidir.

Bilenler bilir bu iskandinavlar bir 10-15 yıl ilerde gider kıta avrupasına klasik angollara ve amerikalılara göre. Sebebi kapitalizmin bunları denek olarak kullanması. Mesela önce soft porn iskandinav sinemasında denenmiştir. Önce hard porn'da burada denenmiştir. Tuttuğu şekliyle ve tuttuğu zamanla birlikte batının geri kalanına sunulmuştur.

işte bu noktada bergman sıyrılmıştır. Kendisi ilerde olmanın getirdiği psikoloji konusunda artan bilgi birikimiyle birlikte batılının ruhsal bunalımını işlemiştir filmlerinde. Bu çağdaş psikoloji filmlerinden en meşhurları persona(jung'un sosyal hayata uyum sağlamak için taktığımızı düşündüğü maskeler) ve wild strawberries'dir. Persona mesajı direk verdiği için daha popülerdir fakat wild strawberries daha derinden işler materyalizmin insan ruhuna açtığı yaraları.
Kendisine öztürk serengilden 250 den fazla filmde oynadı diye bahsettiklerinde o da yanlış olmasın belki film degil de fotoğraf cekilmistir diyerek espri yapmıştır.
Yaban çilekleri adlı eseri, bana ölümü bir daha hatırlatmış yönetmen.

Andrey Tarkovski ile arasındaki fark, Bergman'ın biraz daha karamsar olmasıdır.

Ayrıca Sinema bir edebiyat ise, Tarkovskiyle beraber Bergman bu edebiyatın şiiridir sözlük sakinleri. not edin.
(bkz: Aşkımızın Üstüne Yağmur Yağıyordu)
Küçükken hadi yalan söylemeyeyim şimdi bile sürekli olarak ingrid bergman ile karıştırıyorum. Soyadları aynı, isimleri neredeyse aynı, karıştırman çok doğal, onlar akraba diyebilirsiniz, hayır alakaları yok. Tamamen bir tesadüf.

Bu arada ingrid BergmanIşıklar Sönünce, Anastacia ve Doğu Ekspresi'nde Cinayet filmlerinde izlemeyenler, ben filmseverim demesinler.
senaryolarını isveçin ıssız adalarından biri olan farödeki evinde yazardı. her öğlen aynı bulamaç yemeği yerdi. bach ve Rolling Stones çok severdi.

"sürekli çalışmasaydım, deli çıkardım."
--spoiler--
''Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.''
--spoiler--
persone isimli filminin bir yerinde "intihar" üzerine konuşurken W.S. Burroghs'un "konuşmak, yalan söylemektir" vecizesine eleştiri getirdiğine inandığım sanatçı;

"...intihar etmek mi?
Hayır bunu yapamazsın ama hareket etmeyi reddedebilirsin, konuşmayı reddedebilirsin,o zaman en azından yalan söylemezsin. Böylece düşünceye dalıp, kendi içine kapanabilirsin. Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun."
yedinci mühür filmi kesinlikle izlenmesi gereken filmlerdendir kanımca.
"Bir kadın karanlığın içinde sessizce kaybettiği dili arıyor.
Bulursa ne mi yapacak?
Susacak…”

sözlerinin sahibi deha...
liv ullman gibi bir tanrıçayı bize göstermiş yönetmendir.