bugün

bbc belgesel kanalında izleyip iç çektiğim hayat tarzıdır. ispanya'da çiftçilik ve hayvancılık yapan bir aile, fransa dağlarının tepelerinde serbest gezen hayvanlarına tuz götürmeye sabahın erken saatlerinde 2 saatlik bir yola çıkıyor. Doğayı ve manzarayı anlatmama gerek yok tabii. Ben buradan söz gelişi yunan adalarına geçmeye çalışsam uzaktan namlulularla vururlar. insanlardaki yaşam standartlarındaki guzelliği görüp buraya bakınca üzülüyorum doğrusu.
Doğayla içiçe olan yaşamlardır.

Nitekim askerlikten sonra doğayla içiçe yaşayacağım da inşallah.
çantasını alıp, kafası estiği zaman istediği yere giden insanların hayatı.
allah'ın emirlerine uyan,rızasına uygun hayat yaşayan insanların hayatlarıdır.
(bkz: Yazık la kimin hayat tarzıysa)
Bir lokma, bir hırka yaşamıdır. Gereksiz hengâmeden, curcunadan, hayatın içine eden her türlü olumsuzluktan sıyrılmayı başarmış, özün samimiyetiyle yaşamayı ilke edinmiş o ulu insanlara selâm olsun...
sokakta yürüyen insanlar. dahası bu çok normal gibi davranabilmeleri. ne bileyim. anı yaşayabilenler sanırım. sevdiklerinin yanında rahat kalabilenler. aşırı çekingen olmayanlar. böyle normal diğer herhangi gibi birisi imrendiklerim. herhangi biri gibi olmak isterdim. belki.
kafasına göre hareket edip, bi yerlere giden insanlara imrenmişimdir hep.
Ormanda bir ahşap evi vardır adamın, evin önünde kaliteli bir pikap, o pikapa biner ve bir blues açarak yola koyulur.heh işte ben o adam olmak istiyorum.
Eskimolar. Dert yok tasa yok amk.