bugün

Sartre felsefenin serimlemesi için giriş yapar ve felsefe tarihinde öne çıkan dönemlerden biri için kant'ın dönemi der. Heidegger'in dönemi demez. Kant'tan sonra ona gönderme yapmadan felsefe bile yapılamamıştır. Lütfen kendisi hakkında dikkatli konuşalım.
Kısacası kant'tır. Hatırlarsak, kant için platon demiştik.
(#35872802)

hakkında ara ara ingilizce entry girdiğim filozof. bir de böyle sevelim.
neden emmanuel değil de immanuel diye merak ettirir. ayrıca adebayor ile emenike emmanuel değil de emauto olsa daha başarılı olmazlar mıydı? neyse.

der ki; aydınlanmanın temeli, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanmasıdır.

(bkz: eğitim tuzağı) ne demekmiş görüyorsunuz değil mi? anlıyorsunuz değil mi?
Hayata bakış açımı değiştirmiş büyük filozof. 'Eleştirel felsefenin babası'
kimse bahsetmez ama zihnimizde bulunduğunu düşündüğü apriori bilgi hakkında daha önce platon tarafından benzer şekilde bahsedilmiştir.

o da bilginin bir çeşit hatırlama olduğundan söyler. "idealar dünyasından gelerek, insanî beden ile birleşen ölümsüz ruhun gayesi, asıl yurduna tekrar kavuşmaktır. Beden, bu isteğin gerçekleşmesine yardımcı olarak işlevini yerine getirmelidir. Bu kavuşmanın gerçekleşmesi, idealara ulaşmaya, ideaları bilmeye bağlıdır. Bu bilgi de yine bir hatırlamadır."
akla hemen sapere aude!'yi getirir.
(img:#1399638)
Adamdır adam.
aydın ve felsefik bakış genişliği yağmur ve güneş altında yaptığı uzun ve alışılageldik yürüyüşlerle filozofluğu boyunca devam ettirilmiş, felsefesinin temelinde güçlü bir ahlak yasasına duyduğu inanç olan alman filozof. hatta bu inanç öyle kuvvetliymiş ki mezar taşında bile yazmış.
can not(can't) ifadesinin okunuşu kant'tır. olamaz diye isim koymuşlar herife.
boş kavramlar yaratıp daha sonra onları da içinde bölerek bir sürü boş kavramlara daha neden olan kişidir. anlaşılması bu yüzden zor bunun çünkü genelde idealistleri anlamak zordur. bunları anlamak için o kafaya ulaşmak lazım ve bunlar kendi kafasından bir sürü sözcük de çıkartıp veya sözcüğe kendi kafasından normalde farklı anlam da yüklerler.
o yüzden kantı okumak mide bulandırıcıdır ve genelde bir bok anlamamaktır. bu tipler hep böyle, abartılı cümle kurarak anlaşılmaz olmayı bir bok sanıyorlar.
bir ikincisi de descartes denen mal. bu da aynı kafa çünkü. idealistler içinde bir belki de ne dediğini bilen hegel denen kişidir. onun dışındakiler çöp.
felsefe tarihini ve gelişimini iyi bilmek açısından, felsefeyle her ilgilenen tarafından bilinmesi ve anlanması şart olan önemli filozoflardan. ünlü bir deyiş vardır; kant'a rağmen ya da Kant'la birlikte felsefe yapılır fakat Kantsız felsefe yapılmaz.

königsbergli üstat zamanında; hem rasyonalizmi hem de amprizmi şu ünlü sözüyle eleştirerek çok önemli bir noktaya da işaret etmiştir :

hülasa; "Görüsüz kavramlar boş, kavramsız görüler kördür".
görsel
ey maşallah ne yazmış adam.
Kant transandantal epistemolojik idealizminde her ne kadar felsefeyi rasyonal-emprik bir temele oturtup, fenomen ile numen arasına bir set çekmeye çalışsa da; maksim'den söz ederken ahlak gibi metafizik bir ögeyi de aradan kurtarmıştır. Bu durum tabiki de zayıflayan ama bir zamanlar bütün sosyal pratikleri ve düzeni kapsayan skolastik düşüncenin boşluğundan kaynaklanmaktadır. Ödev ahlakı da bunun doğrultusunda ortaya çıkmıştır zaten.
Keşke insanlar kant’ı anlayıp vicdanlarının olduğunun farkına varsaydı işte o zaman bu dünya o bahsedilen müthiş cennet gibi olurdu.

Vicdan en büyük yargıçtır. No religion.
kendi kafasından sadece kendinin anlamını bildiği kelimeler oluşturup bu kelimelere birden çok anlam yükleyen ve kullandığı yere göre anlamını da değiştiren bir değişik insandır. bazen kelimeyi kelime üstüne bindirip bir şeyi en zor yoldan anlatmak için çırpındığını bile düşünüyorum.
işte bu yüzden iyi ki nominalizm var. aksi halde idealistlerin fikir çöplüğünde boğulup gidecekti insanlar.
Kant'ın yanılgıya düşmeme kuralları:
1-)kendin düşün
2-) kendini başkasının yerine koyup düşün
3-)daima kendinle tutarlı düşün
tarihteki tüm keyfi ahlak felsefelerinin en mantıklısını getirmiş, mekan-zaman-üst ben-aklın kategorileri sistematiği ile beynimi yanma aşamasına getirmiş deha.

(bkz: abicim sen bunları nasıl düşündün amınakoyim).
“insan aklı, bilgisinin belli bir türünde özel bir kaderle karşı karşıyadır. insan aklı bu bilgisinde öyle sorular tarafından rahatsız edilmektedir ki, akıl onları ne yadsıyor ne yanıtlayabiliyor”
"Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir sujenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur."
delikanlının hası filozoftur. siyasi anlamda gelişmenin, ahlak yasasının politikada uygulandığı takdirde gerçekleşeceğini savunur. doğru ahlak yasası da, özgür bir irade ile, gelenek ve görenek gibi özgürlük kısıtlayıcı unsurlardan arındırıldığı zaman; akıllı, iradeli, erdem sahibi, sorumlu insanlarla gerçekleştirilebilir der.
filozof bir meslektaşımdır kendisi sürekli eleştirir.
Almandan karizmatik olmaz, aslinda tum germenlerden karizmatik olmaz. Yakisikli olur, seksi olur, karizmatik olmaz.