bugün

belki şairlerin şiirlerinin, belki en acıklı şarkıların sözlerinin, belki ağlayan çocuk resimlerinin temelindeki hazdır, kiminde çoktur bu, kiminde azdır, kiminde siyah, kiminde beyazdır...

herkes duyar bu hazzı zaman zaman, sebepsiz ağlamak ister, deliksiz bir efkar ister, tuhaf bir şeydir bu, tanım beklemeyin, tanırım ama tanımlayamam size, hüzün diyoruz ya, hah işte onun verdiği huzurdur bize...

yok, yine vakit gece olduğu için, içine düştüğüm bu afaki, bu sarsak, bu tuhaf, bu tanıdık boşluktan dolayı aklıma gelmedi bu mesele, bu mevzu dünyadan eskidir, depreşir ansızın, her canda can bulur, her bedende babasız doğar bir şekilde.

tarif için en güzel örnek sonbahardır, hani sonbaharın o sararmış, buruk görüntüsü... hem içini burkar insanın, hem üzer, hem de dayanılmaz bir hazzı vardır, vazgeçemez insan... ve sonbaharın adı ( belki de sırf bu sebepten ) hep aşkla anılır.

ya da ne bileyim, nasıl anlatsam başka.

kemancıdan sürekli olarak dertli çalması istenir mesela, hüzün sipariş edilir olur olmadık zamanlarda, bir şarkı mırıldanılır yahut, sırf ağlamak için rahatça.

ayna karşısında anlamsız bakışlarla, yabancılaşmaya çalışır insan karşıdaki surata, sövüp sayar bir ara hatta, sonra şarkılardaki, şiirlerdeki o ağlayan yüzü izliyormuşcasına izler, boncuk boncuk yaşların, iki ayrı gözden çıkıp, aynı çene altında buluşmasını.

her zamanki sigara dumanı, o zaman daha bir sihirbazdır, daha bir hünerlidir dudaklar, her nefes verişte bir siluet peydah olur, yarı yüzü silik, belli belirsiz...

yani hüzünle sevişmektir içten içe arzumuz, ''bizi korkutan şey uzakta olmasın, içimizde olsun ki, sürekli korkmak korkusuyla değil, sürekli korkunun kendisiyle yaşayalım.''

hüzün, tatlı çizgiler gibidir kimi yüzlerde...

http://fizy.com/#s/12g6ya
tensel değil ruhsal boşalmadan kaynaklanan hazdır.
dikkat bağımlılık yapabilir yazması gerekir hüznün altında.
zira sırf bu yüzden melankolik insanlar doludur dünyada.
hüzünden nemalanmak hayata hüznü çekecektir unutmamak lazım.
ölüm hüznün hazzıdır.

çünkü;
insanlar birisi öldükten sonra içten içe gülerler. kendisinin ölmemesi ona haz verir. bu da hüznün hazzıdır.
(bkz: melankoli)

(bkz: yunus emre belgeseli)