bugün

Zamanında yiyecek ekmeği olmayan alp arıcan'ın babasının verdiği para ile kurulan ve prim yapmak için kendilerinden daha güçlü, daha ön planda olan paşa yayınları'nı hatta daha da ileri gidip kendi imkanlarıyla paşa yayınları'nı kuran zafer mert çalışır'a atıp tutan ve hiçbir şekilde kimse tarafından umursanmayan, bunun yanı sıra birçok yazarı dolandırıp "en iyi yayınevi" sıfatını kullanan yayınevidir.

kesinlikle bu dolandırıcılardan uzak durmalısınız.
Yeni yazarlar keşfedebilme becerileri ile dikkat çeken, sosyal medyayı neredeyse en aktif kullanan yayınevi.

Google'da ve sosyal medyada haklarında yapılan tüm karalamalar, Aydınlık gazetesi haberi dahil tümü kendisiyle ticari olarak rekabet edemeyen rakibi tarafından üretilen gerçek dışı bilgilerdir.

Aydınlık gazetesinin o saçma sapan kasıtla karalamak amacıyla yapıldığı her halinden belli olan haberine baktığımda bir gazeteci olarak bir gazetenin ya da bir gazetecinin nasıl böyle tek taraflı çamur at izi kalsın mantığı ile yalan haber yapabildiğine inanın şaşırıyor, bu ahlaksızlığı yapanlar adına bir gazeteci olarak gerçekten utanıyorum.

Elinde hiçbir belge olmadan böylesine kötü niyetli haber yapan, kendi okurunu aldatmaktan utanmayan insanların ortalıkta hala gazeteciyim diye gezinebilmesi, "burası Türkiye, burada her şey olur" cümlesinin keskinliğini bir kere daha adeta vuruyor yüzümüze.

Dünyanın gelişmiş herhangi bir ülkesinde bir gazetecinin ya da gazetenin rakip firmanın birlikte hareket ettiği kişilerle hareket edip, rakip firmanın menfaatleri doğrultusunda böyle gerçek dışı, karalama amaçlı haber yapması durumunda önce gazete okurları o gazeteyi okumayı bırakır, ardından da o yalan haberi yapan adama öyle ya da böyle gazeteciliği ne yapar eder mutlaka bıraktırırlar.

Özellikle bu haberi Aydınlık gazetesine yaptırtan rakip firma ile ilgili; "yazarların davalarını rüşvet vererek düşürmek", "nitelikli dolandırıcılık şikayetlerini rüşvet vererek düşürmek" "yüzlerce yazarın kitabını sözleşmeleri 1000-2000 adet iken 50-100 arası basmak," "yüzlerce yazarın kitabını yazarlardan habersiz toptancılara satmak" "yazarları, tek kuruş yatırım yapmadığı halde matbaamız var diyerek aldatmak," "yazarları, Kadıköy Rıhtım'da her gün binlerce kitabın satıldığı kitap çadırını biz kuruyoruz, yazarlarımız için müthiş bir tanıtım ve para kazanma fırsatı sunuyoruz" diyerek gerçekte hiç olmayan hayali bir çadırla kandırıp sözleşme yapmaya ikna ettiği şeklinde belgeli haberlerin mevcut olması, haberi yapan Tekgözli'nin bu haberi nasıl olduysa hiç görmemesi, duymaması, bilmemesi haberi ve haberin yapılış şeklini daha da karanlık bir hale getiriyor.
Aydınlık gazetesinin yaptığı haberin gerçek dışı, kötü niyetli bir haber olduğunu herkese göstermiş, olayların doğrusunu belgeleriyle birlikte yayınlayarak bir karalama çalışması yapıldığını delillerini de ortaya koyarak net bir şekilde ispatlamıştır.

Şöyle ki; Arif Taner Tuzcu adlı yazarın kitaplarımı istedim göndermediler demesi üzerine, bizzat bu gerçek dışı beyanda bulunan yazarın kendisinin kitapları kargodan aldığını belgeleyerek, bu karalama amaçlı iddiayı çürütmüş, kendisine çamur at izi kalsın tavrıyla saldıranların kim olduklarını ve nasıl bir amaç güttüklerini kamuoyunda herkesin anlayabileceği şekilde deşifre etmiştir. Haberde adı geçen ibrahim Bilginoğlu adlı yazarın, bilirkişi raporu lehime, mahkeme beni haklı buldu şeklindeki yorumunun üstünden 3 gün geçmeden ibrahim Bilginoğlu’nun davası reddedilmiştir.

Haberi hazırlayan kişinin, habere konu olan yazarların iddialarının doğruluğunu araştırmaması, hatta daha da kötüsü araştırdığı halde kasıtlı bir şekilde böyle gerçek dışı, karalayıcı bir haber yapması sorgulanması gereken son derece vahim bir durumdur.

Bir gazetecinin iki yayınevi arasındaki kavgayı çok iyi bildiği halde bu durumu yani gerçekleri kamuoyundan gizleyerek, sanki sadece adı geçen yazarlarla ikinci Adam Yayınları arasında bir hak mücadelesi varmış gibi yansıtması, kamuoyunu ve okurlarını dilediği gibi yanıltma hakkını kendisinde görmesi üzerine ne söylenilebilinir ki...

Adı geçen gazetenin ses kaydını söyleşi yaptığı kişiye vermekten çekinmesinin ardında ne yatıyor, aslında tabii bir de bunu düşünmek lazım...

Zira ikinci Adam Yayınları ses kaydının yayınlanması ve deşifre edilmesi durumunda gerçek dışı karalama amaçlı haber yapan Aydınlık gazetesi çalışanının işine son verileceğini söylüyor, Aydınlık gazetesi ise suskunluğa bürünüp ısrarla ses kaydını vermiyor...
Destekli kişisel yayıncılık alanında sahtekarlığın nasıl yapıldığını ve kimler tarafından yapıldığını, bandrol talep formlarını ve hileli sözleşmeleri yayınlayarak belgeleyen, ardından bu sahtekarlıkları açıkça yaptığı belgelenen kötü niyetli kişilerin gerçekleştirdiği bütün saldırılara ve iftiralara karşı dimdik duran, hiçbir şekilde geri adım atmayan, kırk kaplan gücünde bir yayınevidir.