bugün

birçoğumuzun kabullenmekte zorlanmayacağı gerçektir...

atılan mesaja mesajın üzerinden yarım saat geçmeden cevap vermemeler, gereksiz kıskandırmalar, bilerek telefonu açmamalar, surata telefon kapatmalar şeklinde vuku bulan savaştır.

bu savaşın galibi yoktur.

mağlubu biz insanlardır. mağlubu bir türlü dikiş tutmayan ilişkilerdir.

bu ego savaşı nereye kadar sürecek bilinmez.

her şeyi tüketmekte üstümüze yok. bokunu çıkarmadan yaşayamıyoruz hiçbir şeyi...

oysa her şeyi akışına bıraksak. hislerimizle hareket etsek bacak aramız ya da bize akıl veren salak arkadaşımız yerine.

çok mu zor?
(bkz: ama o başlattı ilk)
tespit eden yazarı defalarca artılamak istediğim başlık. sapına kadar doğru bir tespittir. kiminle çıkarsanız, ne yaparsanız yapın en sonunda bir alandan başlanır bu savaşa. bana göre ego savaşları ''doyumsuzluk'' nedeniyle ortaya çıkar. ilişkiye verilecek emek ile ters orantılıdır.
sevmesini beceremiyoruz azizim dolayısıyla bir ilişkiyi..

Yanlış öğretiyorlar, kaçan kovalanırmış, değer verdiğini çok belli etmeyecekmişsin, her an çekip gidebilirim izlenimi bırakçakmışsın vs vs.. Ardından üzüldüğünü de belli etmeyecekmişsin, laylaylom herşey yolunda takılcakmışsın, beni unutamadı dedirtmeyecekmişsin bla bla...

sürekli mış gibi yapmalar, olmadığın biri gibi görünmeler, rol kesmeler..

saçma sapan taktikler yüzünden, insanların kendi ilişkilerinin standardını kendilerinin belirleyememesi yüzünden sosyopat aşklar yaşanır oldu, işin özeti bu.
öyle bir hale geldi ki şu "ilişki yorumları", kıskanmayan erkek sevmeyen erkektir deyip inadına kıskandırmaya çalışan kadınlarla doldu etraf. Çirkinlik diz boyu